J.K. Rowling’in kaleminden yeni bir peri masalı: The Ickabog. Yazar, Harry Potter serisini yazdığı sıralarda başladığı bu öyküyü yıllar sonra internet üzerinden ücretsiz olarak yayınlanıyor. FantastikCanavarlar.com olarak bizler de bölümleri Türkçeye çevirip sizlerle buluşturuyoruz.
The Ickabog hakkında daha detaylı bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.
– giriş, önsöz ve ilk bölümler-
– bölüm 34 –
– bölüm 35 –
– bölüm 33 –
bölüm 37
Daisy ve Ay
Kaknem Ana’nın yetimhanesi, Daisy Dovetail’in oraya bir un çuvalının içinde getirildiği günden bugüne bir hayli değişmiş. Yıkık dökük ahır gibi evin yerini, şimdi pencerelerinde parmaklıklar olan, her kapıda kilitlerin bulunduğu ve içinde yüz kadar çocuğu barındıran kocaman taş bir bina almış.
Daisy hâlâ oradaymış; şimdi boyu çok daha uzun ve çok daha zayıfmış. Ama yine de kaçırıldığı gün üzerinde olan iş tulumunu giymeye devam ediyormuş. Tulumunun kol ve bacak boyunu dikerek uzattığı ve yırtıldıkça da yamaladığı için kıyafet hâlâ üzerine oturuyormuş. Bu tulum ona evinden ve babasından kalan tek yadigârmış. O yüzden Martha ve diğer büyük kızların yaptığı gibi, içinde lahanaların getirildiği çuvallardan kendisine elbise yapmak yerine, kendi kıyafetini giymeye devam etmiş.
Daisy, kaçırılmasından bu yana yıllar geçmesine rağmen babasının hayatta olduğuna dair inancını hâlâ koruyormuş. O akıllı bir kızmış ve babasının Ickabog’a inanmadığının en başından beri farkındaymış. O yüzden her gece uykuya dalmadan önce parmaklıklı pencereden gökyüzüne bakıp ayı izlerken, kendi kendine babasının bir yerlerde bir hücrede tutulduğunu söyleyip duruyormuş.

Sonra, bir gece, Kaknem Ana’ya getirilişinin altıncı yılında, Hopkins ikizlerinin uyumaları için üzerlerini örtüp onlara anne babalarını yeniden göreceklerinin sözünü verdikten sonra, Daisy Martha’nın yanına uzanıp gökyüzünde her zamanki gibi asılı duran solgun altın rengi daireye bakmış ve babasının yaşadığına artık inanmadığını fark etmiş. Bu umut, kalbini, yıkık dökük bir yuvaya uçan bir kuş gibi bırakmış. Gözlerinden yaşlar süzülse de, kendi kendine babasının şimdi daha iyi bir yerde olduğunu, yukarıda bir yerlerde annesiyle birlikte cennette olduğunu söylemiş. Kendini, ailesinin artık evrende bir yerlerde olmadığı, başka bir yerde yaşadığı fikrine alıştırmaya çalışmış. Onlar artık onun kalbinde yaşıyorlarmış, o yüzden tıpkı yanan alevler gibi onları anılarının içinde yaşatmaya devam etmeliymiş. Yine de, annesi ile babasının geri dönüp ona sarılmalarını her şeyden çok isterken, yalnızca içinde yaşayan bir aileye sahip olmak hiç de kolay değilmiş.
Yetim çocukların çoğunun aksine, Daisy ailesini çok net hatırlıyormuş. Onların ona olan sevgisinin hatırası onu ayakta tutuyormuş. O yüzden her gün yetimhanedeki ufaklıklara yardım ediyor, onlara kendi özlemini duyduğu kucaklaşmayı ve sevgiyi veriyormuş.
Gel gelelim, Daisy’nin aklında yalnızca annesi ile babasının artık onunla olmadığı düşüncesi yokmuş. İçinde kendisinin önemli bir şey yapacağına dair tuhaf bir his varmış. Bu öyle bir şeymiş ki, yalnızca kendi hayatını değil, Cornucopia’nın kaderini de değiştireceği bir şeymiş. Bu tuhaf hissinden, en çok güç aldığı ve en yakın arkadaşı Martha da dâhil, hiç kimseye bahsetmemiş. Daisy önünde sonunda o şansın ayağına geleceğinden eminmiş.
Bölüm 38 çok yakında FantastikCanavarlar.com’da!
The Ickabog hakkındaki yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!
The post The Ickabog #37: J.K. Rowling’den Bir Peri Masalı – Daisy ve Ay | OKU appeared first on Fantastik Canavarlar.