Quantcast
Channel: Fantastik Canavarlar
Viewing all 1634 articles
Browse latest View live

YKY’den Sürpriz Kitap: “Harry Potter Sinema Rehberi”Çıktı!

$
0
0

Yapı Kredi Yayınları‘ndan sürpriz bir kitap geldi, hem de Sevin Okyay çevirisiyle! Harry Potter evreninin sinematik dünyasını baştan sonra şahane ayrıntılarla anlatan “Harry Potter Sinema Rehberi” raflardaki yerini aldı!

Harry Potter‘ın kitaplarını defalarca okuduk, bir o kadar da filmlerini izledik. Kitaplarla alakalı zaten birçok teori üretildi, üzerinde yazıldı çizildi. Filmle alakalı da kamera arkası görüntüleri dahil olmak üzere birçok materyale erişim şansımız oldu. Peki onun da ötesinde, daha fazlası var mıydı? Elbette! İşte bu kitap sizlere bilmediğiniz bilgileri sunuyor. Hem de resimli, renkli görsellerle! Özellikle koleksiyoncular için kaçırılmaması gereken bir kitap olduğunu da belirtmeden geçmeyelim.

Gelin kitabın arka kapak tanıtım yazısına hep birlikte göz atalım:

On birinci yaş gününde Harry Potter hayal edebileceği en güzel hediyeyi aldı: Bir büyücü olduğunu ve Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na davet edildiğini öğrendi! Diagon Yolu’na ilk gezisinden, Karanlık Lord Voldemort ile efsanevi savaşlarına kadar Harry’nin tam sekiz filme yayılan nefes kesici macerasını yeniden yaşayın. Unutulmaz alıntılarla ve fotoğraflarla dolu bu kitap, Sağ Kalan Çocuk’la ilgili bilmeniz gereken her şeyi içeriyor.

 

64 sayfalık kitabın yazarlığını Felicity Baker üstlenmiş. En başta da belirttiğimiz gibi çeviri Sevin Okyay‘a, düzeltiyse Hazel Bilgen‘e ait. Kitap sert kapağa ve renkli sayfalara sahip. Etiket fiyatı 24 TL olan bu kitabı online kitap alışveriş sitelerinde daha ucuza bulmanız mümkün!


Rowling’in Ölüm Yadigârları’nı Yazdığı Odaya Doğru Büyülü Bir Yolculuğa Çıkıyoruz!

$
0
0

J.K. Rowling Ölüm Yadigârları’nın son kelimelerini yazdıktan 10 yıl sonra, Pottermore yazarın yedinci Harry Potter hikâyesini tamamladığı odayı görmek için Edinburg’daki Balmoral Oteli’ni ziyaret etti! Gelin o harika günlere geri gidelim!

J.K. Rowling’in Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’nı yazmasının üzerinden 10 yıl geçti.

11 Ocak 2007’de yazar Harry Potter serisindeki son romanı bitirip Balmoral Oteli’nden dışarı çıktı, 17 yıllık yazma sonlanmıştı.

Ama bu J.K. Rowling’in oradayken yazdığı tek şey değildi…

(9 yıl önce bugün Yadigârlar’ı yazmayı bitirdim. Bunu otel odamdaki bir büste yazarak kutladım. Bunu asla yapmayın. Çok yanlış bir şey.)

Otelden ayrılmadan önce J.K. Rowling odasındaki Hermes büstüne şunu yazdı:

“J.K. Rowling Harry Potter ve Ölüm Yadigârları’nı yazmayı 11 Ocak 2007’de bu odada (552) bitirdi.”

Peki J.K. Rowling romanını neden tam bu yerde bitirdi? Yazar Ölüm Yadigârları’nı tamamlarken rahat ve sakin bir ortam bulmakta güçlük çekmiş.

2010 yılında Oprah Winfrey’e şöyle anlatmış:

“Yıllar boyunca bir kafeye girer farklı farklı gürültü ortamlarda oturup çalışırdım. Sonra sakin bir yere gideyim diye düşündüm; o yüzden bu otele geldim çünkü güzel bir oteldi ama niyetim burada kalmak değildi. Ama bana oldukça nazik davrandılar. Bence yazarlar biraz batıl inançlı olurlar, yazmada ilk günüm çok iyi geçti, o yüzden de sürekli buraya geldim ve Harry Potter kitaplarının sonuncusunu bu otelde tamamlamış oldum.”

Ağustos 2006’da J.K. Rowling son Hary Potter romanını bitirmek için ihtiyatla “oraya yerleşti”. Kaldığı oda artık J.K. Rowling Süiti adını taşıyor.

Sağ köşedeki masa bizzat J.K. Rowling’in o son önemli bölümleri yazmak için kullandığı masadır ve arka tarafındaki raflar ise Harry Potter kitaplarının tamamlanmış iki serisini taşımaktadır.

İmzalı büstü muhafaza etmeye karar verildi ve artık bir vitrinin içinde duruyor. J.K Rowling’in yazısı yıllar geçtikçe soldu ancak Hermes büstünün arkasındaki duvarda çerçevelenmiş bir kopyası bulunmakta.

Hatta kapının dışında sevimli bir baykuş tokmağı var. Eminiz Hedwig gurur duyuyordur.

Yurt Dışı Üniversite ve Yüksek Lisans Başvurularınız İçin Hermione’den 5 Öneri

$
0
0

Birinci dönemin sonuna geldik. Bazı arkadaşlarımız yurt dışında okumak istiyor olabilir veya Türkiye’de büyük üniversitelere yüksek lisansa başvuracak olabilirler. Eh şimdiden bu başvurular için hazırlanmak gerek. Bunun için Hermione‘den yardım almaya ne dersiniz? MuggleNet anlatıyor!

1. Hocalarınıza Teşekkür Edin

Hermione‘nin hocalarını bir cevaba karşılık üç soru ile ödüllendirdiğini biliyorsunuz. Eh, döneminin en iyisi olmak kolay değil. Siz de böyle biriyseniz, referans olacak hoca bulmak hiç de zor değil. Başvuru aşamasına kadar geldiyseniz ve böyle bir öğrenci değilseniz de korkmayın. Hocalarınıza atacağınız, eğitim hayatınızda ne denli önemli yer edindiğine dair bir mail, hatta küçük bir hediye sizin için de yeterli olabilir.

2. Gramer Büyücüsü Hermione

Hermione’nin Ron’a önerdiği gibi imla-denetimli tüy kalemler sizin de hayatınızı kurtarabilir. Yazım hatalarına çok dikkat etmelisiniz. Başvuru mektubunuzda kullandığınız dil sizleri öne sokabilir. Eklerin yanlış kullanımı gibi hatalar okumayı o kadar rezalet bir hale sokuyor ki başvurunuz ilk aşamayı bile geçemeyebilir.

3. Derinlemesine Sorular Sorun

İlk kitapları ve filmleri hatırlıyor musunuz? Hani Hermione kendisine sorulmamasına rağmen her şeye atlayarak cevap verirdi. Hah, işte onu yapmayın. Günün sonunda mülakatta ne kadar bilgili olduğunuz için kimse size şeker vermeyecek. Papağan gibi ezberden cevaplamakla kalmayın, sizden bir şeyler katın. Bunun için sınava girecek hocaları araştırmanız, yazdıkları makalelerin en azından özetlerini okumanız güzel olabilir. Orada yazılanları sormak yerine orada olmayan şeyleri sorun ki konuyla gerçekten ilgilendiğinizi, öğrenmek istediğinizi anlasınlar.

4. Yazılarınızı Üçüncü Bir Kişiye Okutun

Ama arkadaşlar iyidir!” demeyin. Hermione’nin geleceği ile ilgili konuşmak için Profesör McGonagall‘a gitmesi, Profesör Slughorn ile ilişki kurmaya çalışmasının bir nedeni var. Bazı insanlar diğerlerine oranla daha çok yardım edebilirler. Bu yüzden hocalarınızdan, bu konuda bilgili bir tanıdığınızdan veya hiç tanımadığınız birinden yardım istemeye çekinmeyin. Bu kişilerin sizlere daha çok yardım edebilecek olmasının nedenlerinden en büyük ikisi; bu konuda deneyimleri ve sizinle yakın ilişkide olmadıklarından daha objektif olmaları.

5. Biraz Tatil Yapın

Okul bitiyor ve kendinizi bitkin hissediyor, devam edemeyeceğinizi düşünüyorsanız bir dönem tatil yapmaktan zarar gelmez. Hermione Granger bile okulun son yılında eğitimine ara vermişti. Ancak bu tatili de tembellikle geçirmenin bir mantığı yok. Kararlarınızı netleştirin ve sizi idealleriniz doğrultusunda geliştirecek adımlar atın. En basiti; bir dil öğrenin. Hermione de sonuçta okula ara verdikten sonra kendini geliştirip zamanın en büyük kara büyücülerinden birinin def edilmesine yardımcı olmuştu!

Rowling’in Gizemli Twitter Fotoğrafı Yeni Bir Harry Potter Projesine mi Alamet?

$
0
0

J.K. Rowling bir kez daha gizemin efendisi olduğunu kanıtladı! Kendisi yakın zamanda Twitter hesabının kapak fotoğrafını değiştirip sonrasında da gizemli bir Tweet attı!

“Şu anda üstünde çalıştığım her şeyi özetleyen bir kapak bulmak zor ama bu tablo buna yakın! Harmen Steenwyck’den.”

Bahsettiği tablo da şu:

Tablo Still Life: An Allegory of the Vanities of Human Life (Natürmort: İnsan Yaşamının Beyhudeliğine Bir Alegori) olarak adlandırılmış. Bu türdeki çalışmalara Eski Ahit’teki bir alıntıdan dolayı ‘vanitas‘ deniyor. Alıntı ise şöyle: “Vanitas vanitatum, et omnia vanitas,” (Nafilenin nafilesi, her şey nafile.)

Tabloda dikkati ilk çeken şey kurukafa oluyor. Kurukafa figürü nereye çekerseniz çekin ucu ölüme dayanan bir betimleme. Ki bu da biz Harry Potter hayranlarının içini korkuyla doldurabilir: Karanlık İşaret! Ama yılan yok korkmayın. Bu bağlamda tablo büyücülük dünyasını bütün olarak genişletme yönünde yorumlanabilir. Ama kendisinin Robert Galbraith mahlasıyla yazdığı polisiye romanları da unutmamak gerek.

Konu Rowling olunca araştırmasını yapmıştır diyerek araştırmaya koyulan internet yazarları bazı ilginç bilgiler ortaya çıkarmış. Günümüzde kafatası kötülüğü ve ölümü simgeliyor. Ancak şimdiye kadar öyle değilmiş. Zamanında bunun tam tersini düşünen kadim uygarlıklar da yok değilmiş. Bu uygarlıklarda örneğin kristal kafatası yaşamı ve insanlık ile bilincin cisim bulmuş halini simgeliyor. Belki de Rowling bu sefer canımızdan can almıyordur. Queenie Goldstein ve güçlerini düşünürsek daha yüksek bir bilinç seviyesinde olan karakterler ilgi çekici olabilir.

Diğer dikkat çeken nesneler ise kronometre ile sönmekte olan lamba. Tabloda görünen zamanın ilk kronometreleri ısıyı, nemi, merkezkaç kuvvetlerini, sürtünme ve benzeri değerleri önlemeye çalışıp en doğru zamanı verme üzerine çalışan aletlerdi. Kronometre ile sönmekte olan lambaya baktığımızda zamanın daraldığı çıkarımını yapabiliriz. Bu da bize kitaplarda birilerinin hayatını kaybedeceğini düşündürüyor.

Natürmorttaki geri kalan eşyalar da insanoğlunu çevreleyen bâtıllığı simgeliyor. Göze çarpan üç şey; bilim, duyu hazzı ve servet. Bilim; kitaplar ile, zenginlik; ikisi de nadir bulunan şekilde değerli parçalar olan kılıç ve denizkabuğu ile ve duyu hazzı da müzik enstrümanları ile simgelenmiş.

Yeni bir Harry Potter projesi için heveslenmek yanlış olabilir. Çünkü insanların büyük çoğunluğu bu görseli Cormoran Strike serisine yeni gelen bir kitabına yormuş. Biz de ne kadar konuşursak konuşalım hepsi dedikodu seviyesinde kalacak. Heyecanımızı dizginleyip Rowling‘den gelecek bir cevabı bekleyelim!

Zoe Kravitz, Sır Gibi Saklanan Newt ve Leta Lestrange İlişkisi Hakkında Konuştu

$
0
0

Leta Lestrange‘e hayat verecek aktör olan Zoe Kravitz, Newt ve Leta ilişkisi hakkında bildiklerine dair Collider‘ın sorularını cevapladı. Önümüzdeki filmin çekimlerinin başlayacağı tarihi de çıtlatan Kravitz, önemli noktalara değindi.

Fantastik Canavarlar filmini izlerken aklımızda yer eden ve film sonunda aydınlanmadan kalan en büyük gizemlerden biri de Leta Lestrange ve Newt Scamender arasındaki karmaşık ilişkiydi. Newt’in çantasının içinde Leta’nın bir fotoğrafını taşıması ve Queenie’nin Newt’in anılarında Leta’yla ilgili ipuçları yakalaması ikili arasında bir bağ ortaya koydu ve doğal olarak da hayranların kafasındaki soru işaretlerini iki katına çıkardı.

Peki Newt gibi -tehlikeli yaratıklara tutku duysa ve hatta bu yüzden Hogwarts‘tan bile atılması söz konusu olsa da- efendi bir büyücünün, saf kan takıntısını nesilden nesle aktarmış ve karanlık sularda yüzmeyi seven Lestrange ailesinin bir ferdiyle nasıl bir ilişkisi olabilirdi ki? İşte bu soruya en isabetli cevapları verebilecek kişi olan, Leta’ya can verecek aktris Zoe Kravitz, rol alacağı yeni HBO dizisi Big Little Lies hakkındaki bir röportaj kapsamında Collider muhabirleriyle bir araya geldi. Elbette röportaj sırasında Fantastik Canavarlar Serisi‘nin gelecek filmlerindeki rolüyle ilgili kendisine yöneltilen sorulardan da kaçamadı.

Kravitz, Lestrange aile sırlarını ortaya pek dökmese de gelecek filmin çekileceği tarih hakkında önemli bilgiler verdi.

“Sanırım film çekimleri haziran ya da temmuzda başlayacak. Oldukça heyecanlıyım. Seçmelerim için sette olduğum süreçte Eddie Redmayne ve David Yates ile çalışabilmek olağanüstüydü. Senaryo oldukça gizli tutuluyor yani ekibe katılma sürecimde bile senaryoyu okumadım. Yalnızca projeye kimlerin dahil olduğunu, J.K Rowling’i ve Harry Potter filmlerini baz alarak ortaya harika bir sonuç çıkacağını söyleyebilirim, özellikle de J.K’in kendini bu işe ne kadar adadığını göz önüne alırsak.”

Newt ve Leta arasındaki ilişki kendisine sorulduğunda ise, Kravitz senaryo hakkında hiçbir şey bilmediğinin altını çizerek bu önemli konunun kendisi için de bir gizem olduğunu söyledi.

“Hiçbir şey bilmiyorum! Seçmelerdeyken bir fikir edindim fakat hiçbir şey bilmiyorum. Eddie ile uyumumuzu ölçen okumalar yaparken bile, Eddie okuduğumuz bölümde neler olduğuna ilişkin parçaları oturtabilmem için bana yardım etmeye çalışıyordu. O da pek bir şey anlıyora benzemiyordu bu yüzden ‘Okuduğumuz şu ve şu satırlarla çektiğimiz şu sahnelere dayanarak sanırım burada olan şey bu.’ diyordu. Tahmin etmek zorundaydık. Onu parçaları birleştirmeye çalışırken izlemek eğlenceliydi. Sanırım önümüzde birkaç film var. Leta ve Newt arasındaki ilişki oldukça karmaşık, bu yüzden bu ilişkinin dallanıp budaklanması için önümüzde epeyce bir zaman var.”

Aktörlerin bile haberinin olmadığı, sır gibi saklanan senaryoda Newt ve Leta ilişkisine ışık tutacak pek çok önemli detay olduğuna eminiz. Senaryo hakkındaki bilgilerin dışarı sızmaması için alınan önlemler hayranların Newt ve Leta ilişkisi gibi pek çok karanlıkta kalmış konuda sorular sormasına ve çılgın teoriler üretmesine neden oluyor. Bizler de daha önce Leta’nın kimliği ve Newt’le olan geçmişi hakkındaki teorilerimizi sizlere aktarmıştık.

Bizzat Leta’yı canlandıracak aktör olan Zoe Kravitz‘in bile açıklığa kavuşturamadığı bu “karmaşık ilişki” hakkındaki en yeni gelişmelerden haberdar olmak istiyorsanız takipte kalın, çünkü buralar çok karışacağa benziyor!

Lavender Brown’ı Sevmek İçin 5 Harika Sebep

$
0
0

Kendisi sürekli kıkırdayan, kıskançlığa fazla eğilimi olan ve aşırı dedikoducu bir karakter olabilir – ama biz yine de onu seviyoruz. Bu J.K. Rowling’in yazılarındaki ikincil karakterlerin bile eninde sonunda gönüllerimizi kazandığının bir kanıtıdır. Her nasılsa Lavender Ron’unkine olmasa bile bizim kalplerimize giden yolu keşfetti… İşte Lavender Brown’un gönlümüzü kazanmasına yardımcı olan sebepler.

1. Hayatı Aşk İksiri’nin Etkisindeymişçesine Yaşıyor

Elbette, Lavender’ın Ron’la olan ilişkisi kara sevdadan doğmuş olabilirdi, ancak kimse onun Ron’a adanmış bir aşık olduğunu inkar edemez. İnsanların sevgisine olan ilgisinden Ron’a verdiği sakıncalı kolye hediyesine kadar Lavender tutkuluydu. Erkek arkadaşına – ve arkadaşlarına – bağlı olmak bir kişinin sahip olabileceği en iyi niteliklerdendir.

2. Takma Adlar Konusunda Oldukça Yetenekli

Won-Won.

Bu konu üzerine söylenenler yeterli.

3. Eğer kötü tarafına denk gelirseniz size bir Çığırtkan göndermiş olmasını tercih edebilirsiniz

Lavender, Ron ve Hermione’nin arkadaşlığına ve şüphelendiği ilişkisine verdiği tepki nedeniyle çok fazla eleştiri aldı. Melez Prens’te (2009) Lavender rolündeki Jessie Cave’in elindeki kaşığı tehditkar bir şekilde kavrayıp Büyük Salon’da karşısında oturan Ron’a attığı o bakışı kim unutabilir ki?

4. Kendisi neredeyse Fred ve George Weasley kadar eğlenceli

Eğer Lavender Brown kitaplarda eğlenceli bir karakterse, filmlerdeki Lavender oldukça komik. Hogwarts Ekspresi‘ndeki penceredeki buğulanmış kalbi; hastanede yattığı sırada kendisini Ron’un yanına atarkenki abartılı duyguları; Jessie Cave’in yüzündeki her ifade.

5. Savaşmak için kaldı

Tüm büyücü dünyasını etkileyecek olan savaş Hogwarts’a geldiğinde, Lavender savaşmak için kaldı. Her şeyden önce o bir Gryffindor, kıkırdayan ve dedikodu yapan karakterinin ötesinde cesur biri.

Cesur biri çünkü savaşmaya devam etti. Cesur biri çünkü daima haklarını savundu. Cesur biri çünkü dünyaya nasıl hissettiğini göstermekten hiç korkmadı. Lav-Lav, seni her zaman seveceğiz.

Peki siz Lavender Brown hakkında ne düşünüyorsunuz?

Lavender Brown Hakkında Aşırı Detaylı Bir İnfografik İçin Buraya Tıklayabilirsiniz!

J.K. Rowling, Harry Potter ve Lanetli Çocuk Filmi Hakkında Net Konuştu!

$
0
0

Hatırlarsanız Warner Bros.‘un Harry Potter ve Lanetli Çocuk oyununun sinema ekranlarına taşınmasında eski Harry Potter filmlerindeki rollerine dönmesi için Daniel Radcliffe, Rupert Grint, ve Emma Watson‘ı kovaladığı dedikodularınızı sizlere ulaştırmıştık.

Ancak J. K. Rowling bu konuya geçtiğimiz gün sert bir şekilde nokta koyar açıklamalarda bulundu.

“Biliyorum, bugün çoğunuz neşelenmek için bir neden arıyorsunuz, ancak #CursedChild film üçlemesi hakkındaki dedikoduların arkasında BİR GERÇEKLİK YOK!”

Unofficial Universal Orlando Podcast‘ten Jim Hill Warner Bros. ve Universal Parks & Resorts‘tan tanıdıkları olduğunu ve Warner Bros.‘un bir Cursed Child üçlemesi yaratmak istediğini, bu bağlamda da Star Wars: The Force Awakens‘dakine benzer şekilde Dan, Rupert ve Emma’nın daha yaşlı versiyonlarını kullanmak istediğini söyledi. Rowling’in yukarıdaki sözüne rağmen okumak isteyenler için tam olarak dedikleri şöyle:

“Warner Bros.’un Emma Watson, Rupert Grint ve tabii ki Daniel Radcliffe ile Lanetli Çocuk hakkında konuştuklarını duydum. Çünkü, tabiri caizse bunun bir Harry Potter: The Force Awakens olmasını istiyorlar.”

“Bu üçlemede orijinal filmlerdeki bildiğimiz ve sevdiğimiz, yetişkin olarak büyümelerine tanık olduğumuz karakterlerin olmasını istiyorlar.”

“Ve tabii ki çocuklarını oynamaları için bir çok yeni, genç aktörler de alıyorlar. J.K. Rowling’e bağlı olarak belki bir Lanetli Delikanlı filmi olmasını umuyorlar.”

Ağustos ayında Daniel Radcliffe‘ın sözde Warner Bros.’tan Harry Potter‘ın yetişkin halini istediklerini duyduğunu söylemişti. Dedikodularda olası Lanetli Çocuk filminin Fantastik Canavarlar serisi bitmeden başlamayacağını söylemiştik. Bu da filmin çıkışının en erken 2026 yılı olduğunu gösteriyor. Yani Daniel Radcliffe o sıralarda 37 yaşında olacak. Bu da Harry Potter kitaplarının sonunda Harry’nin yaşına denk geliyor.

Tabii tekrar tekrar söylemekte fayda var; bunlar bir dedikodu ve önümüzde en az 9 sene var. Bunlar bir dedikodu olsa da biz tiyatro oyununu göremeyen hayranlar için bir umut ışığı oluyor. Her ne kadar Rowling kesin bir dille yalanlasa da akıllara yıllar önce 8. bir Potter eserinin olmayacağını söylediği günler geldiğinden, yazarın kendisine bile tam olarak güvenemiyor gibiyiz.

Ya da gönlümüzden geçen bu, siz en dersiniz?

Harry Potter ve Lanetli Çocuk’a dair her şey için buraya tıklayabilirsiniz!

Kehanetin Gerçekleşmesinde Voldemort’tan Fazla Emek Veren Adam: Albus Dumbledore!

$
0
0

Albus Dumbledore… Serinin başında iyi ve saf olduğundan bir an dahi şüphe etmediğimiz, fakat sonlara geldikçe gizli kapaklı işlerinin ortaya dökülmesiyle birlikte seveni kadar hoşlanmayanının da arttığı, fakat ne olursa olsun popülerlik konusunda Harry Potter’dan aşağı kalmayan eksantrik müdürümüz…

Bu yazının amacı onun anısına leke sürmek değil elbette, fakat yine de Hogwarts müdürünün – her ne kadar aslında Gryffindor’lu olsa da-  Voldemort’tan daha iyi bir Slytherin olduğunun altını çizmek, bir Slytherin olarak boynumuzun borcudur.

Bildiğimiz gibi Dumbledore, bir Ravenclaw kadar zeki, bir Hufflepuff kadar alçak gönüllü ve kesinlikle bir Gryffindor olarak oldukça cesurdu. Ama aynı zamanda ancak iyi bir Slytherin’linin sahip olabileceği gizliliğe, sinsiliğe ve politik planlara da sahipti. Haydi inceleyelim.

1. Yıl: Ne Demek Profesör Dumbledore Şu An Okulda Değil, Güneşli Günün Keyfini Çıkarın?

Dumbledore tüm seri boyunca birçok kez aslında hiçbir şeyin gözünden kaçmadığını ispat etmiştir. Böyle bir ispat 1. yılda da karşımıza çıkmıştı. Elbette Kelid Aynası vakasından bahsediyoruz. Sizlerin de gayet iyi hatırlayacağı gibi, Harry bir süre için her akşam Kelid Aynası’nı ziyaret etmiş, Dumbledore da ona hiç fark ettirmeden bir köşeden onu izlemişti. Ve bir gece, Harry’ye daha fazla gelmemesini öğütlemek için kendini gösterme gereği duymuştu.

Şimdi, kabul edelim, çılgın maceralar konusunda henüz bir Çaylak olarak Harry’nin en çok göze battığı yıldı 1. yıl. Hepimiz yine bir anda silinen 150 puan vakasını hatırlarız! Şimdi okul kuytularında gizlenerek öğrencilerini – tabi özellikle Harry’yi- yakın takibe alabilen Dumbledore’un Harry, Ron ve Hermione’nin neyin peşinde olduklarını anlamadığını düşünecek kadar naif değilizdir sanırım? Bu durumla ilgili onlarla görüşebilir, dahası öğretmenleri, bilhassa Profesör Snape ve Profesör McGonagall’ı bu konuda uyarabilirdi. Kim bilir belki de uyarmıştı ve aynı zamanda karışılmamasını da tembih etmişti. Böylece Harry, Ron ve Hermione keşfettikleri şey için yardım bulamadılar, üstüne üstlük korunmadılar da.

2. Yıl: Ah Fawkes! Sen Ne Büyülü Bir Yaratıksın! Hey, Bir Dakika, Beşinci Kitapta Fawkes Dumbledore’u mu Cisimledi?

Gelelim ikinci yıla. Yine tüm yıl boyunca Bay Dehşet Zeki Dumbledore Harry’nin Voldemort’a karşı yürütmekte olduğu plan ve projeleri bir türlü “göremiyor”. Üstüne üstlük Harry, Varis Genç Voldemort’un anıları ve Basilisk’le karşı karşıya kaldığında elinden bir şey de gelmiyor. Fawkes ve seçmen şapkayı bir nevi yolluyor yalnızca. Tamam, hiçbirimiz ikinci kitabı okurken –BuncaYıllıkMüdürümBirGizliKapıKeşfetmişliğimYok- söyleminden şüphelenmedik. Fakat seri devam ettikçe bir de ne görelim, 5. kitapta Dumbledore gözlerimizin önünde Fawkes ile cisimlendi! Hey! Bunu ikinci yılda da yapabilirdin!

3. Yıl: Seni Ruh Emicilerden Kurtarmayacağım Ama Düşüp Ölmene De Gönlüm Razı Gelmez

Ve Ruh Emiciler sağ olsun derin depresif yıl: 3. yıl. Bu yıl olan iki şey konumuz için önemli. İlki böyle bir imkân varken, hocaların maç esnasında patronus büyüleriyle sahayı savunmamış olmaları, (hiç bunu düşünmemiştiniz değil mi?) İkincisi ise Harry’ye bir kez daha “kendi kaderinle kendin yüzleşmen çok hoş” ortamı yaratılmış olması. Dumbledore, çağın en büyük büyücüsü, fakat Profesör Lupin’le kafa kafaya verip geçmişi araştırmaktan, haritaya ulaşıp Peter’ı yakalayıp Harry’ye doğum günü için bir vaftiz baba hediye etmekten aciz. Yine bu kadar büyük büyücünün olduğu yerde günü kurtarmak, yetmiyor bir de hipogrif kurtarmak (gözümüzsün Şahgaga!”) Harry ve arkadaşlarına kalıyor. İçler acısı doğrusu.

4. Yıl: İşte Şimdi Her Şey Yerine Oturmaya Başlıyor!

Turnuva, Karkaroff, karanlık işaret falan bir yana tek bir nokta bu senenin Harry için neden bu kadar zor geçtiğini ve Voldemort’un tekrar güçlendiğini anlatacak önemde. Bildiğimiz gibi 6. kitapta Dumbledore, bir süredir Tom Riddle’ı araştırdığından bahsediyor. Tom, öğretmenlik başvurusu için okula geldiğinde Dumbledore’un ona söylediklerinden (hakkında duyduklarımın yarısına bile inanmak istemem Tom), bu araştırmanın daha o zamanlarda başladığını farkına varıyoruz. Yine hepimiz biliyoruz ki Dumbledore, Voldemort ilk güçten düştüğünde bu işin henüz bitmediğini çok iyi biliyordu.

Derken, Dumbledore ağzından şu cümleyi kaçırıyor:

“Frank’in ölümünü gazeteden okudum ve hemen büyücü işi olduğunu anladım. Büyücülerin aksine ben Muggle gazetesi de takip ederim.”

Bir dakika: bahçıvan Frank sıradan bir adamdı ve yaşlıydı. Ölmesi o kadar büyük bir haber değildi. Ulusal gazetede çıkacak bir habere benzemiyor, olsa olsa yerel gazetede ölümüne yer verilmiş olmalı. Dahası, Riddle Malikânesi bildiğimiz gibi son günlerinde oraya hiç uğramayan, sadece Frank’in maaşını ödeyen bir adama ait. Yerliler bunun vergiden kaçmak için olduğunu söylese de çok yüksek ihtimalle bu kişi Dumbledore’du! Çünkü Tom Riddle’ın hayatını mercek altına alan Dumbledore elbette bu evi de göz hapsinde tutardı! Buradan çıkan acı, şok edici gerçek şu: Dumbledore Voldemort’un Riddle Malikânesinde olduğunu biliyordu! Ne yani, Frank’in öldüğünü biliyorsun ama evi hiç kontrol etmedin mi? Saf ve iyi niyetli Gryffindor’lu kardeşlerimizi bu beyanla kandırabilirsin ama bizi asla Dumbledore!

Son Üç Yıl: Ve Kehanet Yerine Oturur

Dumbledore 5. yılda Harry ile yaptığı bir konuşmada kehanetin doğal sürecini çok iyi açıklamıştı, o konuşmanın içeriğini tekrar hatırlayalım: Karanlık Lord bir çocuğu kendi dengi olarak işaretleyecek, dengi olarak işaretlemesi ile o çocuğa kendine karşı duracak gücü verecek -anne-babasının intikamı, çataldili, duyguları eş zamanlı sezebilmesi vs- ve bu Seçilmiş Kişi Voldemort’a karşı gelecek. En nihayetinde biri yaşarken diğeri yaşayamayacak. Son hortkuluğun Harry olduğunu hepimiz hatırlarız. Harry’nin bu durumdan kurtulabilmesi için bizzat Voldemort tarafından öldürülmesi gerekiyordu, ama daha önemlisi buna hazır olması gerekiyordu. Harry’nin buna hazır olabilmesi için bu yükü taşıyabilecek ve yalnızca kendine ait olduğunu kabul edecek kadar çekmiş olması gerekiyordu ve sürecin böyle işlemesi için Dumbledore’un “desteği” gördüğümüz gibi paha biçilemez.

İşte tüm bu sinsi planlar silsilesi ile de görüyoruz ki, Dumbledore tüm seri boyunca çok da hoş gösterilmeyen birçok Slytherin özelliğine, Severus Snape’den bile daha çok sahipti. Severus bile şöyle demişti:  “Onu kurbanlık bir domuz gibi yetiştirdin”. Dumbledore’un bu cümleye cevabı ise bir Slytherinliyi bile şaşırtır nitelikte: “Bunca zaman sonra çocuğu önemsediğini söylemeyeceksin herhalde?”

Fakat biz, her ne kadar Voldemort ile ünümüz zedelenmiş olsa da sevgi dolu insanlarız ve Kahramanımız Snape adımıza cevap verecektir: “Always.”


Harry Potter ve Talihsiz Serüvenler Dizisi Arasındaki 9 Talihsiz Benzerlik

$
0
0

Talihsiz Serüvenler Dizisi dört kitabı kapsayan 8 bölümlük ilk sezonu ile geçtiğimiz günlerde Netflix‘te yayına girdi. Kitapları okuyanlar fark etmiştir ki dizi bir kitap uyarlaması olarak harika bir şekilde ekrana taşınmış. Harry Potter‘ın da bu şekilde olmasını istemez miydik? Bu düşünce bu iki serinin ne kadar da birbirine benzediğini de gösteriyor. MuggleNet anlatmış!

1. İlk olarak yetim bir çocuğumuz var. Baudelaire‘lerin ebeveynleri vahim bir yangında hayatlarını kaybediyor ve çocukları yetim kalıyor. Sağ Kalan Çocuk içinse pek konuşmaya gerek yok sanıyoruz, hepimiz biliyoruz. Benzer bir şekilde değil ancak sonuç olarak onun da ailesi yok olmuştu.

2. Baudelaire çocukları reşit olmadıkları için de onlara bakacak bir vasi gerekiyordu. Kont Olaf sırf servetlerini ele geçirmek için onlara vasi olan ve onları hizmetçi gibi kullanan korkunç bir aktör. Harry ise onun hakkındaki her şeyden nefret eden ve onu hizmetçi gibi kullanan Vernon Enişte‘si ile yaşamak zorunda.

3. Her kitap ile çocukların Kont Olaf‘ın oyunlarından sıyrılması ile çocuklar yeni bir vasiye sahip oluyor. Harry ise Hogwarts‘ta olmadığı sürede Vernon Amca‘sı ile yaşamak zorunda ancak her sene vasiye benzer şekilde farklı bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma profesörü geliyor.

4. Ayrıca talihsiz durumlardan kurtulmak adına üçlümüz birbirine güveniyor. En genci Sunny her şeyi kemirebilen keskin dişlere sahip. Ortanca çocuk Klaus ise grubun araştırmacısı. En büyük çocuk Violet, bir şey planladığı sırada saçlarını kurdele ile bağlayan bir dahi.

Altın üçlümüz içinse çok konuşmaya gerek yok. Harry seçilmiş kişi, Hermione araştırmacı ve Ron da stratejist.

5. Bir başka benzerlik de isimde; Talihsiz Serüvenler Dizisi çocukları her kitapta daha da kötüleşen şanssız olaylar silsilesine itip hikayeyi güçleştiriyor. Azkaban Tutsağı kitabında Harry, Bay Weasley’ye “Ben bela aramıyorum, genelde bela beni buluyor.” diyordu. İlginç bir şekilde Azkaban Tutsağı her kitap ile daha da kötüleşen talihsiz serüvenler dizisini başlatan karanlık kitap olarak da anılıyor.

6. Bu da bizi hikayenin kötü karakterine götürüyor; Kont Olaf. Kendisi hırslı, manipülatif ve becerikli bir karakter. Slytherin’in özelliklerine benziyor değil mi? Ayrıca ayak işlerini yaptırmak için kullandığı bir tiyatro grubu serserileri var. Böylesine hırslı, Slytherin özelliklerine sahip ve çete başı kimi tanıyoruz? Voldemort!

7. Sonraki benzerlik sezonun son bölümünde kendini gösteriyor. Çocuklarımız bir çok vasi değiştirdikten sonra bir yatılı okula gönderiliyor. Kısa bir bakış attığımız okul görünüşe göre geçmişinde gizemli sırlar ve ondan da öte kargaşa içeriyor gibi. Potter için de Hogwarts geçmişin ve şimdinin sırları ile dolu.

8. Tema bile benzerlik gösteriyor. Hem sinemasal renk seçimi hem de hikaye içeriği olarak ilerledikçe karanlıklaşıyor.

9. Ayrıca iki üçlü de hem korku hem de inanmazlıkla yetişkinlerce dikkate alınmamaktan muzdarip. Baudelaire’ler birdenbire ortaya çıkan Kont Olaf adlı yabancı hakkında kimseye laf anlatamıyor, yetişkinler Kont Olaf karakterinin uyduruğu kendi arka planına körü körüne inanıyorlar. Aynı şeyi Zümrüdanka Yoldaşlığı kitabında Harry herkese Voldemort‘un döndüğünü anlatmaya çalışırken görmüştük. Büyü Bakanlığı bunun doğru olamayacağını iddia edip her şeyin arkasında Sirius Black‘in olduğu fikrini yayıyordu.

İki seri de çocuk kitabı damgası yemesine rağmen bizler için çok daha fazla şey ifade ediyor.

Okumak ne güzel şey! Sizce de öyle değil mi?

J.K. Rowling Gördüğümüz En Gaddar Karakter Katillerinden Biri mi?

$
0
0

Güldük, eğlendik, ağladık, kalbimiz kırıldı sonra tekrar ağladık. Biraz daha üzüldük. Sonra sıkça düşündük; bunun olması gerekli miydi diye. J.K. Rowling’in bizlerden aldığı tüm karakterlerin anısına Mugglenet editörlerinden Ross, başlıktaki soruyu gündeme getiriyor.

James ve Lily Potter. Cedric Diggory. Sirius Black. Albus Dumbledore. Dobby…

Yukarıda okuduğunuz isimler, J.K Rowling’i bir toplu katil olarak adlandırmaya yetecek isimlerden bazıları. Rowling’in hikayesi , büyücüler ve Muggle’lardan oluşan 118 (evet, tam yüz on sekiz) ölümü içerirken, kimilerinde ölümcül yaralar kimilerinde onarılamaz kalp kırıkları bıraktı. Öldürdüğü karakterler ve kendine özel öldürme yöntemleri hakkında (belli ki kalemi silah olarak seçmiş)  çok az konuşan Rowling, seri sona erdiğinde birçok hayranı, “Gerçekten böyle olması mı gerekiyordu?” ya da “Neden?” gibi sorularla baş başa bıraktı. Tüm bu sorulara “Ben biliyorum, tamam mı?” diyorum.

Geçen sene Rowling’in Pottermore üzerinden, öldürdüğü için suçluluk duyduğu tek karakterin Florean Fortescue olduğunu açıklaması da gönüllere su serpmedi. Tonlarca “kim” ve “ne” sorusuna maruz kalan bu açıklamada; Rowling, fena derecede bir yan karakter olan Florean’ın ölümü sebebiyle suçluluk duyduğunu ve olayın bir hata -kendi hatası- olduğunu söylüyordu.

Florean Fortescue Dondurmacısı

Karakterler ile dolu olan ve onların etrafında ilerleyen bunun gibi bir seride, büyük işler peşinde olan karakterleri sevmemiz çok normal. Melez Prens kitabında geçen, bir dondurma satıcısı olan ve ölümü çoğu hayran tarafından fark edilemeyen bir karakter yüzünden Rowling’de oluşan suçluluk duygusuna kendi adıma gerçekten çok şaşırdım. Öte yandan, çok sevdiği bir karakterin ölümüne üzülmesini ve bundan dolayı suçluluk duymasını da anlayabilirim. Fakat, fenomen haline gelmiş bir seride yer alan ve çok sevilen diğer 117 karakterin ölümünden ne haber? Çok sevdiğimiz ve kıymetlimiz haline gelen seride ölen diğer bazı karakterler hakkında, benim ve birçok hayranın istediği gibi, Rowling neredeyse hiç yorum yapmadı. Onlardan birkaç tanesi hakkında Rowling’in düşüncelerini öğrenmek isterdim.

Hayatımı değiştiren kitapların yaratıcı olan Rowling’in aldığı tüm kararla tamamen saygı duymakla birlikte, bazı ölümler yüzünden onu tam olarak affedemeyebilirim (off Dobby off!) ve Potter serisindeki 118 ölümün sebeplerine bir çözüm de bulamayabilirim. Bu ölümlerden birçoğu, seriye bir anlam katsa ya da şok etkisi yaratmak için kullanılsa bile, bir seride bu kadar çok ölümün olması bana ister istemez, Rowling’in bir karakter katili olup olmadığını düşündürüyor.

Peki ya Remus, Nymphadora, Fred? Onlara üzülmemek mümkün mü? Sizce Rowling’in asıl amacı neydi? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Harry Potter Serisinde En Can Yakan 7 Ölüm

Rowling’in Remus Lupin’i Öldürdüğü İçin Özür Dilemesi

Haftanın Büyüsü: Everte Statum

$
0
0

Bir Haftanın Büyüsü köşemizden daha hepinize merhabalar sevgili takipçilerimiz! Bu hafta birlikte inceleyeceğimiz büyümüzün adı Everte Statum. Daha çok beklemeden incelemeye hemen başlayalım, ne dersiniz?

Everte Statum büyüsü, düellolarda özellikle kullanılan bir büyüdür. Büyünün hedefi olan kişinin birkaç metre geriye uçmasına neden olur ve büyünün gücüne bağlı olarak keskin bir acıya yol açar. Bu acı uzun sürmez, kalıcı değildir. 1992’de, Harry Potter ve Sırlar Odası’nda Draco Malfoy, sadece Expelliarmus kullanması gerektiği söylenmesine rağmen Harry Potter’a karşı Everte Statum’u kullanmıştı.

Harry Potter ve Sırlar Odası’nın film adaptasyonunda büyünün çok daha kuvvetli olduğunu görmüştük, büyü Harry’yi geriye fırlatıp takla atmasına neden olmuştu. Kitaplarda da büyünün ismini göremesek de filmler sayesinde büyünün nasıl yapıldığını öğrenmiştik.

Tarihi

Everte Statum büyüsünün tarihine dair ne yazık ki bir bilgimiz bulunmamaktadır.

Etimoloji

Latincede “everte” kelimesi “fırlatmak” anlamına ve “statum” kelimesi de “duruş” anlamına gelmektedir. Kelimelerin bu birleşmiş hali ise kurbanın duruş pozisyonundayken fırlatıldığını söylemektedir. Bu etkisini ise açıkça filmlerde görüyoruz.

Bu haftaki büyümüzün de sonuna geldik, umarız bunu da beğenerek okumuşsunuzdur! Everte Statum büyüsü hakkında sizin bildiğiniz başka bilgiler var mı, haftaya bu köşemizde hangi büyüyü görmek istersiniz? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Haftanın Büyüsü köşemizin eski sayılarına buradan ulaşabilirsiniz!

Fantastik Canavarlar 2 Dalda Oscar Akademi Ödülleri’ne Aday Oldu!

$
0
0

Geçtiğimiz kasım ayında vizyona giren ve bizlere Harry Potter dünyasının kapılarını yeniden aralayan Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? filmi 89. Oscar Akademi Ödülleri‘ne 2 daldan aday oldu!

Geçtiğimiz günlerdeki BAFTA adaylıklarından sonra, bir gurur da Akademi’den geldi. Fantastik Canavarlar “En İyi Yapım Tasarımı(Stuart Craig) ve “En İyi Kostüm (Colleen Atwood) dallarında ödüle aday gösterildi.

En İyi Yapım Tasarımı ödülüne aday olan diğer filmler: Arrival, Hail, Caesar!, La La Land ve Passengers.

En İyi Kostüm ödülüne aday olan diğer filmler: Allied, Florence Foster Jenkins, Jackie ve La La Land.

Ödül töreni 26 Şubat’ta gerçekleştirilecek.

Diğer alanlardaki adaylıklar için buraya tıklayabilirsiniz. Fantastik Canavarlar‘a, bizi Oscar heyecanına ortak ettiği için teşekkür ediyor, ödüller içinse bol şans diliyoruz!

Harry Potter Dünyasını Sarsan #FollowTheSpiders Etiketi Ne Anlama Geliyor?

$
0
0

Örümcekleri takip et! Hepimizin çok iyi bildiği bu replik, şu anda Harry Potter ile ilgisi olan birkaç sosyal medya hesabından duyuruluyor. Leaky Cauldron sitesi bunu fark etmiş olacak ki, bu tesadüf olamayacak kadar ilgili #FollowTheSpiders (Örümcekleri Takip Et) etiketine göz atmış. Gelin hep birlikte biz de bu gizemli etiketin ne anlama gelebileceğini tartışalım!

Bu hafta sonunda, Harry Potter sosyal medya hesaplarından birkaçı, hayranlarına #FollowTheSpiders “Örümcekleri Takip Et” adı altında gönderiler paylaştı. İlk paylaşılan Tweet ise Warner Bros. Stüdyo Londra Turları ve Pottermore’dan oldu.

Bu mesajın paylaşılmasının hemen ardından, mesajın arkasındaki sırrı çözmek adına birçok hayran bir araya geldi.

19 Ocak’ta, Universal Studios, Orlando’da yapılan Harry Potter kutlamasının başlamasından tam olarak bir hafta önce Warner Bros. Stüdyo Turları şu Tweet’i paylaştı:

Bir şey mi arıyorsunuz? Tüm yapmanız gereken şey #FollowTheSpiders (Örümcekleri Takip Etmek!)

Hemen aynı gün içerisinde, Pottermore benzer içerikli başka bir Tweet paylaştı:

İşin daha da ilginçleştiği nokta ise tam olarak şöyle; Instagram’da FollowtheSpiders adlı yeni bir hesap dokuz ayrı farklı fotoğraf yükledi. Fotoğraflar bir bütün halindeyken bir örümcek resmi oluşuyor:

 

Bu yeni Instagram hesabına göre, Harry Potter Kutlaması tarihine kadar (27 Ocak) daha fazla bir bilgi öğrenmemiz mümkün değil. O zamana kadar yapabileceğimiz tek şey ise mesaj üzerine düşünüp ne anlama gelebileceği hakkında teoriler üretmek.

Bu replik çoğumuzun da iyi bildiği gibi, ikinci kitapta Sırlar Odası hakkında ipucu arayan Harry ve Ron’a Hagrid tarafından söylenmişti. Bu Kasım’da 15. yıl dönümünü kutlayacak olan Harry Potter ve Sırlar Odası kitabını düşünürsek, bu mesajın muhtemelen Sırlar Odası kitabı ile ilgili olduğunu varsayabiliriz.

Mesaj, yepyeni bir ‘Harry Potter’ın Büyücülük Dünyası’ gezisinden, Yasak Orman veya Sırlar Odası temalı sergiye, ya da Pottermore’a gelecek yeni bir güncellemeye işaret ediyor olabilir. Her ne olursa olsun, yeni bir Instagram hesabı açıp fotoğraflar yükleme zahmetine katlanacak kadar büyük bir olay olduğu kesin!

Yaklaşık 2 gün içerisinde ne olduğunu öğreneceğiz. Bu süre içerisinde, teorilerinizi ve düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Johnny Depp “People’s Choice Ödülleri”nde Favori Film İkonu Seçildi!

$
0
0

Fantastik Canavarlar filmindeki Gellert Grindelwald rolüyle de bizler için ayrı bir yer edinen Johnny Depp, en çok yönlü aktör olarak People’s Choice Ödülleri’nde Favori Film İkonu seçildi!

Depp kariyerine 1984 yılında başlamasına rağmen 21 Jump Street adlı televizyon dizisi (1987-1990) onu ev halkına katmamızı sağlamıştı. Ardından erken dönem 90’lar klasiklerinden olan Edward Makaseller, Benny ve Joon ve Gilbert’ın Hayalleri filmlerinde rol aldı. Depp sinema kariyeri boyunca Donnie Brasco, Hayalet Süvari, Çikolata, Düşler Ülkesi ve Sweeney Todd gibi filmlerde de baş rolde oynamıştı. Bu aradaysa onun en ikonik rolü haline gelecek olan teklifi kabul etmişti: Kaptan Jack Sparrow.

Depp, Jack Sparrow karakterini ilk olarak 2003 yılında, Karayip Korsanları serisinin ilk filmi olan Siyah İnci’nin Laneti’nde canlandırmıştı. Performansı tipik bir korsandan çok daha farklı ve beklenmedikti. İlk filmi üç film daha takip etti, beşincisiyse şu an yapım aşamasında.

Ancak Jack Sparrow onun akıllara kazınan tek rolü değildi elbette. Kendisi ayrıca Lone Ranger’daki Tonto, Charlie’nin Çikolata Fabrikası’ndaki Willy Wonka, Sihirli Orman’daki Kurt ve Alice Harikalar Diyarında‘ki Deli Şapkacı rolleriyle de unutulmazlar arasına girmişti. Son zamanlardaysa hayranları, Fantastik Canavarlar Nelerdir ve Nerede Bulunurlar filmindeki kötü şöhretli karanlık büyücü Gellert Grindelwald rolüyle karşılarına çıkarak şaşırtmıştı.

Bu film, bizim büyücülük dünyasında yeniden girişimizdeki beş filmden ilkiydi. Depp, belki de Sparrow’un şanını dünya çapında elinden alacak bir karakteri canlandırarak büyük bir saygı kazanacak. Neredeyse yirmi yıllık bir sürede yükselişini ve çöküşünü gördüğümüz Grindelwald rolünün hiç şüphesiz oldukça heyecan verici olduğu kesin. İkinci filmin yapımına başlandı bile ve heyecanlı hayranların hatırına ana karakterler ve hikayeyle ilgili detaylar da ufak ufak açıklanmaya başlandı.

Depp ise destekleyici ve sadık hayranlarına, süre gelen başarısında yer aldıkları için teşekkür etmekten de geri kalmadı. Depp neşeli kalabalığa şöyle konuştu:

“Buraya yalnızca ve yalnızca bir nedenle geldim: Her ne iyi ya da kötü zamanlar yaşamış olsanız da, benim yanımda olup bana güvenen sizler için. Beni bu gece buraya bir kez daha çok, çok zarif bir şekilde davet ettiniz, o yüzden minnettarım. Ne kadar minnettar olduğumu tahmin bile edemezsiniz.”

Aynı kategoride yarıştığı, Hollywood’un ağır toplarından Tom Cruise, Tom Hanks, Samuel L. Jackson ve Denzel Washington gibi güçlü rakipleri vardı. Johnny Depp‘in konuşmasının tamamını hemen aşağıdan izleyebilirsiniz:

Trump Karşıtı “Women’s March” Protestolarına Harry Potter Damgası

$
0
0

21 Ocak’ta ABD’de başlayan ve dünyanın çeşitli yerlerinde yüz binlerce kişiyi bir araya getirip cinsiyetçi yönetimler karşısında dik durmaya davet eden Women’s March protestolarında, Harry Potter serisinde rol almış aktörlerin de katılımıyla serinin ruhu sokaklara taşındı. Ayrıca seriden ilham alan pankartlar da görülmeye değerdi!

Adaylığı öncesinde ve sırasında kadınlarla azınlıkları aşağılayan pek çok cinsiyetçi söylemle adını gündeme taşıyan Donald Trump‘un 45. ABD başkanı olduğu 20 Ocak’tan bir gün sonra Washington’da başlayan ve Dünya’nın dört bir yanında karşılık bulan Women’s March protestoları bir anda gündemimize oturdu.

Sayıları 600′ bulan gösteriler Antartika da dahil olmak üzere yedi kıtada sayısız insanı bir araya getirdi. Özellikle ABD’de sokaklara dökülen insanlar arasında pek çok ünlü ismi görmek mümkündü. Bu ünlü isimler arasında çok sevdiğimiz tanıdık yüzlerin de kadınları baskılayan ve ikinci plana iten yönetimleri ateşli bir şekilde protesto ettiğini görmek, Harry Potter ruhunu ve serinin yazarı J.K. Rowling‘i ne kadar iyi özümseyip temsil ettiklerini bir kez daha anlamamıza vesile oldu.

Kadın hakları konusunda başarılı işlere imza atan ve bu konuda adını sık sık duyduğumuz Emma Watson (Hermione Granger) bizleri şaşırtmayarak, Washington‘da gerçekleşen ve yaklaşık beş yüz bin kişinin katıldığı yürüyüşte yerini almıştı.

Harry Potter serisinin sevilen yüzlerinden biri olan ve canlandırdığı Ginny Weasley karakteri gibi güçlü ve cesur bir kadın olduğunu bir kez daha kanıtlayan Bonnie Wright ise yedi yüz elli bin kişilik devasa bir kalabalığın sokaklara döküldüğü Los Angeles‘da, elinde “Politikalarınızı bedenimden çekin.” yazan bir pankartla yürüyüşe katıldı.

What a time to be alive. 750,000 people showed up to peacefully march in Los Angeles. I love this city and it's people 🌈 #womensmarch

A photo posted by B O N N I E W R I G H T (@thisisbwright) on

Ayrıca Pansy Parkinson rolüyle hatırladığımız aktris Scarlett Byrne de Women’s March’ın dikkat çeken Potter yıldızlarındandı:

Los Angeles‘da gerçekleşen aynı yürüyüşte gelecek filmlerde Leta Lestrange karakterini canlandıracak olan Zoë Kravitzi de görmek mümkündü.

March.

A photo posted by Zoë Kravitz (@zoeisabellakravitz) on

Yürüyüşlere yalnızca kadınlar değil, onlar haklarını savunurken desteklerini esirgememeyi kendilerine borç bilen ve Trump yönetimine söyleyecek iki çift lafı olan erkekler de katıldı elbette. Fantastik Canavarlar filmine kattığı mizahla gönülleri fethetmiş Dan Fogler (Jacob Kowalski) iki yüz elli bin kişinin katıldığı New York yürüyüşünde protestocularla omuz omuzaydı.

#nyc now.

A photo posted by Mrdanfogler (@danfogler) on

Katie Leung (Cho Cheng) ve son filmde yalnızca bir sahnede Madam Ya Zhu rolüyle karşımıza çıkmış olsa da artık Harry Potter ailesinin bir parçası olan Gemma Chan ise Londra’da yüz bin kişinin katılımıyla gerçekleşen yürüyüşte yerlerini aldılar.

👊🏼💗 #womensmarch #womensmarchlondon

A photo posted by Gemma Chan (@gemma_chan) on

ABD’de bir günde gerçekleştirilen en büyük protesto yürüyüşü olarak kayıtlara geçen Women’s March böylece dünyanın dört bir yanında fikirleri ve hakları için harekete geçmeyi seçen insanları bir araya getirdi. Harry Potter aktörlerinin yanı sıra serinin ruhunu meydanlara taşımayı seçen pek çok hayran da hepimizi gülümseten yaratıcı pankartlarıyla oradaydılar.

Gelin bu pankartların en güzellerine bir göz atalım.

1. Pek de haksız sayılmaz, değil mi?

“Hermione olmasaydı, Harry birinci kitapta ölmüş olurdu.”

2. Hogwarts’ın en kötü zamanları bile yaşadığımız gerçeklikten çok daha iyiydi.

“Bu Hogwart’s’da gerçekleşmezdi.”

3. Gryffindor’un Kılıcı ve bir Riddikulus büyüsüyle bu iş tamam olsaydı keşke!

“Trump’ın hortkuluklarını yok et.”

4. Beyaz Saray şu sıralar biraz tehlikeliymiş diyorlar.

“Trump’ın Odası açıldı, saçın düşmanları kendilerini sakınsınlar!”

Harry Potter dünyasıyla birlikte büyümüş bir nesil olarak, serinin oyuncularını eşitsizliğe karşı dik dururken görmek bizleri de gururlandırdı. Sizce de bu seri dokunduğu her şeyi güzelleştirmiyor mu?


Molly Weasley’nin Tüylerimizi Ürperten 10 Eşsiz Çıkışı

$
0
0

Gilderoy Lockhart hakkındaki düşünceleri ve müzik zevkini tartışsak bile asla tartışamayacağımız bir yanı daha var Molly Weasley’nin; azarlamaları. Kendi adımıza bizi paylamasını pek istemezdik. Gelin, Pottermore ile o anları bir kez daha hatırlayalım.

Molly Weasley’nin kendisi kadar muhteşem olan çıkışları; saçları tutuşturan, gözleri parlatan ve, “Benim kızım olmaz seni…” deyişi.

Öfkenin kızıl saçlı halinin kraliçesi Molly Weasley. Bizi bazı sıkıntılı durumlardan kurtarması için keşke onu yardıma çağırabilseydik. Molly’nin gücünü tekrar hatırlamak ve kutlamak adına; işte onun bazı fantastik ve hafızalara kazınmış çıkışları.

Molly Weasley karşımıza kızıl saçları ve yumuşak kalbiyle karşımıza çıkmıştı. Harry’ye dokuz üç çeyrek peronunda yardım etmiş ve çocuklarına karşı son derece sıcak ve fedakardı. Neredeyse Harry’yi de kendi çocukları kadar sevmiş ve yılbaşında ona da bir kazak örmüştü. Tatlı ve nazik olan bu kadın Harry hiç sahip olmadığı bir anne modeliydi.

Fakat, Fred, George ve Ron babalarının uçan arabasını çaldıklarında, Molly tarzı hakkında bize ilk sinyalleri vermeye başlamıştı.

Ron pis yeşil bir renge büründü, gözleri eve dikildi. Öbür üçü hızla geriye döndü. Mrs Weasley tavukları ürküterek bahçeyi geçmiş, geliyordu Doğrusu, kısa, tombul, müşfik yüzlü bir kadın olarak, kılıç dişli bir kaplana inanılmayacak kadar benziyordu.  “Ah,” dedi Fred. “Eyvahlar olsun,” dedi George

– Harry Potter ve Sırlar Odası

Bu sadece ısınma.

Yataklar boş! Not yok! Araba gitmiş… çarpabilirdiniz… üzüntüden deliye döndüm… sizin umurunuzda mı?., asla, ömrüm oldukça… bekleyin hele, babanız eve gelsin, Bili ya da Charlie ya da Percy’de başımıza hiç böyle şeyler gelmemişti…”

– Harry Potter ve Sırlar Odası

Molly’nin bu çıkışları ile pek de baş edemeyen Arthur Weasley’yi ayrı bir seviyoruz.

Mrs Weasley, elinde kılıç gibi tuttuğu uzun bir ateş karıştıracağıyla görünmüştü. Mr Weasley yerinde zıpladı, gözleri bir anda açıldı. Suçlu suçlu karısına baktı.

“Ara… arabalar mı, Mollyciğim?”

“Evet, Arthur, arabalar,” dedi Mrs Weasley, gözlerinden şimşekler saçarak. “Düşün şimdi, bir büyücü paslı eski bir araba alıyor, karısına bütün yapmak istediğinin arabayı parçalarına ayırarak nasıl çalıştığını görmek olduğunu söylüyor, oysa aslında uçsun diye ona sihir yapıyor.”

–  Harry Potter ve Sırlar Odası

Altın değerinde başka bir olay ise; Weasley Büyücü Şakaları dükkanının doğuşu esnasında, Fred ve George’un kaos yaratan denemeleri sırasında baş gösteriyordu. Alışılmadık iş alanları sayesinde annelerine karşı bir round kazanan ikizlerin Dolma-Dil Şekerleme denemeleri pek de iyi gitmiyordu.

O, “Accio! Accio! Accio!” diye bağırdıkça, George’un ceketinin astarıyla Fred’in kot pantolonunun paçaları da dahil olmak üzere, en beklenmedik yerlerden şekerlemeler fırlıyordu.

Annesi şekerlemeleri atarken, Fred, “Onları yapmak için altı ay uğraştık!” diye bağırdı.

“Aman, altı ay geçirmek için ne güzel bir yol!” diye bağırdı Mrs. Weasley. “Daha fazla S. B. D. alamamanıza şaşmamalı!”

Sonuçta, evden ayrılırlarken ortada çok hoş bir hava esmiyordu. Mrs. Weasley, Mr. Weasley’yi yanağından öperken yüzü hâlâ sinirden kıpkırmızıydı.

–  Harry Potter ve Ateş Kadehi

 

Molly, Fred ve George’un çocukluklarını ele avuca sığmayan zamanlar olarak düşünse de, ikizler büyüdükçe daha da neşeli olmaya başladılar. Az önce neşeli mi dedik? Endişe verici şekilde demek istedik.

“Tanrı aşkına!” diye haykırdı Mrs Weasley. Ne gerek vardı, yettiniz artık! Büyü kullanmanıza izin var diye en ufacık şey için bile asalarınızı çekiyorsunuz.”

– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

Peki ya çalıntı mallar ile ortaya çıktığı zaman Molly’nin keskin dilinden payını alan Mundungus’a ne demeli?

“Burada çalıntı mal deposu işletmiyoruz!”  “Annemin başkasına bağırmasına bayılıyorum,” dedi Fred, yüzünde memnun bir gülümsemeyle. Mrs Weasley’nin sesi daha iyi gelsin diye oda kapısını birkaç santim araladı. “Güzel bir değişiklik oluyor.” “-Sorumsuzluğun daniskası, sanki yeterince sorunumuz yokmuş gibi bir de kalkıp çalıntı kazan getiriyorsun!”

– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

Sihirle taşıdıkları sandıklar Ginny’e çarpıp onu merdiven aşağı yuvarladıkları zaman, çok sevdiğimiz Fred ve George, Molly’nin ateş hattına bir kez daha girmişti? Şaka bir yana, aslında Molly haklıydı.

Hem Mrs Black, hem de Mrs Weasley avazları çıktığı kadar bağırıyorlardı. “Ahmaklar, ya ciddi bir sakatlık çıksaydı! –pis melezler, ceddimin evini kirletiyorsunuz.”

– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

Belki de en güzel anılardan biri, Molly’nin, Voldemort’un yılanının ısırıkları üzerine Muggle tipi dikiş yöntemi deneyen Arthur’a çıkıştığı andı.

“Adına bakılırsa, derini yırtık kuması diker gibi dikmeye çalışmışsın,” dedi Mrs Weasley, burnundan neşesiz bir kahkaha koy vererek, “ama sen bile o kadar aptal olamazsın, Arthur -” “Ben de bir fincan çay istiyorum,” dedi Harry, ayağa fırlayarak. Hermione, Ron ve Ginny de onunla birlikte neredeyse koşarak odadan çıktılar. Kapı arkalarından kapanırken, Mrs Weasley’nin tiz çığlığı kulaklarına geldi: “NASIL YANİ AŞAĞI YUKARI ÖYLE?”

– Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

“Senin de gitmeni gerektirecek bir sebep göremiyorum!” diye patladı rol yapmayı bırakarak. “Yeni reşit oluyorsun, hepiniz öyle! Tam anlamıyla saçmalık, eğer Dumbledore bir işin halledilmesini istediyse emri altında çalışan koca bir Yoldaşlık vardı! Harry, onu yanlış anlamış olmalısın. Büyük ihtimalle sana bir işin yapılmasını istediğini söylüyordu ve sen, senin yapmanı istediğini sandın-”

– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Her sihirbazın, cadının ya da Muggle’nın bam teline basılınca olduğu gibi, Molly o müthiş öfkesini ve tüm yeteneğini Hogwarts savaşı sırasında Bellatrix Lestrange’e yöneltiyordu. Sırada ne var biliyorsunuz..Bir! İki! Üç!

“BENİM KIZIM OLMAZ, SENİ SÜRTÜK!”

–  Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Ollleeyyyy!!!!!

Potter serisinde hikayeye damga vurmuş çok güçlü ve eşsiz kadınlar olsa bile Molly’nin yeri her zaman ayrıdır. Sonsuz sevgisi, şefkati ve kocaman kalbi ile herkesi kuşatan bir anne Molly. Siz onun hakkında neler düşünüyorsunuz? Paylaşmayı unutmayın.


Bunlar da ilginizi çekebilir:

Molly Weasley İle Onu Canlandıran Julie Walters Arasındaki 3 Şaşırtan Benzerlik

Molly Weasley Hakkında Yeniden Hatırlamak İsteyeceğiniz 14 Şey

Molly Weasley’nin Bir Norveç Pütürlüsü’nden Bile Daha Korkutucu Olduğu 7 An

Harry Potter Serisindeki Ebeveynlerden Aldığımız 7 Harika Ders

Ruh Emici Öpücüğü Hakkında Bilmeniz Gereken Her Şey

$
0
0

“Kapıda, Lupin’ in elindeki titreşen alevlerle aydınlanmış olarak, boyu tavana kadar varan pelerinli bir şekil duruyordu. Yüzü kukuletasının altına tamamen gizlenmişti. Harry’nin gözleri aşağı doğru kaydı ve gördüğü şey midesinin kasılmasına yol açtı. Pelerinden dışarı bir el çıkıyordu. Bu, ıslak ıslak parıldayan, grimsi, yapış yapış görünen, lekeli bir eldi. Suda çürümüş ölü bir şey gibi…

Ne var ki, görünmesi bir saniye bile sürmedi. Pelerinin altındaki yaratık Harry’nin bakışını hissetmiş gibi, el hemen siyah kumaşın katları arasına çekildi.

Sonra da kukuletanın altındaki şey, her neyse, uzun uzun, ağır ağır, hırıltıyla nefes aldı. Sanki çevresinden havadan da fazla bir şey emmek istiyor gibiydi.

Üzerlerine yoğun bir soğuk çöktü. Harry göğsünde soluğunun sıkışıp kaldığını hissetti. Soğuk, derisinden de daha derinlere indi. Göğsünün içindeydi, kalbinin içinde…”

– Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

Konumuz için yeterince uygun bir giriş oldu gibi. Gelin Pottermore ile biraz daha derinlere inelim.

Harry Potter hikayelerinde korkutucu çok fazla şey vardı ancak Lord Voldemort etrafta olmadığı zamanlarda Harry’nin korktuğu diğer ölümcül bir tehdit ise…

Ruh Emicilerin öpücüğü en çok ürktüğünüz korku filmlerinden çıkmış gibi: özellikle ölümcül Ruh Emiciler kurbanının ruhunu ondan aldığı zaman. Fakat bu trajik cezayı ne kadar tanıyoruz?

Ne Kadar Kötü?

En kötü öpücüğü hayal edin ve onun milyonlarca katını düşünün. En korkutucu büyülü yaratıklardan biri olan Ruh Emicilerin görüntüsünü bir an için gözlerinizin önüne getirin. İnce ve uzun hali, siyah bir başlık, çürümüş eller ve olmayan gözler. Size doğru yaklaştığını, sizi çevreleyen havanın dondurucu seviyelere düştüğünü, hayattaki en büyük korkularınızı ve travmalarınızı size yaşattığını bir an için hayal edin. Sonra, çenesini ağzınıza doğru açtığını ve ruhunuzu emdiğini düşünün. Korkunç, değil mi?

Etkileri Nelerdir?

Ruh Emicilerin öpücüğünü ilk kez Azkaban Tutsağı sırasında duyan Harry, ölümün bir lanetin etkisi olduğunu düşünmüştü. Ancak durum bundan daha kötü. Profesör Lupin, Harry’ye bir ruhu olmadan da var olabilmenin mümkün olduğunu fakat bu durumun hiçbir his olmadan sadece var olmak olacağını söylemişti. Tıpkı boş bir kap gibi.

Ruh Emicilerin Öpücüğüne Kimler Maruz Kaldı?

Barty Crouch Jr.

Profesör McGonagall olanları tarif edecek kelimeler bulmaya çalışırken, Harry’nin içini buz gibi bir ürperti kapladı. Cümlenin sonunu duymasına gerek yoktu. Ruh Emici’nin ne yaptığını anlamıştı. Ruh Emici, Barty Crouch’a ölüm öpücüğünü uygulamıştı. Ruhunu ağzından emip almıştı. Şimdi Barty Crouch ölüden de beterdi. Harry Potter ve Ateş Kadehi

Deli-Göz Moody kılığında yaptıklarını itiraf ettikten kısa bir süre sonra, Barty Crouch Jr.’ın ruhu ondan alındı.  Bu emir Lord Voldemort’un geri dönüşünde Barty’nin itiraflarının saçmalık olduğunu düşünen ve durumu kabullenmek istemeyen Sihir Bakanı Cornelius Fudge tarafından verilmişti.

Öpücüğe Ramak Kala

Ruh Emici varlığının yanında, korkunç öpücükleri verebilecekleri tek hediye. Kıvrak zekaları ve sihir kabiliyetleri ile yedi kitap boyunca ölümden beter bu cezadan kaçınmayı başaran karakterler de var.

Harry Potter

Karşılarına çıkan kişinin tüm mutluluğunu ve neşesini emen, acı ve sefalet ile beslenen Ruh Emicilerden Harry’de muzdarip. Özellikle Harry’nin saldırılara son derece açık olduğu söylenebilir zira kendisi yalnız ve mutsuz bir çocukluk geçirirken, çevresi trajik anılar ile doluydu.

Fakat durumu kontrol altına almaya çalışan Harry, Profesör Lupin’den Patronus büyüsü için yardım aldı ve en mutlu anlarını yardımına çağırarak Ruh Emicilerden kurtuldu. Ron ve Hermione ile olan arkadaşlığı bir çok bakımdan onun kurtarıcısı oldu. Bu çok zor büyüyü öğrenmek ile Harry, en yakınındakileri ve çok sevdiklerini de koruyabilmek için bir seçeneğe sahip olmuştu.

Sirius Black

Harry’nin vaftiz babası Sirius Black , neredeyse yirmi yıl kadar işlemediği bir suç yüzünden Azkaban’da hücresinde tecrit edilmişti. Masumiyetine odaklanarak hayatta kalmayı ve merhametsiz Ruh Emiciler’den kurtulmayı başardı. Daha sonra biraz da vaftiz oğlunun yardımı ile ölümcül öpücük onu teğet geçti.

Dudley Dursley

Dudley’nin , Harry’nin en yakınlarından biri olduğu söylenemez ancak Little Whinging’de Ruh Emiciler saldırdığı zaman yanında Harry’den başka kimse yoktu ve Harry tüm kuralları çiğneyerek, kuzenin ruhunu Patronus’u ile kurtardı. Dudley’nin Harry’ye yıllardır yaptıklarını düşününce, bir ruhu olduğuna inanmak zor ancak bu korkunç tecrübe ikisinin ilişkisini etkilerken büyük de bir iz bırakmıştı.

Mary Cattermole

Muggle Doğumlular Kayıt Komisyonu’ndaki duruşması sırasında, Mary Cattermole kendisini hem Ruh Emicilerin hem de diğer bir kötülük Dolores Umbridge’in karşısında bulmuştu. Kılık değiştirmiş Harry, Umbridge’in yalanlarına daha fazla katlanamaz hale geldiğinde hareket geçmiş, Umbridge’i sersemletmiş daha sonra Patronus’u ile öpücüklerini engellemişti. Son derece şanslı olan Bayan Cattermore’u kurtaran Harry, ondan mümkün oldukça uzağa gitmesini istemişti.

Hermione Granger

Kendi jenerasyonunun en parlak ve en yeteneklilerinden biri olan Hermione Granger, Patronus’u biraz zorlayıcı buluyordu. Fakat Hermione Granger olmak, ihtiyaç durumunda Su Samuru Patronus’unu anında çağırabilmeyi gerektirir. Diğer durumlarda da, Harry Gümüş Geyik’i ile onun yanındaydı.

Ron Weasley

Hermione gibi Ron da doğrudan doğruya bir Ruh Emici tehdidi altında olmadı ancak çok yaklaştığı durumlar vardı. En kötü an ise, Hogwarts savaşı sırasında, sevgili ağabeyi Fred’in öldüğü zamandı. Açgözlülükle kendisine kurban arayan Ruh Emici için Ron, Hermione ve Harry açık hedefti. Dumbledore’un Ordusu sağ olsun; üçlümüz Luna, Ernie ve Seamus’un asaları tarafından kurtarılmıştı.

Ürkütücü değil mi? Böyle bir şey etrafınızda olsun istemezsiniz, eh en azından Patronusunuza güvenmiyorsanız. Siz Ruh Emiciler hakkında ne düşünüyorsunuz? Paylaşmayı unutmayın.

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Evde Kendi Ruh Emicinizi Yapmaya Ne Dersiniz?

Pottermore’dan Bir Patronus Rehberi

Gümüş Maral Üzerine İlginç Bir Teori: Snape ve Lily’nin Patronusları Neden Aynıydı?

Fantastik Canavarlar’ın Yıldızı Eddie Redmayne, Patronus Testini Çözmüş!

Harry Potter Filmlerinin Postacı Baykuşları Sinemaya Nasıl Aktarıldı?

$
0
0

Harry Potter Serisi’nin orijinal dokunuşlarından biri olan posta baykuşları, Hedwig örneğinde olduğu gibi kimi zaman kurguda oldukça önemli bir yerlere sahip oldular. Serinin filmlerinde de en büyülü anlarda karşımıza çıkan bu sevimli ve tüylü dostlarımızın beyaz perdeye aktarılma sürecine gelin hep birlikte göz atalım!

Çok kullanışlı olmalarıyla birlikte, postacı baykuşlar bir büyücü veya cadının en sadık yol arkadaşları da olabilirler.

Hogwarts’ta Baykuş Postası öğrencilere evlerinden mektupların ve paketlerin, gazetelerin ve diğer gereken tüm eşyaların ulaşmasını sağlar. Mesela, Harry Potter ve Felsefe Taşı‘nda Neville Longbottom‘a büyük annesinden bir Hatırlatıcı geliyordu. Ron Weasley‘e, Harry Potter ve Sırlar Odası‘nda bir Çığırtkan gönderiliyordu. Filmler boyunca Hermione Granger gazete aboneliği ile gazetelerini baykuşlar yoluyla teslim alabiliyordu.

Filmlerin büyük kısmında görülen baykuşlar en küçük cinsten en büyüğüne, 100 gr’ından (Sunda baykuşu) 150 gr’ına (Bayağı puhu baykuşu) doğru sınıflandırılmıştır. Hepsinin kendine özel eğitmeni olmak üzere toplam 16 baykuş, Baykuş Postası‘nın gerektirdiği davranışları gösterebilmeleri için eğitildi. Filmde yer alan çeşitli türler arasında Laponya peçeli baykuşu, Bayağı peçeli baykuş, Kar baykuşu ve Alaca baykuş mevcuttu ve bu farklı türler kendi yaşam alanlarından avantaj sağlayabilmek için farklı kanat yapılarına sahiplerdi. Büyük baykuşlar süzülmekte büyük daha başarılıydılar ve küçük baykuşlar da daha iyi sıçrıyorlardı.

Gerçek hayattaki baykuşlar pençelerinde paketleri veya mektupları taşımıyorlardı. Dekorlar hafif, plastik bir aparata bağlanıp kuşun vücuduna yerleştiriliyordu. Aparat üstünde görünmez, uzun bir kabloya tutturulmuş ve bir eğitmen tarafından kontrol edilen bir salım mekanizması bulunuyordu. Kuş hedefine doğru uçarken, eşyayı düşürmesi gereken noktaya geldiğinde eğitmen mekanizmayı çalıştırırdı ve sevkıyat tamamlanırdı. Büyük baykuşlar, küçük olanların hareketini engelleyebileceği için, birçok canlı baykuşla çekilen sahneler sadece bir veya birkaçıyla çekilip daha sonra oluşturulan görüntüler birleştirilirdi.

Her ne kadar baykuşları gecenin yaratıkları olarak bilsek de aslında günün her saatinde avlanabilirler ve bu sayede gündüzleri de çalışmaya adapte olabilirler. Harry Potter serisi için eğitilmiş olan baykuşlar gündüz saatlerinde çalışmaya alıştırılmış olsalar da zaman zaman kestirebiliyorlardı. Birkaçı dışında, Privet Drive sahnelerinde kullanılanlar sahteydi. Bu kuşlar ya modeldi ya da bilgisayar yapımıydı.

Hogwarts Ekspresi sahnelerinde kullanılan kafeslerin çoğu -Hedwig’in bulunduğu da dahil- sahteydi. Trene bindirilip indirilen tüm canlı baykuşların kafesleri sürgülü olurdu. Ne zaman canlılardan biri kullanılsa -uçtuğunda bile- üzerine hafif, görünmez bir emniyet şeridi bağlanırdı. Ateş Kadehi‘nde Baykuşhane sahnesinde 60 canlı baykuş kullanıldı, ve sahte baykuşlar gerektirdi, bazıları mekanikti. Canlı olanların çoğu barınaklardan ödünç alındı.

“Yaşlı bilge baykuş” herkesçe bilinen bir efsane ama baykuşlar aslında en hızlı öğrenen canlılardan değildir. Neyse ki herhangi bir davranışı bir kereliğine öğrendiklerinde, bu belleklerinde yer edinir. Bundan dolayı her film için kuşları eski hızlarına kazandırmak zor olmadı. Kuşlar eğitimleri sırasında kullanılan ıslık sesine ya başlarını çevirmeyle ya da A noktasından B’ye uçmayla cevap verirlerdi ve sonunda ikramla ödüllendiriliyorlardı.

Arka plan kullanımlarında veya çoğunluk olarak görünmeleri gereken bir durumda, bazı baykuşlar eğitmenleri tarafından rüzgar makinesine karşı tutulurdu ve yeşil ekran önünde uçmaları sağlanırdı. Eğitmen görüntüden kaldırılırdı ve çekilen baykuşun bilgisayar yardımıyla istenilen yöne doğru uçulması ve uzun çekimler için istenilen yükseklik ve uzunlukta görüntüsünün oluşması sağlanabilirdi.

İşte Harry Potter dünyasının postacı baykuşları sinemaya böyle aktarıldı. Siz ne dersiniz, harika değil mi?

“Harry Potter” Dersi Okullarımıza Gelse… Nasıl Olurdu?

$
0
0

Kim okulunda Harry Potter hakkında bir ders olsun istemez ki? Düşünsenize, çantanızda Azkaban Tutsağı var ve o gün Çapulcu Haritası hakkında konuşulacak. Mugglenet editörlerinden Alyssa, üç aşağı beş yukarı benzer dersi alacak şanslı öğrencilerden biri. İşte Alyssa’nın ders hakkındaki yorumları ve tavsiyeleri.

Harry Potter derslerine girmek istiyorsunuz. Evet, muhteşem. Aslında, gelecek sene ben bu dersi alıyor olacağım. Öğrenimimi sürdürdüğüm üniversitede, siyasal bilgiler dalında alt başlığı “Harry Potter ile Siyasal Bilimler” olan bir ders var. Heyecandan nefesimin kesildiğine inanabilirsiniz. Harry Potter hakkında dersler almak, bu konuda bir çeşit akademisyen olmak hayalimdi. Tüm heyecanıma rağmen, derslerin her zaman eğlenceli geçmeyeceğinin de farkındayım.

  1. Süper bir Harry Potter hayranı olsanız dahi bir an için bile gevşeklik edemezsiniz. Bu sınıfın amacı, size gelecek dönem derslerinizde yardımcı olmak ve Harry Potter hikayesindeki olayları daha iyi analiz edebilmeniz. Kitapları beş kereden fazla okumuş olmanız tüm detaylara hakim olacağınız anlamına gelmez.
  2. Karşınıza çıkacak konuları hassasiyet ile analiz etmeye hazır olun. Buradaki hassasiyet kelimesini tüm anlamları ile kullanıyorum. Harry Potter mükemmel değil ve tartışılacak konudaki potansiyel hataları olduğu kabul etmek hem sizin hem de eğitmenin işini kolaylaştıracaktır. ( Yazılacak makalelerden bahsetmiyorum bile! )
  3. Savunmaya geçip alıngan olmayın. Favori karakterlerinizi ve sevdiğiniz sahneleri doğal olarak savunabilirsiniz ancak bunlardan biri sınıfta tartışma konusu olursa, sakin olun. Çünkü ders bu tarz bir düşünce sistemi üzerine kurgulanmış. Tek yapmanız gereken sınıf tüm potansiyeline ulaşana kadar kendinize hakim olmak.
  4. Düşüncelerinizi paylaşın. Tıpkı dedikleri gibi; düşüncelerinizi dillendirmekten ve diğer insanların fikirleriniz üzerinde konuşmasından korkmayın. Bu sizin fikriniz ve en az diğer insanlarınki kadar duyulmayı hak ediyor, Umbridge gibi olsanız bile!
  5. Harry Potter hakkındaki fikirlerinizin değişebileceğinin farkında olun. Ve bu son derece normal. Seriyi gerçekten seviyorsanız, eğlence ile analizi birbirinden ayırabilirsiniz ve bu işte asıl farkı yaratan nokta da bu.

Umarım bu liste sizlere içinde bulunduğunuz durum için yardımcı olmuştur. Bir Harry Potter akademisyeni olursanız, üniversitem henüz bu dalda eğitim vermediği için sizi çok kıskanacağımı da söylemeliyim. Okuldayken bile sihri yaşayabilirsiniz!


“Gelecek haftaki dersimiz Üç Kardeşin Hikayesi hakkında olacak ve konuşmacıları ders sonunda belirleyeceğiz. Önemli bir konu, o yüzden iyi hazırlanmalısınız. Evet, geçen ders yarım kalan konumuzdan devam edelim; E.R.İ.T’in ( Ev Cini Refahını İlerletme Topluluğu ) Önemi” diyen bir öğretmenimiz olsa çok güzel olmaz mıydı? Harry Potter’dan öğrendiğimiz şeyler göz önüne alınırsa, hakkında konuşulacak hatta derslere girebilecek o kadar çok başlık var ki…

Peki siz ne düşünüyorsunuz, bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Bitmeyen Kavga: Ah Şu Hogwarts ve Ilvermorny Binalarımız

$
0
0

Mugglenet‘te çok hoş bir yazıya denk geldim. Bir Hufflepuff‘lı olarak insanlara seçildiğim binayı söylediğimde genel olarak aldığım tepki “olur öyle yaa, üzülme.” oluyor. Ya da yakın bir arkadaşım başka bir binaya seçildiğinde “Aaa Slytherin‘ler genelde Hufflepuff ile anlaşamazlar, siz nasıl anlaşıyorsunuz?” gibi tepkiler alıyorum. Tamamen aynı sorundan muzdarip bir Mugglenet yazarı çok güzel bir çıkarımda bulunmuş. Sıkı çalışma ve hırs el ele gitmez mi?

Tüm bu ayrım neden arkadaş? 

Ilvermorny‘de hangi binaya seçileceğimiz testi açıldığı zaman insanlar bu Amerikan okulunda Hogwarts‘taki binalarına eş olarak seçilecekleri yerleri görmek için koşuşturdular. Ama sonuç çok şaşırtıcı oldu. Hayranlar anladı ki Ilvermorny binaları Hogwarts’takine eş değil. Bina özellikleri açıklandığında da Hogwarts’taki gibi siyah beyaz olmadıklarını, daha çok grinin tonlarında olduklarını gördük. Gryffindor maceperestlikleri ile Thunderbird‘e mi girerdi yoksa savaşçılıkları ile Wampus‘a mı? Ya da yürekleri ile Pukwudgie de onlara uygun değil midir?

Ilvermorny‘nin binalarının etrafındaki çizgilerin daha az belirgin olmasının nedeni tabii ki daha önümüzde önyargı oluşturacak kavramlar olmamasından kaynaklı. Örneğin Slytherin‘e ait karakterlerin nasıl olduğunu bilmemize rağmen Horned Serpent‘e ait olmak nasıl bilmiyoruz. Aslına bakarsak yazarın da dediği; Harry’nin dünyasındaki bu önyargıları aştığımızda Hogwarts binalarının da birbirinden çok da ayrı olmadıklarını, benzer çok fazla yanlarının olduğunu görebiliriz.

Yukarıda dediğimiz sıkı çalışma ve hırsın yanında kurnazlık ve bilgeliğe ne demeli? Ravenclaw ile Slytherin bu bakımda benzer bir maneviyat taşımıyorlar mı? Gryffindor‘un cesareti Hufflepuff‘ın sadakatini içermiyor mu? Bu farkların ne kadar anlamsız olduğunu görmüşsünüzdür umarım. Porsuk, yılan, aslan veya kartal olalım ne fark eder; birlikte geçinemez miyiz dersiniz?


Bunlar da ilginizi çekebilir:

* Fantastik Canavarlar Filminden Çıkarılan Ilvermorny Marşı’nı Alison Sudol’dan Dinleyelim!

* Ilvermorny Büyü Okulunun Bina Armaları “Ufak Bir Aşırma” Nedeniyle Yeniden Tasarlandı!

* Harry Potter Karakterleri Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu’na Gitselerdi?

* J.K. Rowling Seçildiği Ilvermorny Binasını Açıkladı

* Hogwarts ve Ilvermorny Arasındaki 5 Farklılık

* Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu Hakkında Her Şey

* Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu’nun Binalarını Tanıyalım

Viewing all 1634 articles
Browse latest View live