J.K. Rowling’in kaleminden yeni bir peri masalı: The Ickabog. Yazar, Harry Potter serisini yazdığı sıralarda başladığı bu öyküyü yıllar sonra internet üzerinden ücretsiz olarak yayınlanıyor. FantastikCanavarlar.com olarak bizler de bölümleri Türkçeye çevirip sizlerle buluşturuyoruz.
The Ickabog hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
– giriş ve önsöz –
– bölüm 1 –
– bölüm 2 –
– bölüm 3 –
– bölüm 4 –
bölüm 5
Daisy Dovetail
Bayan Dovetail’in şok edici ölümünün ardından geçen aylar boyunca, kralın hizmetkârları iki gruba bölünür olmuş. İlk grup terzi kadının ölümünden Kral Fred’i suçluyormuş. İkinci grup ise olanların yalnızca bir çeşit hata olduğuna inanmayı tercih ediyormuş; hem kral, Bayan Dovetail’e kostümünü tamamlamasını emretmeden önce, onun o denli hasta olduğunu nerden bilebilirmiş ki?
Pasta Şefi Bayan Beamish de ikinci gruba dâhilmiş. Kral Bayan Beamish’e karşı hep çok nazikmiş, hatta bazen Dük Lezzetleri ya da Süslü Düşler’den bol miktarda yaptığı zamanlar, onu yemek odasına davet edip özellikle tebrik edermiş. O yüzden Bayan Beamish kralın kibar, cömert ve düşünceli bir adam olduğuna eminmiş.
“Bahse girerim, biri krala onun hasta olduğunu söylemeyi unutmuştur,” demiş kocası Binbaşı Beamish’e. “Kralımız hasta bir hizmetkârı asla çalıştırmaz. Olanlar yüzünden kendini çok kötü hissettiğine eminim.”
“Evet,” demiş Binbaşı Beamish, “bence de öyle.”
Binbaşı Beamish de, karısı gibi, kral hakkında iyi düşünmek istiyormuş; çünkü kendisinden önce, babası ve büyükbabası da Saray Muhafızları olarak kraliyete hizmet etmiş insanlarmış. Gel gelelim, Binbaşı Beamish Bayan Dovetail’in ölümünden sonra çıktıkları avda Kral Fred’in gayet neşeli olduğunu görmüş ve Dovetail’lerin eski evlerinden mezarlığın yanına taşınmaya zorlandıklarını da bal gibi biliyormuş. Biliyormuş bilmesine, ama yine de kralın terzi kadının başına gelenlere üzüldüğüne ve kocası ile oğlunun taşınmasında bir parmağı olmadığına inanmayı seçiyormuş.
Dovetail’lerin yeni evi kasvetli bir yermiş. Mezarlığı çevreleyen yüksek porsuk ağaçları güneş ışığını engelliyormuş. Gel gelelim, kasvetli dalların arasında açılan bir aralık sayesinde, Daisy’nin odasının penceresinden annesinin mezarı açıkça görülüyormuş. Her ne kadar Bert elinden geldiğince Daisy’yi ziyarete gitse de, artık yan yana evlerde yaşamadıkları için Daisy onu boş zamanlarında bile zar zor görebilir olmuş. Ayrıca, yeni bahçelerinde oynamak için yeterince geniş bir alan yokmuş, ama onlar yine de oyunlarını ona göre ayarlıyormuş.

Bay Dovetail’in yeni evi hakkında da, kral hakkında da ne düşündüğünü kimseler bilmiyormuş. Diğer hizmetkârların yanında bu konuyu hiç konuşmuyormuş. Yalnızca sessiz sedasız işine gidiyor, annesiz kalan kızını en iyi şekilde büyütmek için gerekli parayı kazanmaya bakıyormuş.
Daisy babasına marangoz dükkânında yardım etmeyi sever, iş tulumları içerisinde ise en mutlusu o gibi görünürmüş. Kirlenmekten hiç rahatsız olmayan türden biriymiş ve kılık kıyafete de pek önem vermezmiş. Ancak, cenazeden sonra her gün farklı bir elbise giyer, annesinin mezarına yeni çiçekler toplayıp götürür olmuş. Bayan Dovetail hayattayken, kızının –kendi tabiriyle– ‘küçük bir leydi’ gibi görünmesi için uğraşır, ona bir sürü güzel, uzun elbiseler dikermiş. Hatta bazen Kral Fred, ona diktiği gösterişli kostümlerinden arta kalan kesilmiş kumaşları da kızı için kullanmasına izin verirmiş.
Günler günleri, haftalar haftaları, aylar ayları kovalamış derken koca bir yıl geçmiş ve annesinin onun için diktiği elbiseler artık Daisy’ye küçük gelmeye başlamış. Ama yine de onları giysi dolabında özenle saklıyormuş. Diğer insanlar Daisy’nin başına gelenleri unutmuş gibi ya da annesinin artık olmadığı gerçeğine alışmış gibi görünüyorlarmış. Daisy de alışmış gibi yapıyormuş. Görünürde, hayatı normale dönmüş gibiymiş. Babasına dükkânda yardım ediyor, kendi okul ödevlerini yapıyor ve en iyi arkadaşı Bert’le oyunlar oynuyormuş. Gel gelelim, Bert’le, ne annesi hakkında ne de kral hakkında hiçbir şey konuşmuyorlarmış. Ama her gece, Daisy, yatağında uykuya dalana kadar, gözlerini uzaklarda ay ışığının altında parıldayan beyaz mezar taşından hiç ayırmıyormuş.
Bölüm 6 çok yakında FantastikCanavarlar.com’da!
The Ickabog hakkındaki yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!
The post The Ickabog #5: J.K. Rowling’den Bir Peri Masalı – Daisy Dovetail | OKU appeared first on Fantastik Canavarlar.