Quantcast
Channel: Fantastik Canavarlar
Viewing all 1616 articles
Browse latest View live

J.K. Rowling, Twitter’da Şu Sıralar En Çok Merak Edilen Soruları Yanıtladı

$
0
0

Twitter üzerinde hayranlarıyla her daim iletişim içinde kalmayı başaran J.K. Rowling, son zamanlarda kendisine en çok sorulan soruları yanıtladı. Bunların içerisinde Newt’in maceralarının devamı, Zihinfend yeteneği ve yeni kitaplar gibi oldukça ilgi çekici sorular da var.

J.K. Rowling Twitter‘ı oldukça etkin kullanan bir yazar. Rowling’in, Dünyanın En Çok Satan Serilerinden biri olan Harry Potter Serisi‘nin yazarı olmasına rağmen okurlarıyla bu kadar kolay iletişim kurabilmesi soracak sorularımız olduğu zaman oldukça işimize yarıyor doğrusu. Bu yüzden yeni bir söylenti yayıldığında ya da akıllara takılan bir şeyler olduğunda bunu bizzat Rowling’e doğrulatmak hem en kısa hem de en net çözüm.

Fantastik Canavarlar filmi vizyona girdikten sonra etrafta dolaşan soruların çoğu Newt’in hikayesinin nasıl devam edeceğiyle ilgiliydi. Bu konuyla ilgili olarak okurların kafasındaki soru işaretlerini gidermek isteyen Rowling, zaman yaptığı şeyi yaptı ve cevaplarını Tweet atarak hayranlarıyla paylaştı.

Rowling, Newt’in hikayesi üzerinde çalıştığına dair attığı bir tweetten sonra Newt’le ilgili yeni bir kitap geldiği çıkarımına varan bir hayranının hayallerini suya düşürmüş olsa da yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için yanıtını yine Twitter üzerinden paylaştı.

“ONAYLANDI, MİLLET! YENİ NEWT SCAMANDER KİTAPLARI GELİYOR1”

“Hayır, hayır, hayır. Yeni Newt Scamander kitapları gelmeyecek. Yalnızca filmler olacak. Sakin ol!”

Rowling’in yanıtladığı önemli sorulardan biri de yolda olan yeni kitapların Rowling’in hangi yazar kişiliğine ait olduğuydu.

@jk_rowling A BOOK BY ROWLING OR GALBRAITH???? I just wanna know thank you

“ROWLİNG’E Mİ YOKSA GALBRAITH’E Mİ AİT BİR KİTAP GELİYOR??? Yalnızca merakımdan soruyorum, teşekkürler.”

“İkisinden de bir tane ama hangisinin daha önce geleceğinden emin değilim. Elimden geldiğince hızlı bir şekilde öğrenmeni sağlayacağım!”

Rowling adı altında yayımlanan son kitap olan “Boş Koltuk“tan sonra yazarın iki kalem isminden de birer kitap geleceğini duymak oldukça heyecan verici! Fakat şimdilik yeni projeler hakkında herhangi bir şey resmi olarak açıklanmış değil. Hatta bahsedilen kitapların büyücülük dünyasında geçip geçmeyeceğini bile bilmiyoruz. (Ama umarız öyledir!)

Rowling’in cevapladığı son ilginç soru ise Fantastik Canavarlar filminin tatlı mı tatlı Queenie Goldstein‘iyle ilgiliydi.  Hayranların aklına takılan konu ise Queenie’nin doğuştan mı yoksa Snape gibi sonradan çalışıp ustalaşarak mı Zihinfend yeteneğine sahip olduğuydu. Bakalım değerli yazarımız bu konuda ne demiş:

“Snape, onda azcık bulunan doğal bir yatkınlık üzerinde çalışmak zorundaydı. Queenie ise büyük bir yetenekle doğmuştu, bu yüzden de mutlak bir güce sahipti.”

Gördüğünüz gibi Rowling’e kitaplarla, filmlerle ve tiyatro oyunuyla ilgili aklınıza takılan şeyleri her zaman danışabilirsiniz. Müsait olduğu sürece ve sorularınız İngilizce yazılmış olduğu takdirde geri dönüş yapacağına şüphe yok. Cevap aldığınız takdirde öğrendiğiniz şeyleri mutlaka bizlerle paylaşmayı ve serinin diğer Türk hayranlarının da bilgilenmesini sağlamayı unutmayın.


Fantastik Canavarlar Oyuncuları Bilimkurgu Projelerinde Yer Alıyor!

$
0
0

Fantastik Canavarlar’ın yıldızlarından Katherine Waterston (Tina Goldstein) ve Ezra Miller (Credence Barebone) büyük bir hayran altyapısına sahip bir filmde tekrar buluşuyorlar!

Waterston Alien serisinin yeni filmi olan Alien: Covenant’da baş kadın karakter olarak yer alıyor. Oynadığı karakterin ismi ise Daniels. Aşağıdaki karede kendisini silah tutar halde görebilirsiniz. Silahtan büyü atar gibi bir hali var.

Filmin konusu şöyle;

“Koloni gemisi Covenant kendilerinde el değmemiş bir cennet olarak adlandırdıkları bir keşifte bulunurlar. Ancak kısa süre sonra farkederler ki bu gezegen cennet olmaktan çok uzak, karanlık ve tehlikeli bir yerdir. Gezegenin tek sakini ise Prometheus keşif ekibinin sentetik David’idir.”

Son röportajlarda Waterson maalesef buna bir ekleme yapmadı. Ancak karakterlerin kesinlikle askeri bir altyapısı olmadığını, tamamen kolonici ve bilim insanları olduğunu söyledi.

Alien: Covenant‘ı orijinal Alien filmini ve 2012’de devamını konu alan Prometheus’u yöneten Ridley Scott yönetiyor. Scott’ın güçlü kadın karakterler yaratma konusundaki becerisi hakkındaki bir soruya Waterson şöyle yanıt veriyor:

“İnsanlar bu günlerde kadın rolleri hakkında geçirdiğimiz ilerleme ve drama hakkında çok fazla konuşuyor. Ancak… belki de Ridley’e yeteri kadar övgü vermiyorlar.

Bence Scott’ın bu konudaki tavrı benimkini benziyor. Açıkça görülüyor. Çok çekici, karmaşık kadınlar var.”

Röportajın kalanını aşağıdaki videodan siz de izleyebilirsiniz.

Waterson’ın filmdeki garip saç kesimi, Fantastik Canavarlar’daki Ezra Miller‘ın saçını hatırlatıyor bizlere. Görünüşe göre Waterson Fantastik Canavarlar setinden Ezra Miller’ın peruklarından birini aşırıp Ridley Scott’a göstermiş ve o da bunu filmde kullanmaya karar vermiş! “Ezra’dan çalıyorum” diyor kendisi. Benzerliği görebiliyoruz!

Bu arada Ezra Miller’ı da yakında DC Comics’in Justice League serisinde Flash olarak göreceğiz. Kendisini Batman olarak Ben Affleck ve Wonder Woman olarak Gal Gadot’un yanında gördüğümüz aşağıdaki fotoda oldukça havalı duruyor.

Miller kendisini Ringo Starr ile karşılaştırıp “Herkesi gıcık ediyor ama aslında kimseyle spesifik olarak bir sorunu yok.”

Grubun geri kalanı hakkında ise şunları diyor:

“Balık amca(Aquaman) çok huysuz, baba(Batman) da huysuz olabiliyor. (Suçla savaşmakla geçirdiği çok uzun yıllar var tabi.) Wonder Woman ise çok düşünceli. Yani Flash ile zaman zaman gıcıklaşsa bile hala sevecen.”

Alien: Covenant 19 Mayıs 2017‘de, Justice League ise 17 Kasım 2017‘de sinemalarda

J.K. Rowling’in Yeni Kitabından “Silvanus Kettleburn Hakkında Bilinmeyenler”

$
0
0


J.K. Rowling’in geçtiğimiz aylarda çıkan kitaplarından Hogwarts’tan Kahramanlık, Zorluk ve Tehlikeli Hobiler Üzerine Kısa Hikayeler‘de bulunan hayat hikayelerini ve bilinmeyenleri çevirmeye devam ediyoruz. Son olarak sırada ismi dışında kendisini pek tanımadığımız ve Hagrid’den önce Sihirli Yaratıkların Bakımı dersine profesörlük yaptığını bildiğimiz Silvanus Kettleburn bulunuyor. Bu profesörün hayatına gelin hep birlikte göz atalım!

SILVANUS KETTLEBURN

DOĞUM GÜNÜ:

22 Kasım

ASASI:

Kestane ağacı ve anka tüyü, yirmi dokuz santim, esnek

HOGWARTS BİNASI:

Hufflepuff

ÖZEL YETENEKLERİ:

Sihirli yaratıklar hakkında ansiklopedik bilgi, korkusuzluk

EBEVEYNİ:

Büyücü baba, büyücü anne

AİLESİ:

Eşi ve çocuğu yok

HOBİLERİ:

Tehlikeli yaratıklar hem işi hem de hobisi

Silvanus Kettleburn, Harry’nin üçüncü yılında yerini Hagrid’e bırakana kadar, Hogwarts‘ta Sihirli Yaratıkların Bakımı profesörüydü.

Kettleburn, kendisinin ve zaman zaman diğer insanların ciddi şekilde yaralanmalarına sebep olan tehlikeli yaratıklara büyük sevgi besleyen, coşkulu ve bazen de pervasız bir adamdı.  Bu durum okuldaki görev süresince altmış iki dönemden fazla ihtar almasına sebep olmuştu (bu konudaki rekor hala kendisine aittir). Kendisinden sonra gelen Hagrid gibi o da, Okami, Garkenez ve Ateş Yengeci gibi yaratıkların taşıdıkları riskleri hafife almaya eğilimliydi ve bir keresinde ‘İyi Kader Çeşmesi’ oyununda bir Külbükül‘ü solucan rolünü oynaması için büyüledikten sonra Büyük Salon’un alevler içinde kaldığı o ünlü olaya sebep olmuştu.

Kettleburn sevilen ve eksantrik bir adamdı ve okuldaki görevine devam etmesi çalışanların ve öğrencilerin ona olan düşkünlüğünün kanıtıydı. Kariyerini tek kol ve bir buçuk bacakla noktaladı. Albus Dumbledore emekliliğinde ona bir tam set afsunlu tahta kaburga hediye etti. Bu hediyenin düzenli aralıklarla değiştirilmesi gerekiyordu çünkü Kettleburn’ün boş zamanlarında ejderha barınaklarını ziyaret etme alışkanlığı protezlerinin sık sık yanıp tutuşması anlamına geliyordu.

Kettleburn emekliliğinde Hogsmeade‘e yerleşti ancak fiziksel zayıflıkları sebebiyle Hogwarts Savaşı‘nda yer alamadı. Yine de üzerine düşeni yapmaya kararlı şekilde, tavan arasına güçlükle tırmanıp tüm Pıtırkurt stoğunu tavan penceresinden geçmekte olan Ölüm Yiyen‘lere fırlatmay başardı. Savaşın sonucuna pek bir etkisi olmasa da, önemli olanın niyet olduğunu herkese gösterdi.


*J.K. Rowling’in Yeni Kitabından “Minerva McGonagall Hakkında Bilinmeyenler” için buraya tıklayabilirsiniz!

*J.K. Rowling’in Yeni Kitabından “Remus Lupin Hakkında Bilinmeyenler” için buraya tıklayabilirsiniz!

*J.K. Rowling’in Yeni Kitabından “Sybill Trelawney Hakkında Bilinmeyenler” için buraya tıklayabilirsiniz!

Harry Potter Serisindeki Ebeveynlerden Aldığımız 7 Harika Ders

$
0
0

Molly Weasley’nin Bellatrix’in karşısına gözünü kırpmadan çıktığını ya da Harry’ye ördüğü kazağı hatırlıyorsunuz değil mi? Peki ya Draco’nun gözü yaşlı annesinin yaptıklarını? Lupin ve Tonks’u? Harry Potter ile tanıdığımız ebeveynlerin bize öğrettiklerine tekrar bakmak isterseniz; haydi, başlıyoruz.

Bilgeliği ile yol gösteren sadece Dumbledore değildi… Serideki anne ve babalardan da çok şey öğrendik.

Her zaman olduğu gibi, spoiler içerir!

1. İnsanlar Değişir

Hepimizin bir geçmişi var ve hepimiz hayatımız boyunca çok da gurur duymadığımız şeyler yaptık ancak hiçbir zaman değişmek için çok geç değildir. Nazik Harry’nin ilk zamanlarda duyduğu gibi James Potter da her zaman muhteşem değildi. Onun Gilderoy Lockhart’ın saçı ve kekelemesi ile dalga geçtiği zamanları hatırlayın. James, Hogwarts’ta ki son yıllarında bazı ciddi şeyler öğrenmişti; dostluğun önemi, çevrenizden nasıl saygı göreceğiniz ve sevgi konusu bunlardan sadece birkaçı. Harry babasının erken dönem gençliği hakkında duydukları sebebiyle şok olmuş olsa da, hayatını kaybettiği zamanki olgun haline nasıl ulaştığı konusu ve ruhen büyüdüğü daha net anlaşılabiliyor.

2. Bazen Fedakarlıklar Yapmanız Gerekir

Hayat her zaman kolay ve mükemmel şekilde ilerleseydi daha güzel olmaz mıydı? Ne yazık ki, Harry Potter serisi boyunca zaman zaman gördüğümüz üzere, hayat böyle değil. Zor kararlar vermeniz gereken zamanlar mutlaka karşınıza çıkıyor; kolay olanı veya doğru olanı yapmayı seçmek gibi.  Frank ve Alice Longbottom, Tonks ve Lupin, Lily ve James, doğru olduğuna inandıkları şeyleri yapmak için yollarına devam ettiler ve tüm bunlar onların zamansız sonlarına sebep oldu. Seçtikleri yola devam ettiler çünkü göremeyecek olsalar bile, çocukları, aileleri ve tüm arkadaşları için daha iyi bir gelecek istediler. Hayatınızda yapmak istediğiniz fakat kolay olmayacak her şey için bu müthiş karakterlerden ilham alın; fedakarlıklar yapmak zorunda kalsanız bile yolun sonunda tüm bunlara değdiğini göreceksiniz.

3. Gerçek Aşk Her Zaman Anında Olmaz

Lily ve James ise bunun en güzel örneği. Profesör Snape’in anılarına girene kadar Harry, anne babasını ve onların aşkını son derece romantikleştiren anlar hayal etmiş olabilirdi. Annesinin, kibirli ve gösteriş meraklısı babasını ilk başlarda beğenmemesi Harry’yi dumur etmiş olsa da, mutlu bir ilişkiye nasıl yelken açtıklarını merak etmekten kendini alamamıştı.

Lily ilk zamanlarda fark etmese de, James olgunlaştıkça ondan hoşlanmaya başlamıştı. En güzel aşkların birbirine zıt kutuplar olan insanların arasında başladığı gibi. Ne derler bilirsiniz; aşkın gizemli yolları vardır.

4. Aile En Önemli Şeydir

Hayatın akışına kapılıp gitmek ve sevdiklerinizi, her zaman arkanızda olan ailenizi ve arkadaşlarınızı, dayanak noktanızı kaybetmeniz o kadar kolay ki. Onları gün içerisinde görmek size üzerinize düşeni yaptığınızı düşündürse de, Weasley’lerin kitabında böyle sıradan bir şey yoktur. Hesaplarında milyonlarca Galleon olmayabilir ancak, Kovuk’un rahat ve sıcak kaosunun ortasındaki birliktelikleri onları mutlu etmeye yeter. Harry’nin kasasında bir Galleon dağı olsa da, ailesini geri alabilmek için gözünü bile kırpmadan hepsini verirdi her halde. Bay ve Bayan Weasley de bu durumu anladığından olacak ki, Harry’i kendi çocuklarından hiç ayırmadı ve ona sürekli kendi öz evlatları gibi davrandılar.

5. Sevgi Başka Yollarla da İfade Edilebilir

Gerçek hayatta sevgimizi sürekli devam eden iltifatlar, içten konuşmalar ya da “Won-Won” gibi lakaplar ile göstermeyiz. Lupin ve Tonks için savaşmak gerçek aşk ve sevgi için seçilen bir yoldu. Bayan Weasley neredeyse aldığı her nefeste Fred ve George’u azarlasa da bu onları çok önemsediği ve içlerindeki gerçek gücü ortaya çıkarmalarını sağlamak içindi. Neville’in anneannesi ona karşı çok sertti ve Neville iyi notlar alamadığının onun tarafından bilinmesine çok korkuyordu. Anneannesinin bu tavrı, Neville’i çok sevdiğini, önemsediğini ve torununun her zaman en iyisini yapmasını istediğini göstermesinin bir yoluydu. Ailemizin bize karşı sert davrandığı kimi zamanlarda, bunu bizim iyiliğimiz için yaptıklarını hatırlamakta fayda var.

6. Bazı Şeyler Öğretilmez

Kimi zaman farkına varmasak ya da bu durumdan hoşlanmasak da; anne ve babamız bize çok önemli hayat dersleri verirler. Hayat tarzlarımız, sosyal statümüz ve ilkelerimiz; bize aktarılan bilgilerin tümü. Weasley’lerin çok iyi bildiği gibi; bazı şeyleri kendimiz öğrenmek zorundayız. Lord Voldemort’un geri döndüğüne inanmayıp, Bakanlık saflarında kendine yer bulan Percy’nin durumu zavallı Molly’yi gerçekten harap etmişti. Kaç kere yalvarıp onu mantıklı düşünmeye davet ettilerse de Percy son derece katı şekilde doğru olduğuna inandığı şeyi yapıyordu. Birer ebeveyn olarak onlar da yapabilecekleri tek şeyi yaptı; onu kendi kararları ile baş başa bırakıp bir gün hatasını anlayıp geri dönmesini beklediler. En sonunda Percy, hapsolduğu karanlıktan kurtulup ışığa geri döndü ancak onun için hiç unutamayacağı bir ders oldu.

7. Sevgi Size Zor Kararlar Aldırır

Her zaman ilginç ve sağı solu belli olmayan Xenophilius Lovegood, Voldemort’un terör estirdiği ikinci döneminde Harry’nin safındaydı. Hatta ve hatta yayınladığı The Quibbler dergisi ile bu desteğini açık açık gösteriyordu. Ne yazık ki takındığı bu tutum onu Ölüm Yiyenlerin hedefi haline getirdi ve ondan hayatta en çok önem verdiği şey kaçırıldı – Luna. Xenophilius, eğer Luna’yı geri alabilecekse Harry, Ron ve Hermione’u Voldemort’a, savunduğu tüm şeylere karşı gelse dahi, teslim etmeye hazırdı. Aramızdaki en güçlü kişilerin bile, sevdiklerini korumak için yapmayı düşündüğü bu şey, konunun aslında ne kadar ciddi olduğunu göstermeye yetiyor.

Harry Potter ile tanıdığımız, gerek kendimizden gerek ebeveynlerimizden bir parçayı mutlaka gördüğümüz, ailelere, anne babalara ve onların bize öğrettiği zor fakat son derece anlaşılabilir hayat derslerini tekrar hatırladık. Bize öğrettikleri ve kattıkları için hepsine teşekkürü borç biliriz. Peki ya sizin aklınıza gelen hangi sahneler var? Bizimle paylaşmayı unutmayın!


Sitemizde bulunan diğer listelere buradan ulaşabilirsiniz!

Şimdiden Efsaneleşen 2016 Yılında Rowling’in Büyülü Dünyasında Neler Yaşadık?

$
0
0

Yıllar süren bekleyiş 2016 yılında bir bitti pir bitti! Tiyatro oyunundan yeni filme, Ilvermony’den Durmstrang’e, Gellert Grindelwald’dan Queenie’ye kadar tüm bir seneyi dolu dolu geçirdik. Pottermore, bitirmek üzere olduğumuz sene için hazırladığı haber, geçtiğimiz günleri tekrar hatırlatmak isteyenleri bekliyor!

2016 yılı Harry Potter hayranları ve J.K. Rowling için gerçekten etkileyici bir sene oldu.

Merlin’in sakalı! Ne seneydi ama! J.K. Rowling’in yarattığı bu evrene gönülden bağlı olanlar için 2016 yılı inanılmaz eğlenceliydi. Yeni yılın yaklaştığı şu günlerde 2016’da büyülü evrene dair sevindirici haberler aldığımız anlara göz atalım.

Harry Potter ve Lanetli Çocuk

Bu sene içerisinde tiyatro oyunu olarak sahne alan, uzunca bir süre Harry Potter serisine ek gelmeyeceğini düşündüğümüz anda sekizinci hikaye olarak karşımıza çıkan Harry Potter ve Lanetli Çocuk’u izledik (ya da okuduk). Ön izlemeler 7 Haziran’da, Gala 30 Temmuz’da ve senaryo metni galayı takip eden gece yarısı, Harry Potter ve Rowling’in doğum günü 31 Temmuz’da bizler ile buluşmuştu.

Sahnelenen yapım eleştirilerin yanında övgüler topluyor, beş yıldızlı değerlendirmeler alırken, oyun ayakta alkışlanıyordu ve Kasım ayı içerisinde gerçekleşen Evening Standard Tiyatro Ödülleri‘nde Rowling, oyunu dünya üzerindeki tüm Harry Potter hayranları ile buluşturmak için çalışacağını söylüyordu ki Lanetli Çocuk oyununun 2018 İlkbaharında Broadway’de sahneleneceği ve bu doğrultuda çalışmaların başladığı haberi geldi. Yılın belki de en çok beklenen ve en iyi tiyatro oyunu ile beraber yönetmen John Tiffany, senarist Jack Thorne ve tüm emeği geçenler büyük bir başarı yakalamıştı.

Kasım ayında, başka bir sihirli çağın doğuşuna eşlik etmiştik. Kasım ayı içerisinde, Büyüzoolog Newt Scamander’ın 1926 senesinde New York’ta geçen maceralarına eşlik etmeye Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar ile davet edildik.

Eddie Redmayne, Katherine Waterston, Dan Fogler, Alison Sudol, Ezra Miller ve Colin Farrell sihirli dünyaya katılırken – herkes son derece duygusaldı.

Fantastik Canavarlar filminin muhteşem Avrupa Galasında görüştüğümüz Ezra Miller, kendisini her zaman Harry Potter ailesinden biri gibi hissettiğini söyleyip sözlerine şöyle devam ediyordu: “Bu dünya herkese kucak açıyor ve içinizdeki sihri bulmanızı sağlıyor.” Belki de bu hayranlık ve ilginin odak noktasında, söylenilen her şeyden çok, Harry Potter’ın hala insanlara kendi sihirlerini bulmada yardım etmesi yatıyor.

Newt Scamander ve Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerelerde Bulunurlar

Hem film hem de tiyatro oyunu, belki bir daha hiç göremeyeceğimizi düşündüğümüz, çok sevdiğimiz eski dostlarımızı ve yeni karakterler ile birlikte tekrar karşımıza çıkarmıştı. Hayalini bile düşünemediğimiz şekilde Rowling’in hayal dünyasının başka köşelerine davet ediliyorduk.

Yine bu sene dünya üzerindeki Sihir Akademilerini, Kuzey Amerika Büyü Tarihi‘ni öğrenirken, Patronus’larımızı keşfettik ve Ilvermony’deki binalarımıza seçildik. Tıpkı eski Potter günlerinde olduğu gibi gece yarılarında kitapçıların ve sinemaların önünde yeni hikayeye bir an önce kavuşmak için bekledik.

Jim Kay Çizimleri ile Harry Potter ve Sırlar Odası Resimli Özel Baskısı

Sanatçı Jim Kay’in çizimleri ile hayat bulan Harry Potter ve Sırlar Odası Resimli Özel Baskısı’na da bu sene içerisinde kavuştuk. Hepsinden önemlisi, dört tane daha Fantastik Canavarlar filmine kavuşacağımızın sözünü aldık. Bu sene gerçekten çok çılgın, görkemli ve dolu dolu geçti. Harry Potter tarihinde hiçbir sene bu kadar çok şey birlikte olmamıştı. Bir daha yapabilir miyiz? Tüm bunları tekrar gözden geçirmek bizim için gerçekten çok keyifli, sizlere ne kadar önemli olduğunu anlatamayız bile. Hele bir de Fantastik Canavarlar ve Lanetli Çocuk oyuncu ekibi ile tanıştığımızı düşünülürse. Ama bizi en çok heyecanlandıran ve mutlu eden şey ise, tıpkı bizim sevdiğimiz gibi bu dünyayı seven insanlar ile tanışmak, onları tekrar görmek.

Quidditch Kostümü Giyen Katie ve Ginny Weasley Cosplayi

Dünya üzerinde gerçekleşen birçok aktivitede, bu dünyaya bağlılıklarını Harry Potter ve Felsefe Taşı kitabından bu yana kanıtlayan cesur ve harika insanlar ile tanıştım. Onları Harry, Hermione, Ron, Dumbledore, Umbridge, Hagrid ve Snape kostümleri içinde gördüm ve şimdi de Newt, Tina ve Queenie olarak görüyorum. Muggle kıyafetleri içerisindeyken bir Gryffindor atkısı takmış olarak gördüm. Hangi kıyafeti giymiş olursanız olun, her biçimde mükemmelsiniz ve sizlerle tanışmak gerçekten onur vericiydi.

Fantastik Canavarlar Londra galasında, Lucius Malfoy kılığına bürünmüş bir kadın, bana yanındaki Ölüm Yiyen ile nişanladıklarını ve Pottermore’da tanıştıklarını söylüyordu. Comic Con sırasında, Newt Scamander olarak karşıma çıkan başka bir adam ise, karşılaştığı tüm zorbalıklardan Harry Potter kitapları sayesinde kurtulduğunu çünkü kitapların ona çevresindeki iyiliklerin farkına varmasını öğrettiğini söylüyordu. Son derece trajik şekilde bu sene içerisinde kaybettiğimiz ve olağanüstü bir insan olan Alan Rickman’ın yasını tutan hayranları da çevremizde görüyorduk.

Hayranlık yaratan bu dünyanın nasıl oluştuğuna şahitlik ederken, içinde barındırdığı sevgiye, anlayışa ve cesarete de eşlik ettik. Naçizane fikrim ise; dünyada daha çok sevilebilecek başka bir hikaye, sihir, maceralar ve karakterler kesinlikle yok.


Evet, 2016 yılının özeti böyleydi. Özlemini çektiğimiz bir hikaye tiyatro oyunu olarak karşımıza çıktı. Harika bir film izledik. Müthiş karakterler tanıdık, yeni filmlerin yolda olduğunu öğrendik. Günlük hayatta sürekli boğuştuğumuz dertlerimizi, aklımızın bir köşesinden atamadığımız kaygılarımızı ve diğer tüm sıkıntılarımızı bize unutturan; bir an olsun bizi yalnız bırakmayıp, her zaman kaçıp saklanabileceğimiz, yerini sadece bizim bildiğimiz güvenli limanımız sihirli dünya bu sene tekrar yanı başımızdaydı. Peki sihrin kuşattığı 2016 yılı için neler düşünüyorsunuz? Gelecek yıldan beklentileriniz neler? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Hogwarts Ev Cinleri İçin Yeni Yılda Hediye Saklayabileceğiniz 11 Büyülü Yer

$
0
0

Dobby ve tüm diğerleri! Hayatlarını büyücü toplumuna hizmete adamış ev cinleri. Onları bir parça mutlu etmek, hak ettikleri değeri vermek ve özgürlüklerine kavuşturmak için Hermione’nin başlattığı bu harekete destek veren Mugglenet, sizlerin de bu harekete destek verebilmeniz için birkaç ipucu veriyor. Başlıyoruz!

Eğer E.R.İ.T’in (Ev Cini Refahını İlerletme Topluluğu) gururlu bir üyesi iseniz, ev cinlerinin korkunç koşullar altında çalışmakta olduğunu biliyorsunuzdur. (Eğer üye değilseniz, iki sikke karşılığı üye olabilir ve renkli rozetinizi alabilirsiniz.) Ev cinlerine çalışmaları karşılığı herhangi bir ücret ödenmez, emeklilikten ve hastalık mazeretlerinden sahiplerine bahsedemezler ve hiçbir kıyafete sahip olmalarına izin verilmez. Hogwarts’ın ev cini çalıştırdığını (ya da bir nevi köle düzeni de diyebilirsiniz) duyunca sakın şaşırmayın. O harika yemekleri kimin yaptığını ve koskoca okulun nasıl temiz tutulduğunu hiç düşünmediniz mi?

Sihirli dostlarımızın emeklerinin karşılığı olarak giyecek bir şeyler verebilirsiniz. İlk başta hepsi özgür olmayı seçmese de, efendi Dobby’de olduğu gibi biraz cesaretlendirilmeye ihtiyaçları var. Korkusuz kurucumuz Hermione Granger’ın gösterdiği yolda ilerlemek için tüm yapmanız gereken; örgü işlerinizi, şapkalarınızı ya da eldivenlerinizi Hogwarts’ta ev cinlerinin bulabileceği yerlere saklamak. İşte sizlere birkaç tane stratejik nokta; 

1. Ranzanızın Altı

Gözden çıkarılmış bir parça parşömen ile kayıp terliğinizin yanına hediyenizi yerleştirebilirsiniz.

2. Ortak Salondaki Şöminenin Yanı

Ortak Salonu sıcak tutmak için ateşi yakmaya gelen ev cinleri bıraktıklarınızı bulabilirler.

3. Gryffindor Ortak Salonundaki Kanepe

Kısa bir mola için kanepeye yerleşmeye cesaret edebilen ev cini, yastıkların arasına sıkıştırılmış eldiveni görünce çok şaşıracaktır.

4. Quidditch Soyunma Dolapları

Bir Quidditch maçının nasıl bir kargaşaya dönüşeceğini hepimiz biliriz. Yağmurlu bir günde oynanan maçtan sonra ev cinleri ortalığı toplamaya gelecektir.

5. Tek Gözlü Heykelin Yanı

Eğer ona yaklaşıp, kamburuna hafifçe vurup Dissendium derseniz, Balyumruk’a açılan gizli bir geçit bulacaksınız.

6. Koridordaki Meyve Tablosu 

Eğer atıştırmalık bir şeyler arıyorsanız mutfağa girmek için tek yapmanız gereken armutu birazcık gıdıklamanız. Size çay servis etmek isteyen ev cinleri tarafından kuşatılmaya hazır olun.

7. Büyük Salondaki Sandalyeniz

Akşam yemeğinden kalan boş tabaklar kaybolduktan ve öğrenciler uyumak için yataklarına çekildikten sonra, cinler Büyük Salon’da ortalığı temizlemek için gelecektir.

8. Dördüncü Kattaki Sınıf Başkanları Banyosu

Belki yeni yeni hayat bulan özgürlük fikirleri onları köpüklerle dolu bir banyo yapmaya ikna eder.

9. İhtiyaç Odası

Gerçekten ihtiyaçları olduklarında bulacaklardır.

10. Müdür’ün Odasının Girişindeki Çirkin Gorgoyl Heykeli

Gerçekten gözüpek bir E.R.İ.T üyesi cin, gorgoylun gagası üstünde asılı duran şapkayı almaya cesaret edebilir.

11. Kütüphane

Sadece Madam Pince’in sizi gözlemediğinden emin olun.

Hediyelerinizi nereye saklamaya karar verirseniz verin şunu hatırlamanızda fayda var; son zamanlarda özgürlüğüne kavuşan ev cinleri, Müdür’ün odasına gidip hizmetlerine karşılık olarak haftada bir Galleon ve senelik izin isteyebilirler. Hepsinin sonunda Albus Dumbledore’u memnun etmek isteyeceklerdir.

Hogwarts’ın ve birçok ailenin cefakar hizmetkarları için Hermione Granger’ın başlattığı bu hareket sonuçsuz kalmamalı. Yaşasın ev cinleri, yaşasın özgürlük! E.R.İ.T hakkındaki düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!


Ev Cini Dobby’den Öğrendiğimiz 5 Arkadaşlık Dersi

Hepimizin Favori Ev Cini: Dobby

Dobby’yi Serbest Bırakmaya Çalışan Harry Potter Hayranlarının Muhteşem Çözümü

Hepimiz Jacob’ız!

$
0
0

Fantastik Canavarlar bizi tekrar güvende ve mutlu hissettiğimiz yere geri döndürdü. Ancak filmde öyle biri ki var ki yaptığı fedakarlıklar ile hepimizin takdirini kazandı ve belki de en sevdiğimiz beş Muggle arasında kendine yer buldu. Ancak bizi öyle derinden etkiledi ki hâlâ onun hakkında düşünüp duruyoruz ve kimi zamanda onun adına üzülmeden edemiyoruz. Jacob Kowalski’den bahsediyoruz. Gelin, Mugglenet‘in hazırladığı bu şahane yazdığı yazıyı birlikte okuyalım.

Spoiler yolda!

Bulunduğumuz nokta bir çağın bitişi ve yeni bir çağın doğuşu. Harry Potter şimdilik bitti. Hepimizin bir geçiş ve kırılma noktasında olduğumuz şu günlerde sihirli evren gittikçe genişliyor. Bu evrene ilk adımımızı Harry ile attık. Sihirli güçlerini keşfettiği zaman onunla birlikteydik tıpkı Hogwarts’ta geçirdiği günlerinde, verdiği savaşlarda ve dünyayı keşfetmeye başladığı zamanlarda olduğu gibi. Onunla birlikte çocuk olduk, onunla birlikte öğrendik ve onun birlikte büyüdük.

Şimdi neredeyse hepimiz birer yetişkiniz ve kariyerimiz, ilişkilerimiz, sosyal eşitsizlik ve ekonomik dengesizliklere karşı kendi savaşlarımızı veriyoruz. Bizim hikayemizdeki kötü adamlar biraz daha soyut No-Maj’ler ve tıpkı Lord Voldemort’un ya da Grindelwald’un kolaylıkla yapabileceği gibi hayatımızı mahvedebilirler. Harry Potter serisi, çocukluğumuzda bizlere bir umut kaynağı ve kaçış yolu sağladı. İşte bu yüzden, yetişkinlik çağımızı geçirdiğimiz şu günlerde yazar Rowling’in ortaya koyduğu eserlere hala bağlıyız. Tıpkı Luna Lovegood’un söylediği gibi;

“Her zaman umduğumuz bir biçimde olmasa da, kaybettiğimiz şeyler bir şekilde bize geri döner.”

Fantastik Canavarlar, büyülü dünyaya dönüşümüzün beklediğimiz yolu olabilir ya da olmayabilir. İlk başta hepimize çok yabancı ve biraz da korkutucu gelmişti. Film hakkında çekinceleri olan ve çıktığı an heyecandan filmi izleyemeyenin sadece ben olmadığımı da biliyorum. Ya beklediğimiz kadar iyi olmasaydı? Ya beklentilerimizi karşılamasaydı? Fakat, ilk fragmanlar gelmeye başladığı sihirli bir şeyler olmaya başladı; bir Muggle ya da No-Maj olan Jacob’ı gördük.

İzledik, merak ettik ve onunla birlikte hep bir ağızdan, “Büyücü olmak istiyorum!” dedik. İlk olarak fragmanlardan tanıdığımız, daha sonra hepimizin önünde hayatının inanılmaz macerasının içine çekilen adamla birden bire bağlarımız oluştu. İşte o zaman her şeyin iyi olacağını anladım. Sanki Rowling bizim ürpertimizi anlayıp, Jacob yardımıyla, doğrudan bizlerle konuşup her şeyin iyi olacağını söylüyor gibiydi. Filmi izlemek ise bu hissi daha da güçlendirdi. Şimdi itiraf edin bakalım; kaç kere bir kaza eseri sihirli evren ile tanışmayı hayal ettiniz? Arka planı bu fikir kaç tane hayran kurgusu var? Bizi tekrar sihre ve onun evrenine götürmek için Jacob harika bir karakter. Sıkıntılar çeken bir yetişkin, hayatını daha iyi bir hale getirmek için çabalarken, yolu kazara bir büyücü ile kesişiyor ve tüm hayatının macerasına kapılıyor.

Tüm bunları bir kenara bırakmak istediğimi söyleyemem; hayatımın macerası, edindiğim arkadaşlar ve beni seven biri. Hafızamı silecek olan yağmura adım atamazdım. Bu kadar özverili olamazdın. Unutmayı isteyemezdim. Jacob unutmayı seçtiğinde, Hogwarts mektubunun hiçbir zaman gelmeyeceğini öğrenen bir çocuk gibi ağladım. Gerçekten canım yandı. Jacob’tan bunları duyduğumda ise acı kalbimin en derinlerinde sızladı:

“Zaten bunların hiçbirini bilmemeliydim.”

Daha kötü ne olabilir? Bütün hepsini unutmak mı yoksa hepsinin bir rüya olduğunu düşünmek mi? Tüm söyleyebileceğim; Jacob olmadan Fantastik Canavarlar filmi, hepimize bu kadar dokunmazdı ve bu sihirli evrene bizim kadar derinlerden bağlı olan insanların Rowling’in yarattığı büyülü dünyada tekrar yerimizi keşfetmemizi sağlayamazdı.

Lütfen bizi şaşırtmaya ve hikayeye bir biçimde dahil etmeye devam et Rowling. Hayatımızdaki sihri nasıl bulacağımızı öğretmeye devam et. Ve Merlin aşkına, lütfen Jacob bunların hepsini hatırlasın!

Rüyasında bile görmediği Canavarlar ile kurduğu özel bağ, sihrin doğasına ve etrafında dönen onca tehlikeye rağmen, başka bir dünyada olan arkadaşlarına karşı duyduğu güven, Jacob’ı şimdiye kadar tanıdığımız Muggle ya da No-Maj’lerin arasında bambaşka bir yere koyuyor. Bir pastahane açıp çörek yapmayı hedefleyen bir adamın, sihir tarihine olan katkısı gerçekten takdire şayan. Hepimiz için bir umut ve ilham kaynağı. Siz Jacob hakkında neler düşünüyorsunuz? Bizimle paylaşmayı unutmayın!

İhtiyaç Odası Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

$
0
0

Özel bir İleri-Seviye İksir Yapım Kitabına ve Hortkuluklardan birine ev sahipliği yapan bir oda düşünün. Karanlık Düzene kafa tutan genç sihirbazların karargâhı olduğu gibi, Karanlık Düzene hizmet edenlerin de tercihi olan gizemli bir yer. Evet, İhtiyaç Odası’ndan bahsediyoruz! Pottermore ile birlikte bu gizemli yeri tekrar keşfetmeye ne dersiniz?

Karşınızda Hogwarts’ta gizlilik içinde yürütülmesi gereken her şey için en iyi yer.

Dobby’ye göre, bazıları orayı ya “Gelen Giden Oda” olarak biliyor ya da her şeyin gizlendiği yer olarak biliyor.

Hogwarts’ın en gizemli yeri; İhtiyaç Odası’nı çok kısa zaman içerisinde öğrenmiştik. Gözden kaybolmak için son derece uygun bir kuytu köşeydi. Karşınızda, Hogwarts’ın belki de en gizemli yeri hakkında bilmeniz gereken her şey.

Dumbledore’un Odaya Rastlaması

Üç büyücü turnuvası sırasında, Dumbledore okulun içinde yürürken nefis orantıları olan bir oda bulduğunu, içinde hayli görkemli bir lazımlık gördüğünü, sonra tekrar incelemek için gittiğinde odanın yerinde yeller estiğini söylüyordu. Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda ise Dobby, Harry’e oda hakkında detaylı bilgiler veriyordu. Gerçekten Dumbledore Hogwarts kalesinin en heyecan verici yerine sadece rastlamış mıydı? Sonuç olarak, oda sadece ona gerçekten ama gerçekten ihtiyacı olan birine görünüyor ve bu kişinin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak donanımda onu karşılıyor, arayanın amacı ne olursa olsun.

Oda Hakkında Bize Açıklama Yapan İlk Dobby Olmuştu

Harry oda hakkındaki ilk bilgileri Dobby’den almıştı; Dobby, arkadaşı Winky son derece sarhoşken onu buraya saklamış, odanın içinde kaymak birası panzehri ve ev cinlerinin boyuna göre tasarlanmış harika bir yatak bulduğunu söylemişti. Bu bilgi, kahramanımız için son derece önemliydi zira Profesör Umbridge’in ve tüm şüphelerinin burnunun ucunda Dumbledore’un Ordusu çalışmalarını yürütebilirdi.

Harry’nin İlk Öpücüğü de Bu Odadaydı

Evet, Harry’nin Dumbledore’un Ordusu toplantısından sonra Cho Chang ile ihtiyaç odasındaki gözyaşları ile süslenmiş öpüşmesini kim unutabilir?  Yani, ergen bir çocuk, aşık olduğu kızdan biraz ilgi görmekten başka ne isteyebilir ki?

Odanın Kendi Kuralları Vardır

İhtiyaç Odasının güzelliği detayları ayarlamadaki ustalığıdır. Çapulcu Haritası bile size kimin içerde olduğunu gösteremez. Odanın ihtiyaç halindeki insana verdiği yanıtlar son derece spesifiktir, öyle ki içerdekinin öğrenilebileceği tüm gözetlenme imkanlarının ortadan kalktığından emin olur.

Başka İnsanların Odalarına Farklı Versiyonlar ile Girebilirsiniz

İhtiyaç Odasının tüm ihtiyaçlara çabucak adapte olma yeteneği düşünülürse odanın tüm kullanıcılar için farklı olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, kimi zaman farklı insanlar aynı şeye ihtiyaç duyabilirler.

Örneğin, Harry, Draco ve hatta Voldermort bile odayı bir şeyler saklamak için kullanmıştı. Böylece “her şeyin gizlendiği oda” oluyordu. Daha şaşırtıcı olan ise, Harry bir keresinde sakladığı bir şeyi, Voldemort’un sakladığı şeyin çok yakınına koymuştu ki bu da bizi oda hakkındaki diğer konumuza götürüyor.

Harry Hortkuluk’un Farkına Varmamıştı

Tom Riddle son derece kendini beğenmiş bir şekilde, odayı tek keşfedenin ve orada çalışanın kendisi olduğunu düşünüyordu ve Rowena Ravenclaw’un kayıp tacı ile yaptığı hortkuluku saklamak için odanın mükemmel bir yer olduğu kanısındaydı. Son derece garip şekilde, Harry’de, Profesör Snape’e ait olan İleri-Seviye İksir Yapımı kitabını, diademin bir hortkuluk olduğunu bilmediği için, onun çok yakınına saklıyordu. Hogwarts Savaşı sırasında bu gerçeği öğrenecekti. Çok meşgul olmasaydı bunun için kendine kesin bir tokat atardı.

“Nefesi kulaklarına gürültülü geliyordu ve sonra ruhunun titrediğini hissetti. Oradaydı, sağda, içinde eski İksir kitabını sakladığı büfe ve üstünde o vardı, tozlu, eski bir peruk ve çok eski, renksiz görünen bir sarık giyen izli taştan büyücü.”
Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Draco’nun Lord Voldemort’dan Aldığı Görevi Tamamlamak için Yaptığı Planda Oda Çok Önemli Bir Rol Oynamıştı

Hepimizin üzüntü içerisinde bildiği gibi, Dumbledore’u öldürmek üzere Lord Voldemort tarafından görevlendirilen Draco, okuldaki altıncı yılının neredeyse tamamını odada geçirmişti.

Draco onu bulmadan önce, İhtiyaç Odasında çürümeye bırakılan Kaybolan Dolabı keşfeden Malfoy, dolabın Borgin ve Burkes’ta bulunan ikizi sayesinde, Ölüm Yiyenlere Hogwarts’a giriş için serbest bir yol bulmuştu.

Draco’nun odayı keşfi, olaylar arasında bir domino etkisi yaratmış, Ölüm Yiyenler kalenin her tarafına doluşmuş ve sonunda Okul Müdürü failleri ile yüzleşmek durumunda kalmıştı.

Fakat Oda Voldemort’tan Kurtulmaya da Yaradı

Neville Longbottom kendini keşfetmeye ve lider olmaya ihtiyaç duyana kadar durum böyle değildi. Ölüm Yiyenlerin kontrolü altındaki Hogwarts’ta Carrow’lara karşı direnişe geçen öğrencilere liderlik eden Neville, odayı bir karargah olarak kullanmaya başlamış, oda onlara uyuyacak, gizlenecek ve yiyecek gibi ihtiyaçlarını karşılamak için Hogwarts’tan dışarı çıkacakları bir tünel sağlamıştı. ( Eğer Gamp’in Beş Temel Biçim Değiştirme Yasasını biliyorsanız, Odanın tek başına yiyecek yaratamayacağını da bilirsiniz. ) Neville ve Oda sayesinde, Harry, Dumbledore’un Ordusu ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyeleri okula giriş yapıp, Voldemort’a karşı mücadele edebiliyordu.

Oda Artık Var Olmayabilir

Harry hortkuluk olan tacı ele geçirdiğinde, tüm Oda, Malfoy’un arkadaşı Vincent Crabbe tarafından yapılan Zebaniateşi büyüsü ile kavrulmuştu. Alevler sersem Crabbe’i öldürdüğü zaman, Ron büyücülerin ihtiyaçlarına göre var olan Odanın, zebaniateşi yüzünden sonsuza kadar hasar alıp ortadan kaybolduğunu düşünmüştü.

Harry Kafasız Avı geçince etrafına baktı ve ayakları üzerinde sendeledi. Hala savaş devam ediyordu. Geri çekilen hayaletlerinkinden daha fazla çığlık duydu. Birden içinde bir panik patlak verdi.

“Ginny nerede?” dedi sertçe. “Buradaydı. İhtiyaç Odası’na geri gideceğini sanıyordum.”

“Vay canına, o yangından sonra hala böyle olacağını sanıyor musun?” diye sordu Ron.

– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Amacı ne olursa olsun, onu arayana kucak açan, Hogwarts’ın belki de en gizemli odasını Pottermore ile hep birlikte tekrar hatırladık. Sizin aklınızda kalan neler var? Bizimle paylaşın.


Büyücü ve Muggleların Yılbaşı Kutlamalarındaki 4 Heyecan Verici Fark

$
0
0

Yılbaşı kutlamalarının çoktan başladığı ve geri sayım yaptığımız şu saatlerde, Pottermore sitesi bizleri Büyücülerin ve Muggleların yılbaşı kutlamalarına bakmaya çağırıyor!

Tüm yılbaşı kutlamaları sihirlidir ancak söz konusu büyücüler olunca, yılbaşı biraz daha sihirlidir.

İster Hindi pişiren bir Muggle olun isterse kendini karıştıran bir yemeği izleyen sihirbaz olun, yılbaşı her zaman büyülüdür. Doğal olarak, büyücülerin yılbaşı kutlamaları diğerlerinden biraz daha sihirli olmaya yatkındır. Öyle ki verilen ziyafette istenilen her türlü şey kolayca bulunabilir. Sıkıcı döküntülerden kurtulup, işe yaramaz ışıklardan bir an önce kurtulmayı istemeniz yeterlidir. Çevrenizde uçuşan periler gerçek değilse ne manaları var ki?

Yemekler

Büyücülerin yılbaşı gecesi Muggle’ların yemeklerine pek benzemez. Hogwarts’ta düzenlenen yılbaşı yemeklerinde süzülen hindiler ve alevli pudingler sebebiyle gecenin sonunda en güçlü büyücüler bile uykuya yenik düşmekten kurtulamaz. Ancak Muggle’ların yapamayacağı birkaç sihirli dokunuş da yok değil.

Buradaki esas nokta, kendi kendini tazeleyen yemekler ile Yılbaşı ziyafetinin neredeyse hiç bitmeyecek olmasıdır. Mesela hiç bitmeyen bir şişe şarap düşünün. Sihirli şeyler bir yana, büyücüler de eski bir Muggle geleneğini yaşatmak için, yılbaşı pudinginin içine bir altı penilik ekleyebilir. Yılbaşı tatlısının içinden minik bir orak çıktığında Percy çok şaşırmıştı.

Hediyeler

Büyücülerin büyücülere hediye ettikleri diğer her şeyden daha çok sihirlidir. Mesela Harry; iki dünyanın da tatlıların tadına baktı, Dursley’lerden aldığı kürdandan görünmezlik pelerinine, havai fişeklere ve sihirli çakılara kadar bir sürü hediye aldı.

Fakat Mugglelara biraz yabancı olan hediyeler de var. Büyücüler hala hediye olarak şekerlemeler, çoraplar ya da kazaklar alsalar bile bunlar genelde Snitch ya da Macar Boynuzkuyruk işlemeli ve şekerlemeler de Bertie Bott’un Binbir Çeşit Fasülyesi ya da Çikolatalı Kurbağalar oluyor.

Bazı Gelenekler

Bazı gelenekler hem büyücüler hem de Mugglelar için benzer. Yumurtalı panç, ökse otunun altında öpüşmek ve yılbaşı ezgileri; yani tamam, büyücülerin arasında bu şarkılar bir yarı dev ya da bir zırh tarafından da söylenebilir.

Bazı büyücülerin ise kimi şeyleri gelenek haline getirmiştir; Mrs. Weasley, en sevdiği şarkıcı Celestina Warbeck’ten yılbaşı şarkıları dinlemeyi severken, Harry ve arkadaşları büyücü satrancı ya da birkaç el patlamalı pişti oynar.

Slughorn’un yılbaşı partilerini de unutmayalım, her ne kadar bizim gibiler pek davet edilmese de. Muggleların yılbaşı kutlaması ile Büyücüler arasında bariz benzerlikler olsa da, büyücülerin yılbaşı gecesi oturup Harry Potter filmleri maratonu yapacağını da pek sanmıyoruz.

Süslemeler

Bazılarımız kutlama için hazırladığımız süslemelerde aşırıya kaçıp kendini suçlu hissetse de, Hogwarts’ın Büyük Salonu süslemeleri düşünüldüğü zaman, ne yaparsak yapalım, yaptığımız tüm süslemeler onun yanında sönük kalacaktır.

Mugglelar kimi zaman evine bir çam ağacı bulmak için uğraşırken, Büyük Salon üzerlerinde düzinelerce sihirli mumun yandığı, değişik süsleri bulunduğu, hatta ve hatta gerçek altın baykuşların ötüştüğü çam ağacına ev sahipliği yapıyor. Tavandan süzülen kar tanelerinin ve sanki sonsuz gibi görünen saçakların altında ve uçuşan perilerin yarattığı ışıkların etrafı sardığı Salon’un yanında, evimizdeki ağaç ne kadar da ümitsiz görünüyor değil mi?

Şaşırtıcı derecede harika sesler ile patladığı zaman ortaya canlı bir fare ya da bir şapka çıkartabilen yılbaşı krakerlerini de unutmayalım. İkinci giyişimizde bozulan uyduruk kağıttan şapkaları kastetmiyoruz, gerçek tüylü amiral şapkaları bunlar.

Bu sırada, Hogwarts’ın dışında, Fred ve George Weasley alışılmadık bir süsleme tekniğini de test etmişti. Mugglelar ağaçların en tepesine bir melek ya da yıldız takarken, ikizler bale kostümü giydirilmiş altın rengine boyanmış bir cincüce yerleştirmeye çalışmıştı.

Hepinize Mutlu Seneler!

Haftanın Büyüsü: Portus

$
0
0

Bir hafta daha Haftanın Büyüsü köşemizden siz sevgili takipçilerimize merhaba diyoruz! Bu hafta da son derece ilginç bir büyü ile karşınızdayız ve bu büyümüz de Portus. Zaman kaybetmeden hemen Portus büyüsünü incelemeye geçelim, ne dersiniz? 

Portus büyüsü, sıradan bir nesneyi bir Anahtar’a çevirmek için kullanılan bir büyüdür. Anahtar yaratmak Sihir Bakanlığı tarafından kısıtlanmış bir durum olduğundan dolayı bu büyüyü kullanmak için Bakanlık’tan izin almak gerekmektedir. Hatta bu kısıtlama durumu 1996’da Sıradan Büyücülük Düzeyi sınavının Büyü Teorisi kısmında soru olarak gelmişti.

İlk kez Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde gördüğümüz Portus büyüsü bir büyücü tarafından nesneye yapıldığı anda hedef olan nesne parlak bir mavi renk alır, aynı rengi bir Anahtar’ın hazır olduğu an da görebiliriz, ancak parlak mavi rengin görülmesinden birkaç saniye sonra nesne tekrar normal rengine döner.

Seride bu büyüyü kullandığını bildiğimiz cadı ve büyücülerin isimlerini de sizlerle hemen paylaşalım: Bartemius Crouch Jr, Albus Dumbledore ve Bathilda Bagshot.

Tarihi

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda bir sene sınav sorusu olarak öğrencilerin karşısına çıkması dışında Portus büyüsünün tarihi, bu büyüyü kimin icat ettiği veya ne zaman icat ettiği konusunda ne yazık ki bir bilgimiz bulunmamakta.

Etimoloji

Büyünün adı olan “portus” kelimesi, Latince bir kelime olan ve “taşımak” anlamına gelen “portandum” kelimesinden gelmektedir. Ancak yine aynı anlama gelen Fransızca “porter” kelimesi  veya Katalan “portar” kelimesinden de geliyor olabilir.

Bu haftaki büyümüzün incelemesinin de sonuna gelmiş bulunmaktayız, umarız beğenerek okumuşsunuzdur! Önümüzdeki haftalarda hangi büyüleri görmek istersiniz, Portus büyüsü ile ilgili paylaşmak istediğiniz başka bir bilgi var mı? Yorumlarınızı bizlerle  paylaşmayı unutmayın!

Haftanın Büyüsü köşemizin eski sayılarına buradan ulaşabilirsiniz!

Katherine Waterston ve Carmen Ejogo’lu “Alien: Covenant”tan Yeni Bir Fragman Geldi

$
0
0

Katherine Waterston ve Carmen Ejogo‘nun rol aldığı Alien: Convenant‘ın ilk fragmanı yayınlandı. Anlaşılan Alien bu filmde o kadar rahat dolanamayacak çünkü peşinde MACUSA’nın en belalı iki üyesi olacak!

İkonikleşmiş Alien filmlerinin 19 Mayıs 2017’de çıkacak son halkası olan Alien: Covenantın ilk resmi fragmanı yayınlandı. Bu filmin biz Harry Potter severler için önemli olmasının sebebi ise Fantastik Canavarlar filminden tanıdığımız Katherine Waterston (Tina Goldstein)  ve Carmen Ejogo (Seraphina Picquery)’ya ev sahipliği yapması.

Filmle ilgili detaylara aslında şu haberde değinmiştik. Blade Runner, Marslı ve Alien serisinin diğer filmlerindeki başarılı yönetmenliğiyle tanıdığımız Ridley Scott‘ın liderliğinde çekilen filmin yayınlanan ilk resmi fragmanı, yılın en heyecanla beklenen filmlerinden biri ve Alien efsanesinin devamı olan bu filme yakışır nitelikte. Fragmanın şiddet içerdiğini ve Alien’le yıldızı barışmamış olanları rahatsız edebileceğini söylemeden geçmeyelim.

Fragmandan anladığımız kadarıyla serinin korku bazlı alt yapısını bilimkurgu açısından daha da zenginleştirerek bir üst düzeye taşıyan Ridle Scott, hem Alien serisi hayranlarını hem de bilim kurgu yönünden tatmin edici bir film görmek isteyen izleyicileri sevindireceğe benziyor.

Daha önce izlediğimiz Alien filmlerinin akıllarda yer eden ana karakteri Ripley’in yerini Daniel karakteri ile almaya hazırlanan Katherine Waterston ise -her ne kadar yeni saç kesimine daha gözümüz alışmamış olsa da- bu role oldukça yakışmış. 1920’lerin New York’undan sonra uzayın karanlık semalarında -biraz daha korkunç- bir maceraya atılan başarılı oyuncunun Empire dergisine verdiği röportajda karakteriyle ilgili söyledikleri ise ilgi çekici.

Bunlar, genelde sizinle röportaj yapılana kadar korkudan altınızı ıslatmanız gerektiğini hatırlamadığınız türde şeyler. Geçmiş Alien filmlerindeki Sigourney’nin aksine, Daniel karakteri daha en baştan itibaren kendini bir hayatta kalma mücadelesinde buluyor. Kaptan o değil fakat doğal bir liderli yeteneğine sahip olduğu için kriz anlarında kendini o rolü üstlenirken bulması oldukça kolay bir şekilde gerçekleşiyor.

Bakalım Katherine Waterston ve yan rollerden birinde izleyeceğimiz Carmen Ejogo asaları olmadan Alien’in üstesinden gelebilecekler mi?

Hogsmeade Köyü Beyaz Perdeye Nasıl Aktarıldı?

$
0
0

İlk olarak Azkaban Tutsağı’nda gördüğümüz Hogsmeade köyü Alfonso Cuarón yönetmenliğinde beyaz perdeye nasıl aktarıldı? Gelin hep birlikte bakalım!

J.K. Rowling tarafından Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nda “Noel kartı gibi” bir görünüşe sahip olarak betimlenen Hogsmeade setini düzenlemek için şenlik ateşi ve çok fazla yapay kar gerekmiş.

Hogsmeade köyü, Hogwarts’tan uzakta izin verilen ilk “okul gezisi” ve buraya yalnızca üçüncü sınıflar veya daha büyük öğrenciler gidebilir. Harry, oraya gitmek için Honeydukes’a uzanan gizli bir tünel kullanmak zorunda kalsa da, Harry Potter ve üçüncü sınıf arkadaşları burayı ilk kez Harry Potter ve Azkaban Tutsağı‘nda ziyaret ediyorlar.

Stuart Craig, Hogsmeade köyünü İskoç yaylalarında uzunca bir süre kök salmış bir yer olarak canlandırmış zihninde.

“Hogsmeade, Diagon Yolu’nun taşra versiyonu. Hogwarts’ın yakınındaki çevre yolunun biraz ötesinde. Hogsmeade için farklı bir temaya ve hissiyata ihtiyacımız vardı, bu yüzden köyün karların üzerinde olduğunu söyledik. Bu ona farklı bir his kattı. Hogsmeade’i gördüğümüz her seferde köy karlarla kaplı.”

Craig’in sanatsal kararı, yazar J.K. Rowling‘in açıklamasını sinematik yaşama getirdi. Rowling, Azkaban Tutsağı’nda şöyle yazdı:

‘Hogsmeade, Noel kartı gibi görünüyordu.’

Hogsmeade aslında Diagon Alley setinin bir düzenlenmiş haliymiş. Hogsmeade binaları, İskoç dağlarında bulunan granit kaplanmış ve onyedinci yüzyıl İskoç mimarisinin özelliklerini sergilemişlerdir: ‘karga basamaklar’ denen kalkan duvarlarla çevrilmiş dikey olarak eğimli çatılar, minik çatı pencereleri ve uzun, sıska bacalar. Kar fırtınaları ile kaplı olmasına rağmen, köyün sıcak bir atmosferi var.

“Bence çok neşeli bir yer,” diyor Craig. “Dışarısı soğuk ve engebeli, ancak her dükkanın penceresi Kaymak birası ve harika tatlılar gibi sıcak, çekici ve sihirli şeylerle dolu.”

Diagon Yolu’nun yüksek rakımlı kopyası gibi, Hogsmeade’de de neredeyse hiç dik açılı bina yok, ikisinin de benzer eğilimleri var. Yardımcı sanat yönetmeni Gary Tomkins şöyle anlatıyor:

“Bir kapı çerçevesinin şeklinin nasıl değiştirileceği ya da bir pencerenin nasıl eğileceği hakkında sonsuz tartışmalar yaptık. Her bina bükülmüş, çarpık veya eğrik, ve her biri yanındaki binaya farklı bir şekilde eğilerek yaslanmış. Görünürde dikey bir duvar bile yoktu!”

Hogsmeade binalarını ve sokakları kaplayan kar, dendritik tuzdan oluşur. Tomkins, balık ve cipslere koyduğumuz tuzun oldukça kuru ve güzel olduğunu, dendritik tuzun ise serptiğimizde kar gibi kümelendiğini ve üzerine bastığımızda yeni yağan kar gibi gıcırdadığını belirtiyor.

Aslında, aynı ‘kar’a köyün ölçek modelinde de rastlıyoruz. Çalışan pirinçle oyulmuş fenerler caddeyi aydınlatmak için binaların dışına yerleştirilmiş. İçeride ise, dükkanlar, küçük ampullerle aydınlatılıyor; bu ampuller aynı zamanda üst kısımları ürünlerle dolu dükkan pencerelerini ve vitrinlerini aydınlatıyor.

Balyumruk’ta şekerli kavanozlar var ve kazanlar Potage’ın Kazan Dükkanı’nın Hogsmeade şubesinin dışında yığılmış vaziyette duruyor. Scrivenshaft’ın Tüy Kalem Dükkanı’nın pencerelerinde inanılmaz derecede minik tüyler bulunuyor ve küçük süpürgeler Spintwitches’ün sportif ürünler mağazası için üretilmiş.

“Oyuncak bebek ev eşyalarını kullanabileceğimizi düşünürdünüz,” diyor Tomkins, “ama baykuş kafeslerinde ya da kazanlarda bulabileceğiniz çok şey yok. Vitrinlerdekilerin yüzde 90’ını biz yaptık.”

Tomkins cadılar bayramı ya da baykuş kafesi gibi sahne vitrinlerini kurmuş, fotoğraflar çekmiş, bunları daha küçük bir yüzdeyle çoğaltmış, kartuş üzerine yapıştırmış ve daha sonra küçük yay pencerelerinin içine yerleştirmiş. Tomkins, Hogsmeade caddesini de “yerleşim yeri haline getirmiş”.

“Ölçek yapmak için küçük ayakları olan iki sopa yaptık” diye açıklıyor, “ve sonra bazı kapılardan çıkan ve sokağa doğru gelen karda ayak izlerini yapmak için bunlarla’yürüdük. Sanki biri köpeği ile yürümüş izlenimi vermek için köpek ayak izlerini oluşturduk!”

Jody Revenson’ın Harry Potter: Filmlerdeki Büyülü Mekanlar  kitabından alınmıştır
___

Peki ya sizler Hogsmeade’i nasıl bulmuştunuz? Yorumlarınızla katkıda bulunmayı unutmayın!

J.K. Rowling’in Kaleminden “Çapulcu Haritası” Hakkında Her Şey

$
0
0

Gelin Pottermore‘da yayınlanan J.K. Rowling’in Kaleminden yazı dizesinin bir başka parçasına hep birlikte göz atalım! Sırada Çapulcu Haritası var! Hayırlı bir şey düşünmemeye hazır olun!

Belki de hiçbir öğrenci (Harry Potter, Ron Weasley, Hermione Granger ve Tom Riddle dâhil), Çapulcu Haritası’nın dört yaratıcısı James Potter, Sirius Black, Remus Lupin ve Peter Pettigrew kadar Hogwarts Şatosu‘nu köşe bucak etraflıca ve yasa dışı şekilde keşfetmedi.

James, Sirius ve Peter’ın ilk başta okulun içini dışını geceleyin keşfetme nedeni aslında hınzırlık yapmak değil (gerçi bunun da bir parça desteği oldu) yakın dostları Remus Lupin’e kurtadamlık safhasında yardımcı olabilmekti. Kurtboğan İksiri’nin bulunmasından önce Profesör Lupin her dolunayda işkence gibi bir değişim geçirmekteydi. Durumu üç yakın arkadaşı tarafından fark edilince bu değişimlerin daha az acısız ve daha sakin geçmesinin bir yolunu aramaya koyuldular ki böylelikle (kayıt dışı) birer Animagus olarak kendilerine zarar vermeden arkadaşlarına eşlik etmenin yolunu buldular. Sirius Black’in köpek, Peter Pettigrew’un fare ve James Potter’ın bir geyik olabilme yetileri onlara kalenin içini, dışını, her yerini geceleri fark edilmeden gezebilmelerini sağladı. Kalenin iç kısımları James Potter’ın Görünmezlik Pelerini yardımıyla da aynı zamanda harita haline getirildi.

Çapulcu Haritası, Harry’nin babasının, vaftiz babasının ve en sevdiği öğretmeninin de aralarında bulunduğu dört arkadaşın ileri düzey sihir yeteneklerinin kalıcı bir kanıtıdır. Hogwarts’ta bulundukları dönemde oluşturdukları bu harita normalde boş bir parşömene benzemektedir ve şu sözle kullanılabilir: “Tüm ciddiyetimle yemin ederim ki, hayırlı bir şey düşünmüyorum.” Bu cümle haritanın dört yaratıcısından üçü arasında bir çeşit şaka olarak düşünülmüştür. “Hayırlı bir şey düşünmüyorum” kısmından kastedilen kesinlikle Karanlık Büyü olmamakla birlikte, okul kurallarına uymamaktır ki aynı tür bir gösterişi haritada kendi isimleri yerine, seçtikleri lakapları kullanarak yapmışlardır.

Haritanın oluşturulmasında kullanılan büyüler ileri düzeyde ve çok etkileyicidir. Harita, sahibinin şato içerisindeki herkesin hareketlerini takip edebilmesi için Homonculous Büyüsü ile ve en büyük düşmanları Severus Snape’in merakına ithafen onu reddetmesi (olabildiğince aşağılayıcı bir şekilde) için büyülenmiştir.

Haritanın yaratıcıları tarafından kaybedilişiyle alakalı Harry Potter kitaplarında bir bilgi yer almazken, bu durumun tahmin etmek çok da zor olmamalı; dörtlü en sonunda kendilerini aşmış ve muhtemelen de baş düşmanı James Potter’a hata yaptırıp ifşa etme düşüncesini takıntı haline getirmiş olan Snape’in uyarısıyla köşeye sıkışmışlardır. Bu şaheser haritaya Sirius, James, Remus ve Peter’ın son senesinde el konulmuş ve pimpirikli ve gözü açık Filch’ten geri (ç)alınamamıştır. Zaten okuldaki son aylarında bu dörtlünün öncelikleri değişmiş, Hogwarts’ın ötesine, Lord Voldemort’un gücünü artırdığı dünyaya odaklanmışlardır. Haritanın tüm yaratıcıları, dördü birden kısa süre sonra Zümrüdüanka Yoldaşlığı’na, Dumbledore tarafından katılmış ve eski okullarının haritası da, her ne kadar dahice olsa da nostaljik bir nesne olmaktan öteye geçememiştir.

Çapulcu Haritası, buna rağmen genç Weasley ikizlerinin çok işine yaramıştır. Fred ile George’un haritayı elde edişleri Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nda anlatılmakta. Kimsenin tam olarak anlayamadığı bir yazgıya sahip olan ve bu uğurda yardıma ihtiyaç duyan Harry Potter’a, onun yaratıcılardan birinin oğlu olduğunu bilmeden bu haritayı hediye etmeleri de ona duydukları büyük saygının bir göstergesidir.

Harita daha sonra okulda, bunu daha sonra kendi keşfi olarak görecek olan kılık değiştirmiş bir Ölüm Yiyen tarafından Harry’den alındı.

J. K. Rowling’in Düşünceleri

Çapulcu Haritası sonralardan gerçek yaratıcısına (bana) sıkıntı yarattı, çünkü harita Harry’ye olması gerekenden birazcık fazla bilgi özgürlüğü sağlamıştı. Harry’nin (sözde) Deli-Göz Moody’nin boş ofisinden haritayı geri alışını hiç göstermedim, hatta kimi zaman bu hatamdan yararlanmayıp öylece bıraktığım için pişman oldum. Fakat Harry’nin, Ölüm Yâdigarları’nda Ginny’nin adımlarını izlediği anı seviyorum ve Harry’nin kendisine ait olanı geri almasından memnunum.

İnfaz Odası: MACUSA’daki İdam Cezasının Tarihteki Anlamı ve Önemi (+16)

$
0
0

Yüreğimizi ağzımıza getiren ve Fantastik Canavarlar‘ın dönüm noktalarından biri olan infaz odasını hatırlıyorsunuz değil mi? Önce Graves’in sonra da MACUSA’nın bu kadar acımasız olacağına imkan vermek istememiştik ancak Newt ve Tina odaya girdiği andan itibaren hepimiz nefesimizi tutarak başımıza gelecekleri beklemiştik. Gördüklerimiz bizi gerçekten derinden etkilemişti. Mugglenet editörlerinden Amy, infaz odasına ve MACUSA’nın tercih ettiği yönteme, olayın tarihsel boyutu ile bakıyor. Derin bir nefes alın, karanlık geçmişe gidiyoruz.

Not: Bu yazı 16 yaşından küçük takipçilerimiz için rahatsız edici olabilir.

Fantastik Canavarlar filminin karanlık tarafı hepimizi son derece şaşırttı. Büyülerini baskıladığı için ölüme yol açan çocuklar ve güçlü politik iklim temaları arasında geçen film bizleri, sadece sihirli yaratıklar ile olan bir çanta düşünmekten çok daha başka yerlere de götürdü. Bu kadar karanlık olayların arasında, infaz odasından daha tüyler ürpertici başka bir şey bulmak ise son derece zor. Tarihte yaşanan cadı ve büyücü yargılamalarına bakıldığı zaman, MACUSA idam cezası ve infaz odasının öğeleri ile bazı benzerlikler göze çarpıyor.

MACUSA infaz odasının dört temel elementi; su, sandalye, ateş ve anılar. Bu dört temel elemente, hepsinin tarihsel önemleri ile gelin tekrar bakalım.

SU

İnfaz odasında suya benzeyen bir çeşit madde vardı. İlerleyen sahnelerden gördüğümüz kadarıyla sudan çok başka bir şey olduğunu idrak etmiştik ancak cadılık ve büyücülük sebebiyle suçlananların suyun içine atılmasını sembolize etmesi açısından önemli. 15. ve 16. Yüzyıl’da Avrupa’da yaşanan cadı avlarına bakacak olursak, suçlanan kişilerin masum ya da gerçekten cadı olduklarını anlamak için yapılan birkaç test vardı. Bunlardan en ünlüsü ise yüzdürme testiydi. Bu testte, suçlanan cadılar bağlanarak suyun içine atılırdı. Cadı olmakla suçlananların, vaftiz olmadıkları kabul edilir dolayısı ile suyun içine atıldıkları zaman, suyun onların vücudunu reddedip yüzdüreceğine inanılır, böylelikle suçlu ve cadı oldukları kararına varıldı. Masumlar ise suya batardı.

Sandalye

17. Yüzyıl İngiltere’sinde cadılık ile suçlananların itirafta bulunmasını sağlamak için bazı işkence metotları kullanılırdı. Bunlardan biri de “Ducking Stool” denen yöntemdir. Bu yöntemde, tahterevalli düzeneğinin bir ucunda sandalye yer alır ve sandalye suyun üzerine konumlandırılır. Cadı olmakla suçlanan bu sandalyeye bağlanır ve sandalye suya yaklaştırılarak, boğulma korkusu tetiklenirken, suçlarının suçunu ya da iş birlikçilerini itiraf edeceği düşünülürdü.

İnfaz başladığı zaman, su ya da karışım hareketlenmeye ve sonlara doğru yanmaya başlıyor, hatta bazı közler sandalyeye kadar sıçrıyordu. Tarihin karanlıklarına bakıldığı zaman bazı cadıların bu şekilde kızdırılmış sandalyelere oturtulduğu böylelikle bir daha şeytanla ilişkiye girmesinin önlenmiş olduğunun düşünüldüğü görülüyor. 1462 yılında, Perronnette adındaki bir kadın, kazıkta yakılmadan önce, 3 dakika kadar kızdırılmış demir sandalyeye oturtularak işkence görmüştür. (Kaynak: Camille Naish : Death Comes to the Maiden, kitap)

ATEŞ

Başlarda su formunda olan ve daha sonra ateşe bürünen bu madde aklımıza cadı yargılamalarında kullanılan başka bir metodu getiriyor; kazıkta yakma. 11. Yüzyıl’dan 18. Yüzyıl’a kadar, Avrupalı din alimleri, ölen insanlar için uygun yerlerin kilise mezarlıkları olduğunu düşünüyorlardı. Cadılar ve büyücüler ise yakılmalı ve külleri muhtemel ölüm ötesi büyülerin engellenmesi için muhafaza edilmeliydi.

ANILAR

Tarihteki cadı avları ile anıların nasıl bir bağa sahip olduğunu merak ediyorsunuz değil mi? Eski cadı avlarına bu kadar çok gönderme yapılırken ve hepimizin fark ettiği üzere, asma ve asılma ile ilgili hiçbir referans yok. Oysa, asılma cezası Avrupa’da cadı ve büyücüleri infaz etmek için tercih edilen bir numaralı metottu. Cadı olmakla suçlanan ve diğer yöntemler ile infaz edilenlerin sayısı hayli fazla olsa da, darağacına gidenlerin sayısı daha yüksekti. Öte yandan, Amerika tek bir kişi bile bu yargılamalar sonucu yakılmadı. Taşlanarak öldürülen Giles Corey dışında herkes darağacına gitti. Peki Amerikalıların infaz odasında ilmek ve dar ağacı var mı? Bence cevap evet, Tina’nın anıları ve kendi isteği, ona hem ilmek hem de darağacı oluyor. Tina’nın tekrar anımsadıkları, onu sandalyeye oturtup, infaza gitmesini sağlıyor. Kısaca, “ilmeği boynuna kendi geçiriyor.”

Cadı avlarında tam olarak kaç kişinin öldürüldüğüne dair elimizde bilgi olmasa da tahminler 50,000 ile 200,000 arasında insanın 15. ve 18. Yüzyıl’da yapılan yargılamalar sonucu öldürüldüğü yönünde. MACUSA’nın bu metotları bilinç altında tutarak, kendi infaz yöntemini oluşturduğu söylenebilir mi?


İnfaz odasında gördüğümüz şeylerin tarihteki cadı avları ile bağlantısı olması gerçekten üzücü. Ancak, Rowling’in bu kadar çok şeyi bir arada harmanlayabilmesi ve derin manalar vermesi ise belki de onu bu kadar başarılı yapan noktalardan sadece bir tanesi. Peki siz sahne hakkında neler düşünüyorsunuz? Bizimle paylaşmayı unutmayın!

J.K. Rowling’in kaleminden MACUSA’nın tarihini okumak için buraya tıklayabilirsiniz!

Ocak Ayının O Kadar da Kötü Olmayacağını Gösteren 7 Hogwarts Tavsiyesi

$
0
0

Yılbaşı çoktan mazi oldu, onca koşuşturma sona erdi. Güldüğümüz eğlendiğimiz dakikalardan sonra, dondurucu soğuklar ile beraber hayatın gerçekliğine, bozulan psikolojimiz ile döndüğümüz şu günlerde, Pottermore bizler için derlediği tavsiyelerle hepimize ilaç gibi geliyor.

Kışın hüznünü Harry Potter ve arkadaşlarından öğrendiklerimizle üzerimizden silkeliyoruz.

Ocak hiç şüphesiz yılın en boğucu aylarından biri. Yılbaşı belli belirsiz bir tarçın kokusu bırakarak çoktan anılarımız arasına girdi. Boşalan banka hesaplarımız ve çok yemekten genişleyen bel hatlarımız, aşırı kaçtığımız yılbaşı kutlamalarının belki de acımasız göstergeleri. Daha kötüsü, bu hüzünlü kış ayları bahar gelene kadar yanı başımızda olabilir.

Ancak, en azından başka bir bakış açısı şansımız da var. Yeni, taptaze bir başlangıç ihtimali, temiz bir sayfa açma umudu da bizlerle. Bu dondurucu havalarda, çok sevdiğiniz insanlarla birlikte olarak dostluğunuzun keyfini de çıkarabilirsiniz. Karşınızda Harry ve arkadaşlarından, yılın bu acı tatlı zamanlarının nasıl geçirilmesi gerektiğine dair yedi ipucu.

1. Herkes Okula Geri Dönüyor

Yılbaşı zamanı, Mugglelar için bile yemeklerin yendiği, tüm ailenin birlikte olduğu ve uzun kestirmelerle geçen yılın sihirli bir bölümü. Kim kapana kısılmış gibi hissettiği bir yerden kurtulup, çokça vakit geçirmekten hoşlandıklarının arasına dönmek istemez ki? Dursley’ler ile girdiği bir iki sığ konuşma dışında bir şeyi olmayan ve Hogwarts’a dönmek için dakikaları sayan Harry’i kimse suçlayamaz her halde?

2. Dışarda Olmak Hala Eğlenceli

Tamam, şu aralar pek piknik havası yok. Fakat dışarıda olmak hala çok güzel, özellikle Hagrid gibi öğrencilere eğlenecek bir şeyler hazırlayan birileri varsa.

“Buz gibi bir ocak sabahında insanın en az yapmak isteyeceği şey, okul arazisinde iki saat geçirmektir. Ama Hagrid onları eğlendirmek için semenderlerle dolu bir şenlik ateşi yakmıştı. Kuru tahtalar ve yapraklar toplayarak ateşi alev alev yanar halde tuttular ve son derece iyi bir ders geçirdiler. Alevlere bayılan kertenkeleler de ufalanan, akkor haline gelmiş kütükler arasında yukarı aşağı koşuşturup durdu.” Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

Gördünüz mü? Kertenkeleler bir cümbüş yapıyor.

3. Quidditch Geri Dönüyor

Isıran rüzgarlar ve kaya gibi sert zeminde antrenman yapmak son derece zor olsa da, yılın bu zamanı kahramanlarımızın süpürgelerinin üzerine tekrar çıktığı en yoğun zaman. Muggle futbolunda olduğu gibi, bu noktadan sonra alınacak her puan hayati önem taşıyor. Ekstra acı kaynağı olan bu zamanlar ister taç atışı çalışan bir Muggle olun, ister Snitch kovalayan Gryffindor kaptanı olun, hem seviyenizi yükseltmek hem de meydan okumanızı artırıp sezon sonu başarıya ulaşmak için son derece uygun. Bizi duydunuz, sahaya çıkın!

4. Güçlü Yanlarınız ile Hava Atabilirsiniz

Üçbüyücü Turnuvasına hazırlanmak için, okul gemisinden Büyük Göl’ün dondurucu sularına atlayan Viktor Krum bize Durmstrang öğrencilerinin güçlü yönünü gösteriyordu. Çelik ten iradesi ve çevikliği genç Hermione Granger’ın gözünden kaçmamıştı.

5. Ya da bir Pub’a Kaçıverin

Viktor Krum’un soğuğa karşı olan kayıtsızlığını gördükten sonra, Harry, Hermione ve Ron Hogsmeade’e doğru gezintiye çıkmışlardı. Gidilebilecek onca yer içerisinde, Üç Süpürge tercihleri oluyordu. Dışarısı vıcık vıcıkken, arkadaşlarınızla oturup birkaç kaymak birası devirmekten daha güzel bir şey olabilir mi?

6. Daha Kötüsü Ne Olabilir ki?

Dönemin ilk kehanet dersinde, Profesör Trelawney, Harry’e hayatında gördüğü en kısa hayat çizgilerinin olduğunu umarsızca söylemişti. Buna rağmen, eh, ıvır zıvır haberler almak için en iyi günler ıvır zıvır günlerdir. En dipte olduğunuzu hissettiğiniz zaman (okula dönülen ilk günün nasıl olduğunu hepimiz biliyoruz) yükselişe geçeceğiniz zamandır da.

7. …Fakat Kutlanacak Bir Şeyler Mutlaka Olur

Yılbaşı bitti ve hepiniz kutlamalara son sürat katıldınız değil mi? En azından, doğum günü Ocak ayında olan birilerini mutlaka tanıyorsunuzdur. Ve bu kişi, muhtemelen insanların yeterince gayret göstermeyip, bahaneler üretmesine alışkındır. Tamam, finansal anlamda bitiksiniz ve hala onca kutlamadan sonra hala kendinize tam gelemediniz. Tüm bunlara rağmen, arkadaşlarınız güzel bir partiyi hak ediyor, haydi bu Ocak onları önemsediğinizi gösterin. Gilderoy Lockhart ( Doğum Günü 26 Ocak ) bile biraz sevgiye hayır demez, anlarsınız ya.

Üç süpürgede kaymak birası mı? Gerçekten harika olurdu, özellikle dışardaki soğuk hava ve insanların yüzlerindeki mutsuzluk düşünülürse. Kış mevsiminin getirdiği o durgunluktan ve buhranlardan kurtulmamız için gerçek bir sığınak olan, her dakikası ile içimizi ısıtan sihirli evren sizin için hala bir şeyler yapabilir. Siz ne dersiniz? Bizimle paylaşın.


YENİ ÇEKİLİŞ! Takipçilerimize “Harry Potter ve Lanetli Çocuk” Kitabı Hediye Ediyoruz!

$
0
0

FantastikCanavarlar.com ve Yapı Kredi Yayınları ortaklığında, siz değerli takipçilerimize toplamda 5 adet “Harry Potter ve Lanetli Çocuk” kitabı hediye ediyoruz!

Facebook ve Twitter hesaplarımız üzerinden yapacağımız çekilişlerle sahiplerini bulacak hediye Lanetli Çocuk‘ları kazanmak içinse yapmanız gerekenler çok basit! (Not: Görsellerin üzerlerine tıklayarak gerekli çekiliş sayfalarına ulaşabilirsiniz.)

TÜM ÇEKİLİŞLERE SON KATILIM TARİHİ: 8 Ocak 2017 Pazar

Facebook için:

Fantastik Canavarlar sayfamızı beğenin.
Bu gönderiyi beğenin.
Bu gönderiyi (herkese açık olarak) paylaşın.
– Yorumlara üç arkadaşınızı etiketleyin.

Twitter için:

Fantastik Canavarlar sayfamızı takip edin.
Bu gönderiyi ReTweet (RT) edin.
Bu gönderiyi beğenin.

Başka çekilişlerde görüşmek üzere!

Facebook Profilinizi Hogwarts Bina Armanızla Süsleyin!

$
0
0

Harry Potter hayranları için harika bir fırsat! Artık Facebook profil fotoğrafınızı Hogwarts bina armanızla süsleyebileceksiniz!

Yapmanız gerekenlerse çok basit. Öncelikle buraya tıklayarak Facebook profil resmi değiştirme sayfanızı açın. Ardından çerçeve kategorileri kısmından “Eğlence”yi seçin. Listenin biraz aşağısında Pottermore seçeneğini göreceksiniz. Hangi binayı seçmek istiyorsanız Çerçeve 1 / 4 kısmından binanızı belirleyin. Yeni çerçevenizi profil resmi olarak kullanmaya hazırsınız!

Artık siz de bütün arkadaşlarınıza hangi binadan olduğunuzu bas bas bağırarak söyleyebilirsiniz! Henüz binanıza karar veremediniz mi? Öyleyse Pottermore‘daki Seçmen Şapka testine göz atmayı unutmayın!

İki Arada Bir Derede: Potter ve Canavarlar Jenerasyonları Arasında Bir Hayat

$
0
0

İlk Harry Potter kitabınızı aldığınız günü hatırlıyor musunuz? Ya da izlediğiniz ilk Potter filmini? Siz daha farkına varmadan seri ilerlemiş miydi yoksa bu sihirli evrenin şafağına eşlik edenlerden misiniz?

Fantastik Canavarlar ile yolumuza devam ettiğimiz şu günlerde, Mugglenet editörü Holly, Potter serisinin başlangıcını bir şekilde kaçıran, sonradan hiç kopmamacasına seriye bağlanan ve şimdi de Fantastik Canavarlar çağına şahitlik edenler ve benzer durumda olan kendisi için bir yazı kaleme almış. İki nesil arasında kaldıysanız, üzülmeyin, hepimize yetecek kadar yer var. Hadi gelin neler yazmış birlikte göz atalım.

Ben doğmadan önce iki Harry Potter kitabı yayınlanmıştı. Beş yaşıma geldiğimde ise, üç kitap yayınlanmış, Felsefe Taşı ve Sırlar Odası filmleri çoktan çekilmişti. Azkaban Tutsağı’nın yapımları ise sürüyordu. Söz konusu Harry Potter olunca, geleneksellikten uzak bir yaklaşım içerisinde oldum. Hikayeye 12 yaşımda son film ile beraber dahil oldum ve yolumu kitapları okuyarak buldum. Şimdi 18 yaşımda, diğerleri gibi Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar’ın başlangıcına şahitlik ediyorum. Kendimi ne Potter jenerasyonuna ne de Fantastik Canavarlar jenerasyonuna ait hissediyorum. İkisinin arasında bir hayat sürüyorum.

Genç bir Harry Potter hayranı olmak çoğu zaman dışlanmışsınız hissi veriyor. Stüdyo Turları sırasında, Potter serisinin başlangıcına eşlik eden insanlar ile tanıştığınız zaman, gece yarılarında gösterime giren filmler için bekledikleri zamanları asalarından yıldızlar saçarcasına heyecanlı şekilde anlatıyorlar. Bu insanlar Potter’ın ilk günlerinden beri onunla nefes almış, yaşamış ve Hagrid kadar olan Zümrüdüanka Yoldaşlığı gibi kitapları satışa çıktığı an almış. Çevreniz, hayranı olduğunuz şeyler ile bu denli kuşatılınca, hayranı olduğunuz şey yaşamınız haline geliyor, sadece anılarda kendine yer bulmuyor. İnternette dolaşan anketler, eğer gece yarılarında kitap sırasına girmediyseniz ya da gişe önlerinde beklemediyseniz, sizi gerçek bir Potter hayranı olmamak ile suçluyor. Bu evren ile ilgili elbette herkesin ayrı tecrübeleri var ancak söz konusu benim gibiler olunca, hatırlayamayacak kadar küçük olduğumuz zamanların bu şekilde değerlendirilmesi ne kadar adil?

Öte yandan, konu Fantastik Canavarlar olunca, en başından itibaren buradayım. J.K. Rowling, bir üçlemenin olacağı tweetini attığı gün, en güzel hatıralarım arasında yer almıştı. Filmin gösterime gireceği güne kadar geri sayım yaptım, SpeakBeasty kanalını dinledim, toplam beş film olacağını öğrendim ve her fragmanı büyük bir bağlılıkla izledim. Avrupa Galasına gitme şansım olduğunda ise hiç kaçırmadım. Gece yarısı gösterimine katıldım, filmi beş farklı salonda izledim, şimdiden ön-sipariş verdim ve diğer dört film içinde elimden geleni yapacağım. Fakat tüm bunlar bittiğinde, 27 yaşımda olacağım. Ancak, yine de geleneksel şekilde bir seri ile büyüyen, yaşayan bir jenerasyonun parçası olacağımı düşünmüyorum. Harry Potter, zor zamanlarda büyümeyi benim katlanılabilir hale getirdi ve zaman içerisinde Fantastik Canavarlar ile buluştuğum noktaya benim getirdi. Ben ve benim yaşımdaki herkes, biz Potter-Canavarlar neslindeniz.

Tüm bunlara rağmen, aynı durumda olduğum çoğu insanın, iki nesle de ait olabileceğimiz fikrinden son derece mutlu olduğunu da biliyorum. Tüm Harry Potter serisini, çocukluğumun geçtiği doksanlar sebebiyle tecrübe edemesem de, bir şekilde o neslin bir parçası olduğumu da biliyorum. Yedi yaşımda Felsefe Taşı’nı izlerken, anne ve babamın, Fluffy küçük kardeşimi korkuttuğu için filmi durduğunu hala hatırlıyorum. Melez Prens özel videolarının televizyonlarda gösterildiğini, babamın 2007’nin Temmuz ayında bana Ölüm Yadigarları kitabını aldığını ve benim için taşıdığı anlamı hala hatırlıyorum. Bu neslin bir parçasıydım ama kendi tarzımda. Geleneksel olmayan bir biçimde, benim stilim ile bu çılgınlığın bir parçası olmuştum. Şimdi Fantastik Canavarlar ile birlikteyiz ve elimde senaryo metni kitabı ile oynuyorum. Fantastik Canavarlar ile, kaçırdığım tüm o Harry Potter tecrübelerinin hepsini yaşayacağım ve bu beni gerçekten heyecanlandırıyor. Tam da bu anda, iki nesil arasındaki ayrışma beni hiç ilgilendirmiyor. Potter ve Canavarlar ile dolu kalbimin iki yarısındaki birleşme, aynı durumda olan iki nesle de yayılacak. Ben sadece bir seri ile büyümedim, ikisine de aidim.

Peki ya sizin durumunuz? Hagrid ile Çatlak Kazan’a giden Harry’ye o günden beri eşlik ediyor musunuz? Newt’in gemiden inişe mi şahit oldunuz? Bu dünyaya hangi bölümden, hangi kitaptan ya da filmden girdiğiniz aslında çok önemli değil. Rowling kaleminden çıkan ve tanıdıkça çok sevdiğimiz tüm karakterlerden mutlaka bir şeyler öğrendik, kendimizi bulduk. Belki Hogwarts bize saklanacak bir yer oldu, belki Jacob uzun zaman sonra yüzünüzü güldüren biri oldu, hiç belli olmaz. Bu dünya hepimize yetecek kadar büyük!

Harry Potter ve Azkaban Tutsağı’nın Resimli Özel Baskısının Çıkış Tarihi Belli Oldu!

$
0
0

Bloomsbury, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı‘nın resimli özel baskısı için çıkış tarihini web sitesi üzerinden duyurdu!

Geçtiğimiz aylarda Sırlar Odası‘nın resimli özel baskısına kavuşmuş ve Jim Kay‘in harika çizimleriyle yeniden karşılaşmanın mutluluğunu yaşamıştık. (Hatta o özel baskının incelemesi için buraya tıklayabilirsiniz.) Şimdiyse sırada Azkaban Tutsağı var ve Bloomsbury‘ye göre bu özel baskıya 3 Ekim 2017‘de ulaşacağız!

Türkçe baskısının Yapı Kredi Yayınları tarafından yapılan özel serinin 3. ayağı ülkemize ne zaman gelir bilinmez. Ancak YKY‘nin bizleri her zaman olduğu gibi çok da bekleteceğini düşünmüyoruz!

Görünen o ki 2017’de de Potter dünyasını sonuna kadar yaşamaya devam edeceğiz!

Ilvermony Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun Yeni Konukları İşte Bu Harika Köpekler!

$
0
0

Rover.com, Ilvermony’nin dört bacaklı arkadaşları ile birlikte fantastik bir fotoğraf çekimi yaptı. Amerikan Ilvermony Cadılık ve Büyücülük Okulu hakkında edindiğimiz bilgiler hâlâ sınırlı olsa da paylaşılan her şeyi büyük bir içtenlik ve memnuniyet ile karşılıyoruz. Mugglenet‘in size bazı köpecikleri pardon öğrencileri tanıtmamıza izin verin. Ilvermorny’ye katılabilecek olsalar, hangi cins köpekler hangi binaya giderdi hep birlikte bakalım!

İlk olarak karşınızda Wampus’a seçilen Alman Kurdu Apollo. Ilvermony’de ki üçüncü yılı ve okulu patisinin içi gibi biliyor. Arkadaşları onu gerçek bir Wampus olarak tanımlıyor; gözüpek, cesur ve son derece sadık. İksir favori dersi ve bir gün, doğru karışımları bulup pireleri engelleyecek bir iksir yapmayı umut ediyor.

Sırada ağır başlı Thunderbird’ümüz, blue pitbull familyasından Midge var. Henüz asasına kavuştuğu ilk yılında dahi olsa, asasını büyük bir gururla sallıyor. Dahili olduğu bina sıkça yanlış anlaşılmalar ile karşılaşsa da, Midge gururlu bir Thunderbird. Kurnaz, zeki, hırslı ve maceracı. Hatta bu maceracı ruhu sayesinde, okulun içinde en sevdiği yiyeceklerle dolu bir oda bile buldu. İhtiyaç Odası gibi değil mi?

Bir sonraki misafirimiz Samoyed ailesinden Coconut; şakacı, sabırlı, arkadaş canlısı ve bağımsız ruhu ile bir Pukwudgie. Bu özellikleri onu mükemmel bir sınıf başkanı yapıyor. Koridorlarda dolaşmadığı zamanların çoğunu okulda ilk yılında olanlara yardım ederek geçiriyor.  ( ya da baş belalarını yakalıyor da diyebiliriz ) Coconut’ı, yakala ve getir oynamak için oyuncaklarını tılsımlama üzerinde çalışırken görebilirsiniz.

Tüm binalara göz atarken Horned Serpent üyesi, siyah labrador ailesinden gelen Della ile sizi tanıştırmamıza müsaade edin. Kütüphanede Ilvermony’nin Göz Alıcı Tarihi hakkında okumalar yaparken görebileceğiniz Della tam bir akademisyen. Della, Newt Scamander’ın zamanında MACUSA’nın başında olan Seraphina Picquery’nin hayranı. İki leydi de aynı binadan ve her ikisi de sarsılmaz tutkuları ile büyücü toplumu için ellerinden gelenin en iyisini yapmak istiyorlar. Della, aynı Picquery gibi yaratıcı davranarak, yönetim içerisinde kendine bir yer bulmak istiyor.

Son dostumuz ise, Boston teriyeri Gus. Kendisi favori kahramanı Harry Potter gibi giyinmek istedi. Newt Scamander’ın yazdıklarını okumaktan ve arkadaş olabileceği Fantastik Canavarlar hakkında araştırmaktan büyük keyif duyuyor.

Rover.com’a ve çalışmaya katılan tüm dostlarımıza teşekkür ederiz. Amerikan Cadılık ve Büyücülük Okulu hakkında daha fazla şey öğrenmek her zaman harika.

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu hikayesinin tamamı için buraya tıkla!

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun Binalarını Tanıyalım

Viewing all 1616 articles
Browse latest View live