Newt ve Jacob bir sonraki Sherlock ve Watson olabilir mi? Ya da Laurel ve Hardy?

Bildiğiniz gibi Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar filminde Eddie Redmayne, valizinde büyülü yaratıkları taşıyan azimli İngiliz bir büyücü Newt Scamander’ı canlandırmaktadır. Dan Fogler ise tamamen farklı birine hayat vermekte: New York’un Aşağı Doğu Yakası’ndan Jacob adında bir No-Maj’dır(no-mage/büyücü-değil). Jacob Newt’in valizini kazara açtığında kendini büyücü topluluğunun içinde bulur.

Filmde görülen bu büyük uyum, dört ana karakter arasında oluşan kimyadan kaynaklanmakta: Newt, Jacob, Tina (Katherine Waterston) ve Queenie (Alison Sudol). Newt ve Jacob’ın sevecen bir dostane ilişkileri var, Dan Fogler’ın dediğine göre aralarındaki anlaşılması güç bu elektrik neredeyse seçmeler sırasında oluşmaya başlamış.

Dan Fogler bu durumu şöyle anlatıyor:

“Eddie ve benim aramda anında müthiş bir kimya oluştu. İlk seçmede karakterlerimizle doğaçlama yaptık ve sanırım bunun benim rolü almamda yararı oldu.”

Dan aynı zamanda bir komedyen, o yüzden de bu doğaçlama olayı onun için normal bir şeydir.

“Eddie’yle oynarken çok rahattım. Karakterinin uyuştuğu biriyle oynamak gerçekten önemli. Jacob, Newt’in sinirini bozacak kadar sevimli olan ve onun bu hayatın büyülü yaratıklardan ibaret olmadığını düşünmesini sağlayan biri olmalıydı.”

Dan’a göre, onun ve Eddie’nin karakteri arasındaki bu eşsiz uyum kostümlerini giydikleri andan itibaren ortadaydı. Eddie Newt’in ona göre biraz kısa gelen pantolonunu, tavus kuşu mavisi paltosunu giyip saçını bir yana ayırmış halde büyülü valizini kapar.

Fogler ise Jacob’ın gri yelek ve kırmızı kravatlı ona çok iyi uymayan üç parçalı takım elbisesini giyer, bıyığını sıvazlar ve saçını ayırıp jöleler. Onlar alışılmadık bir çifttir ve işin büyüleyici kısmı da burada yatmaktadır.

Dan şöyle devam ediyor:

“Kostümleri giyer giymez yan yana duruyoruz ve ortaya çıkan şey kesinlikle Laurel ve Hardy oluyor. Veya Abbott ve Costello ikilisi. Hatta Sherlock ve Watson! Ortak bilinç dışı bir bakış açısından, seyirci favori ikililerini bize damgalayabilir ve bu gerçekten güzel sonuç verir.’

Newt ve Jacob filmin sürükleyici konusu içine dalıp kayboldular fakat bir şekilde aralarındaki bu canlılığı da sürdürdüler.

“Sanki müzik gibi bir şey,” diyor Dan. “Sanki Eddie bu hoş klasik biçimde oluşturulmuş duygulu bir melodiyi çalıyor ben de onun üstüne Brooklyn cazı koyuyorum ve sonunda iyi bir müzik ortaya çıkıyor.”

Dan bu filmin onun için ‘büyük bir şans’ olduğunu söylüyor. Onun çalıştığı en havalı ve korkutucu iş olduğundan bahsediyor. Üstüne bir de Eddie Redmayne ile birlikte çalışınca en az o kadar daha etkili oluyor. Dan bu rol için seçmelerdeyken, Eddie The Theory of Everything (Her Şeyin Teorisi) filminde gösterdiği performansla en iyi erkek oyuncu ödülünü kazanmıştı.

Dan yüzünde sevgi dolu bir ifadeyle şunları ekliyor:

“Onun hayranıyım. Bir gün şövalyelikle onurlandırılacak bir oyuncuyla çalışmak müthişti. Etrafınızda sizi daha iyi yapan insanların olması harika bir şey. Bu yaşadığım açık ara en yaratıcı deneyimdi ve bugüne kadar çıkardığım en iyi işti diye düşünüyorum. Filmin vizyona girmesini heyecanla beklemeye başladım bile!”

Peki siz Eddie ve Dan ikilisinin ekranların yeni yüzü olacağını düşünüyor musunuz?

Seçmen Şapka‘nın bazı isimleri hangi binaya koyacağına karar vermesi bazen dakikalar alır. Bu aksi ihtiyarın kararsızlığının bir ismi varmış: “Şapka Oyalayıcısı” (Hatstall). Gelin J.K. Rowling‘in kaleminden bu keyifli olaya hep birlikte göz atalım!

Hatstall, Bina Seçmesi beş dakikadan fazla süren öğrenci için kullanılan eski bir Hogwarts terimidir. Bu Seçme Şapka’nın üzerinde düşünmesi için son derece uzun bir zaman alan ve nadiren gerçekleşen bir durumdur, belki elli yılda bir karşımıza çıkar.

Harry Potter’ın zamanından, Hermione Granger ve Neville Longbottom Hatstall olmaya en yakın isimlerdi. Seçmen Şapka’nın Hermione’yi Gryffindor’a mı yoksa Ravenclaw’a mı yerleştireceğine dair karar vermesi yaklaşık dört dakika sürmüştür. Neville’ın olayında ise Şapka onu Gryffindor’a yerleştirmeye kararlıydı: Binanın cesaretiyle ünlü olması Neville’ın gözünü korkmuştu, bu yüzden Şapka’dan onu Hufflepufff’a yerleştirmesini istedi. Sessiz kavgaları Şapka’nın zaferiyle sonuçlandı.

Harry Potter’ın şahsen tanıdığı gerçek Hatstall’lar Minerva Mcgonagall ve Peter Pettigrew’du. İlki şapkanın Minerva’nın Ravenclaw’a mı yoksa Gryffindor’a mı gitmesi konusunda beş buçuk dakika boyunca kıvranmasına sebep olmuştur; ikincisinin ise Gryffindor ve Slytherin arasında uzun bir gelgitten sonra Gryffindor’a yerleşmesiyle sonuçlanmıştır. İnatçılığıyla adı çıkmış olan Seçmen Şapka, Pettigrew’ın ölme şeklini (şaibeli) kanıt olarak göstererek, onun binası hakkında kararının hatalı olduğunu kabul etmeyi hala reddetmektedir.

Seçmen Şapka‘nın bu kararları hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Sizce Şapka, zaman zaman hatalı kararlar vermiş olabilir mi?

Tam Harry Potter ve Ölüm Yadigarları’nın kapanış öyküsü bitti zannettiğimiz anda sayfayı çevirip ‘on dokuz yıl sonrasını’ görebildiğimiz için hepimiz çok sevindik… Bölüm oldukça kısaydı, ancak bize çok fazla umut ve Harry Potter’ın geleceğine bakma şansı vermişti. Birden Harry, Ron, Hermione ve Draco’yu çocuklarını Hogwarts Ekspresi’nde yolcu ederken gördük. Albus Severus, Rose ve Scorpius isimli genç büyücüler de ilk yıllarına başlamak üzereydi.

Bunları hatırladığınıza zaten eminiz. Ama bunlardan daha küçük olan bilgilerin hepsini hatırlıyor muyuz? Haydi Ölüm Yadigarları’nın son kısmı hakkında unuttuğumuz her şeyi bir daha hatırlayalım!

1. Teddy Lupin Victoire’yi Öpüyordu

Daha ufak bir bebekken ailesine kaybettikten sonra Harry Potter hayranları Teddy Lupin’in durumunun Harry’nin durumuna çok benzediğini hemen fark etti. Teddy’nin 19 yıl sonra mutlu olduğunu görmek çok güzeldi, özellikle Teddy’nin James Potter’a ‘Victoire ile öpüşüp koklaşırken’ yakalandığını düşünürsek.

Victoire’nin (‘bizim Victoire! Bizim kuzenimiz!’) Bill ve Fleur’un çocuklarından biri olduğunu anlamamız da uzun sürmemişti. Bu, sonradan J.K. Rowling tarafından doğrulandı. Victoire, üç kardeşten biriydi, diğerleri de Dominique ve Louis Weasley idi.

Bu bölümde Lily onlar evlenirse ne kadar güzel olur diye düşünüyordu, Teddy böylece kocaman Potter-Weasley klanının gerçek bir parçası olabilirdi. Aslında, epiloğun genelinde bunu zaten görebiliyoruz…

2. Teddy, Potter Ailesine Son Derece Yakındı

Teddy’nin ‘haftada dört gece’ yemeğe geldiğini itiraf ettikten sonra Harry arada Teddy’nin onlarla yaşaması gerektiğini söylüyordu. Teddy’nin çocukluğunda büyükannesi olan Andromeda Tonks ile yaşadığını biliyoruz, ancak Harry’nin de onunla güçlü bir bağı var gibi görünüyor. Harry’nin, Remus ve Tonks’un oğluna, Sirius’un ona olduğu kadar iyi bir vaftiz baba olmak istediği zaten şüphesiz.

3. Ron, Muggle Arabası Sürmeyi Öğrenmişti, Bir Nevi

Lord Voldemort’la savaşırken sürücülük dersleri almaya çok zamanları kalmadığı için Harry ve Ron ancak o zamanlarda araba kullanmayı öğrenebilmişler. Çocukluklarında Ford Anglia ile bazı tecrübeleri olsa da Ron’un sınavı Muggle sürücü öğretmenini Şaşırtarak geçtiğini öğrenmek son derece eğlenceliydi.

4. Neville, Hogwarts’ta Bitkibilim Profesörü Olmuştu

Kitaplarda Neville her zaman Bitkibilim’e yatkındı, epilogda aldığımız güzel habere göre de hayallerindeki işi kapmış: Hogwarts’ın Bitkibilim profesörü. Yıllarca mücadele içinde olan bir öğrencilikten sonra Neville’in Hogwarts Savaşında yıldızının parladığını görmüştük, hatta Voldemort’un Hortkuluklarından birini yok etmişti. Yıllar sonra bile okula bu kadar sadık kaldığını bilmek çok hoştu.

5. Hagrid Hala Ailenin Yakın Bir Arkadaşıydı

Neville, Hogwarts’taki tek tanıdık yüz değil – Hagrid de hala orada! Okul zamanlarında Harry’nin en iyi arkadaşlarından biri olduktan sonra, bu sadık Hogwarts bekçisinin sonraki nesil Potter ve Weasley’lerle de arkadaş olacağını tahmin ediyoruz. Hatta Hagrid onları ‘önümüzdeki Cuma çaya çağırmıştı’.

6. Doğal Olarak Draco Malfoy Ailenin Yakın Bir Arkadaşı Değildi

Ne kadar büyük bir sürpriz: Harry ve Draco çok yakın arkadaş olmamışlar. Ancak, epilogdan da gördüğümüz üzere, en azından şu an medeniler. Evet, bu ikili Hogwarts’taki günlerini güle oynaya geçirmemişti, ancak yetişkinliklerinde aralarında en azından karşılıklı saygılı bir hoşlanmama vardı.

Harry, Ron ve Hermione Hogwarts Savaşı‘nda hayatını kurtardıktan neredeyse yirmi yıl sonra en azından Harry’ye başıyla bir selam vermişti. Scorpius babasından çok daha tatlı ve gönüllerimizi kazanan bir çocuk olduğunu Lanetli Çocuk ile kanıtladı, ancak Ron’un kızı Rose’un genç Malfoy’la arkadaş olmak istememesi de Malfoy’lara karşı olan ön yargıları az çok belli ediyor.

7. Albus Testrallerden Çok Korkuyordu

Görünüşe göre Harry’nin büyük oğlu James, Albus’un Hogwarts öncesi gerginliğine, onunla dalga geçerek ekleme yapmakla eğleniyordu. Hangi binaya seçileceği hakkında ve Hogwarts’taki başka dünyalardan gelmiş canavarlarla ilgili şaka yapıyordu. Albus özellikle Testrallerden – sadece ölüme şahit olmuş insanların görebildiği kemikli, ata benzer yaratıklardan – çok korkuyor gibi görünüyordu.

8. Rose’un Zekası Hermione’ye Çekmişti

Hermione Granger’ın annesi olması bir çocuğun üzerinde büyük miktarda baskı yaratabilir, ancak Ron’un sözlerine bakılırsa, Rose Hermione’nin inanılmaz zekasını almış gibi görünüyordu. Epilogda, annesi gibi, öğrenci olmak için çok heyecanlı olan bir Rose görüyoruz. Trene binmeden önce bile cübbesini giymişti!

9. Slytherin Binasının Hala Kötü Bir Ünü Vardı

Voldemort’un güçlü zamanları çok uzun süre önce bitmiş olabilir, ancak bu, binasının ününün düzeldiğini göstermez. Albus, Slytherin’e seçilebileceği düşüncesi hakkında oldukça gergin görünüyordu ve Harry’nin onu sakinleştirmesi gerekmişti.

Bir zamanlar Slytherin’e seçilmemek için Seçmen Şapka’ya rica eden Harry, Albus’un bir zamanlar düşmanı olan binaya seçilmesi konusunda endişeli görünmüyordu, bu da yıllar içerisinde ne kadar olgunlaştığını gösteriyor.

10. Harry Çocuklarının Hepsine Saygı Duyduğu İnsanların İsmini Koymuştu

Albus Severus’un ismi, Harry için gerçekten önemli olan Hogwarts’ın iki müdürünün isimlerinden geliyor, ancak diğer iki çocuğunun isimleri de duygusal anlamlar taşıyor; Lily ve James, tabii ki Harry’nin annesi ve babasının adını taşıyor. Sonraki zamanlarda J.K. Rowling, bu iki çocuğun ikinci isimlerini de açıklamıştı: Lily Luna ve James Sirius. Luna ismi büyük ihtimalle Harry’nin arkadaşı Luna Lovegood’dan ve Sirius ismi de Harry’nin vaftiz babası Sirius Black’ten geliyor. Özellikle Harry’nin çocukluklarında en yakın arkadaşlar olan James ve Sirius’u tekrar bir araya getirmenin bir yolunu bulduğunu düşünürsek isimlerin çok güzel düşüncelerle koyulduğunu anlıyoruz.

Daha Detaylı Bilgi İçin Göz Atın: Harry Çocuklarına İsim Koyarken Ne Düşünüyordu?

11. Albus, Rose ve Scorpius Hogwarts’a Aynı Anda Başlamıştı

Biz gördüğümüzde James Potter Hogwarts’a çoktan başlamıştı, Lily ve Hugo hala çok küçüktü, Draco’nun oğlu Scorpius ile birlikte Albus ve Rose yepyeni maceralarına başlıyordu. Bu yeni macernın ne olduğunu da Lanetli Çocuk ile öğrenmiş olduk.

Harry Potter ve Lanetli Çocuk hikayesinin tamamını okumak için tıklayın!

12. Harry Hala Molly Weasley’in Doğum Gününde Kendisine Verdiği Saati Takıyordu

Epilog sırasında Harry, “bir zamanlar Fabian Prewett’e ait olan yıpranmış, eski saate” bakmıştı. Fabian, Molly Weasley’in ilk büyücülük savaşı sırasında öldürülen erkek kardeşiydi, ve Molly bu saati on yedinci doğum gününde Harry’ye vermişti.

“Maalesef bu Ron’unki gibi yeni değil, kardeşim Fabian’a aitti. O da eşyalarına pek dikkat etmez, o yüzden arkasında bir çentik var, ama – “

Konuşmanın gerisi gelmedi; çünkü Harry yerinden kalkıp ona sarılmıştı. Bu kucaklamaya dile getirilmemiş birçok şeyi dökmeye çalıştı. Herhalde Mrs Weasley de anlamıştı bunları, çünkü Harry onu bırakınca beceriksizce yanağını okşadı ve asasını gelişigüzel bir şekilde sallayarak yarım paket domuz pastırmasının tavadan fırlayıp yere düşmesine sebep oldu.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Bu an epilogda kısaca bahsedilmişti, ancak Molly’nin Harry’ye saati Harry tam Voldemort’un Hortkuluklarını arama görevine başlayacağı zaman verdiği sahneyi hatırlarsanız oldukça ağır bir duygusal yük taşıyor. 19 yıl sonra bu saatin hala onda olması, Harry’nin Weasley’lerle olan bağının gerçek bir kanıtı.

Bazen önemli olan ufak şeylerdir. Siz ne dersiniz?

J.K.Rowling, Harry Potter serisini yazarken, notlarının bir parçası olarak bazı karakterlerin eskizlerini de çizmiş. Daha sonra bu eskizler, hayranların Rowling’in seriyi yazma süreciyle ilgili daha fazla bilgi sahibi olması için Pottemore aracılığıyla paylaşıldı!

Rowling’in karakterler için aklındaki ilk fikirleri görmek oldukça keyif verici. Yukarıda ‘Geceyarısı Düellosu’ bölümüne ait biz çizim görüyorsunuz. Fotoğrafın altındaki el değmemiş orijinal yazıya göre Dean Thomas’ın adı bir zamanlar Gary’miş.

İşte McGonagall’ın Peeves’i azarladığı eğlenceli bir eskiz:

Snape! Rowling’in kafasında canlandırdığı Snape ve tüm tüyler ürpertici duruşuyla o pelerini…

O melun gecenin ardından Hagrid, Dumbledore, McGonagall ve bebek Harry…

Günlük Potter-kaynaklı içlenme dozunuzu karşılaması için işte karşınızda Kelid Aynası’na bakan ve kendisini ailesi tarafından etrafı sarılmış şekilde gören Harry:

Quidditch!

Weasleyler ve Potter!

Privet Drive’da…

Siz ne dersiniz? Rowling‘in kafasında yarattığı dünya, beyaz perdeye başarılı bir şekilde aktarılabilmiş mi? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın!

Haftanın Büyüsü köşemizde yine beraberiz! Üç hafta boyunca biraz korkutucu büyülerden bahsedeceğiz, tabii ki bahsettiğimiz büyüler Affedilmez Lanetler. Sizlerden gelen istekler sonucu detaylarını paylaşmaya karar verdiğimiz bu üç yasak büyünün belki de en az korkutucu olanıyla başlamak istiyoruz: Imperius.

İmperius Lanetinin detaylarını öğrenmek için hemen yazımıza başlıyoruz!

İmperius Laneti, “Imperio” kelimesini kullanarak yapılır ve Karanlık Sanatlar’ın araçlarından olup Affedilmez Lanetlerden birisidir. Büyücülük dünyasındaki en kuvvetli ve şeytani büyülerdendir. Düzgün bir şekilde yapıldığında, kurbanın inanılmaz bir direnme kabiliyeti olsa bile, bu lanet kurbanı tamamen kontrol altına alır. Bu lanetin karşı konulabilir olması, Affedilmez Lanetler arasında İmperius Lanetini eşsiz yapmaktadır. Aynı zamanda, Affedilmez Lanetlerden en zararsız olanıdır.

Diğer lanetlerin aksine, İmperius Laneti altında olmak kötü bir deneyim değildir; aksine, kurban sakin bir ruh haline girip tüm sorumlulukları ve endişelerinden arındığını hisseder. Yeterli yapılmış bir İmperius Laneti, laneti yapan kişiye kurban üzerinde tamamen kontrol sağlar. Kurban, yapan kişinin insan öldürme, hırsızlık ve hatta intihar gibi isteklerini yapar. Ayrıca, kontrol altındayken kurbanın yapılması istenen görevler için gereken yeteneği bulduğu görülmektedir. Bu gereken yetenek aşırı kuvvet veya kendi seviyesinin üstünde büyü yapabilme olabilir. Mesela, Neville bu lanetin altında olduğunda normalde yapamayacağı jimnastik hareketleri yapmıştı. Bu lanetin altında olan kişiler, diğer insanlara da büyü yapabilmektedir. Herhangi bir nedenle bu lanet sonlandığında ise kurbanlar birden kendilerine gelip lanetin altındayken içinde bulundukları hoş ve sakin ruh halinden çıkar ve o süre zarfında başlarına gelen tüm acıları hissetmeye başlar. Bu durum, Lord Voldemort ve Ölüm Yiyenler Hogwarts Savaşı’nda yenildiklerinde, İmperius Lanetini uyguladıkları herkeste ortaya çıkmıştı. Bütün kurbanlar lanetin etkisi altından çıkıp serbest kalmıştı.

İmperius Laneti kötü bir şekilde yapılırsa kurbanı kafası karışmış bir hale getirebilir. Bu durum Muggle Devlet Bakanı Herbert Chorley’de görülmüştü. Kötü yapılan bir İmperius Laneti sonucu uzun süreli hasarlar ortaya çıktı ve Chorley St Mungo’s Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlıklar Hastanesi’ne yatırılmak zorunda kaldı. Ne yazık ki hayatının geri kalanını, kendisinin bir ördek olduğuna inanarak geçirdi.İnanılmaz bir kuvvet gerektirse de İmperius Lanetine karşı koymak mümkündür. Etkilerine maruz kalan kişiler olan Harry Potter, Barty Crouch Sr ve Barty Crouch Jr bu lanete karşı çıkmayı öğrenmişti.

İmperius Lanetinin bu detaylarını öğrendikten sonra hangi cadı ve büyücüler bunu kullandı merak ediyorunuz, değil mi? Biz de merak ettik ve sizler için bu laneti kullananları liste haline getirdik!

• Barty Crouch Jr, biliyosunuz Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde Alastor Moody şekline girmiş bir Ölüm Yiyen idi. Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersine de bu büyücü girince tabii ki işin içine lanetler de girmiş oldu! Sınıfta, bu laneti öğrencilere gösterme yoluyla anlatırken ilk önce bir örümceğe bu laneti uyguladı, sonra Harry Potter’a uyguladı, ancak Harry direnmeyi başardı. Aynı derste Neville Longbottom’a da şaşırtıcı jimnastik hareketleri yaptırmak için laneti kullandı, Dean Thomas’a ulusal marşı söyletti ve Lavender Brown’a bir sincap taklidi yaptırdı. Aynı yıl içerisinde de Üçbüyücü Turnuvası’nın üçüncü görevinde Viktor Krum’ı, Cedric Diggory’ye Cruciatus Laneti yapmaya zorladı.
• Harry Potter, Ölüm Yadigarları’nda Ron ve Hermione ile birlikte Gringotts’a girdiklerinde Bogrod ve Travers adlı cincüceler üzerinde bu laneti kullanmıştı.
• Draco Malfoy, lanetli kolyeyi Hogwarts’a sokmak için Madam Rosmerta’nın üzeinde Imperio’yu kullanmıştı.
• Lord Voldemort Harry Potter üzerinde Imperio’yu Harry Potter ve Ateş Kadehi’nde mezarlıkta kullanmıştı. Ancak Harry bu lanete karşı çıkmayı başarabilmişti.
• Lucius Malfoy, Sturgis Podmore ve Broderick Bode üzerinde, Esrar Dairesi’nden kehaneti çalmak için Imperio lanetini kullanmış ancak başarısız olmuştu.
• Kılkuyruk, Alastor Moody hakkında bilgi alma amacıyla üzerinde bu laneti kullanmıştı.
• Barty Crouch Sr, Barty Crouch Jr üzerinde bu laneti, onu ev hapsinde tutmak amacıyla kullanmıştı.

Harry Potter ve Ateş Kadehi’nin film uyarlamasında, İmperius Laneti uygulanan kurbanın gözlerinde beyaz ve buğulu bir tabaka olduğunu görüyoruz, bu durum da kitaplarda hiç geçmiyor. Ancak, böyle bir durum lanetin etkisini oldukça düşürürdü, çünkü kimin bu lanetin altında olduğu gözlerine bakarak anlaşılabilirdi. Buna karşın, belki acele veya kötü bir şekilde yapılmış İmperius Laneti böyle görünüyor olabilir, veya bu etki kurbanın direndiğini gösteriyor da olabilir.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları Bölüm 2’de ise İmperius Laneti, kurbanın kokladığı bir sis gibi gösteriliyor. Bu sisi koklayan kurban ise sarhoş ve mutlu bir ruh haline giriyor. Ayrıca, bu filmde büyü “Imperius” kelimesi söylenerek yapılıyor, ancak doğru yapılışı “Imperio” kelimesini kullanmak. Filmlerde neden böyle yapıldı bilmiyoruz.

Tarihi

İmperius Laneti, Ortaçağ’ın başlarında karanlık cadı ve büyücüler tarafından icat edilmişti. İcat edilmesinin amacı ise insanları köleliğe zorlamaktı. Büyücü Konseyi, Sihir Bakanlığı’nda kurulduktan sonra bu lanetin kullanılması konusunda sınırlamalar getirilmişti. Bakanlık tarafından bu lanet ve diğer iki Affedilmez Lanet, karanlık büyüler olarak sınıflandırıldı. Bu lanetlere Affedilmez Lanet ismi verilmesi ise 1717’de gerçekleşti. Bu düzenlemeye göre ise bu lanetlerin bir insan üzerinde kullanılmasının sonucu, eğer yapan kişi yaptığı anda İmperius Lanetinin etkisi altında değilse, Azkaban’da hayat boyu ceza çekmek idi. Düzenlemedeki bu açıklık ise Birinci Büyücülük Savaşı sırasında Karanlık Büyücüler tarafından oldukça istismar edildi.

Etimoloji

“Imperius” lanetinin ismini, Latincede “hükmeden, güçlü, kuvvetli” anlamına gelen “imperiosus” kelimesinden ya da yine Latincede “hükmetmek” anlamına gelen “imperio” kelimesinden aldığı düşünülmektedir.

Deggit isimli bir Reddit kullanıcısı büyücülük dünyası ekonomisiyle ilgili hepimizin ıskaladığı bir noktaya parmak basarak gıda gibi oldukça temel bir ihtiyacın büyücülere nasıl ulaşabildiğini sorguladı. Sonuç ise ilginç, meğerse büyücülük dünyasının bir günde çökmemesini sağlayan asıl kahramanlar, yani Harry Potter‘ın pabucunu dama atanlar, Hermione Granger gibi Muggle doğumlu büyücülermiş!

Asalar, cübbeler, kazanlar, büyülü otlar, süpürgeler ve daha pek çok sihirli nesne büyücü dünyasında görmeye alışık olduğumuz ihtiyaçlar. Peki çok basit bir noktayı gözden kaçırıyor olamaz mıyız? Bildiğiniz gibi gıda maddelerini sihirle yoktan var edebilmek mümkün değildir. Harry Potter evreninde bu durum Alastair Barty Gamp‘ın ortaya attığı biçim değiştirme kanunları vasıtasıyla açıklanır. Peki bu durumda büyücülük dünyası ihtiyacı olan gıdaya nasıl kavuşabiliyor? Galleon kullanarak meyve-sebze, ekmek veya yumurta alabilmek mümkün mü? Deggit isimli kullanıcı da ortaya birkaç olasılık atıp bunları teker teker çürüterek en sonunda şaşırtıcı bir sonuca ulaşmış.

Akla gelen ilk olasılık bir yerlerde tarımla uğraşan büyücüler olması. Fakat kitaplarda tarımla ciddi bir şekilde uğraşan büyücülerle ilgili pek bir ipucu bulunmuyor ve Hogwarts’ta da bu yönde bir eğitim mevcut değil. Bitkibilim dersleri genellikle iksir yapımında veya şifacılar tarafından kullanılan sihirli bitkilerin yetiştirilmesine yönelik bir ders olmadığından tarım yapacak büyücülerin nasıl yetiştirildiğine dair bir bilgi de mevcut değil. Belki Weasley’ler ve Hagrid gibi bir iki tarımla uğraşan örnek sayabiliriz fakat bu örnekler de oldukça acemi ve bütün büyücülük dünyasını besleyecek oranda yiyecek üretemeyecek büyücülerden oluşuyor. Hatırlayın, Hagrid’in sihirle daha hızlı büyüttüğü balkabaklarının olgunlaşması bile neredeyse bir mevsim sürüyordu.

O zaman tarım hala Muggle’ların uğraştığı bir iş ve büyücülerin bir şekilde Muggle’lardan yiyecek alıyor olamaları lazım. Bunu direkt olarak Galleon kullanımıyla yapmaları ise biraz mantık dışı kalıyor. Belki de Galleon’ları eritiyor olduklarını var sayabiliriz – doğal olarak erimiş altın elde ediyor olurlar- fakat altın da büyüyle elde edilemeyen bir madde olduğundan Galleon’un Muggle paralarına karşı değerini düşürecek ve böyle bir kaynağın bir daha geri dönmemek üzere elden çıkarılmasına sebep olacak bu tarz bir yöntem de çok olası görünmüyor.

Bu durumda büyücüler Muggle’lardan yiyecek çalıyor da olabilirler. Basit çağırma büyüleri işlerini görür sanıyoruz. Fakat Muggle’larla sihir kullanılarak yapılan temasların kesin bir biçimde yasaklandığı ve cezalandırıldığı büyücülük dünyasında, devasa miktarda yiyeceğin sihir kullanılarak Muggle’lardan çalınması pek hoş karşılanmaz herhalde.

Ev cinleri desek, adlarının ev cini olmasının bir nedeni var. Toprakla haşır neşir olduklarını pek söyleyemeyiz.

Peki cevap ne? Deggit, en sonunda akla en yatkın fikri açıklayarak, neden Hermione Granger ve diğer Muggle doğumlu büyücülerin büyücülük dünyasının asıl kahramanları olduğunu anlamamızı sağlıyor.

Belki de Gringotts‘ta çalışan cincüceler dış dünyadaki Muggle’lardan yiyecek satın alarak bunları büyücülük dünyasına sokuyorlardır. Peki yiyecekleri satın alacak Muggle parasını nasıl elde ediyor olabilirler? Bu noktada kitaplardaki bir detay bu teoriyi aydınlatıyor. Hermione gibi aslında Muggle dünyasında yaşayan pek çok Hogwarts öğrencisi var ve bu öğrenciler her sene başında okul ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Gringotts’a giderek Muggle paralarını büyücü paralarıyla değiş tokuş ediyorlar. (Muggle paralarıyla büyücü paraları arasındaki kur farklarını şu yazımızda incelemiştik.) Bu şekilde büyücülük dünyasına yüklü miktarda Muggle parası giriyor ve Muggle’lardan alınacak gıda malzemeleri için uygun alışveriş ortamı sağlanmış oluyor.

Hatta bu teoriyi biraz daha genişletirsek belki de Albus Dumbledore‘un bu yüzden her sene pek çok Muggle doğumlu öğrenciyi baykuş yoluyla okula çağırıyordu. Ve hatta belki de sihirli güçlerin bazen büyücülük dünyasıyla hiç alakası olmayan Muggle’larda ortaya çıkmasının da nedenlerinden biri bu ekonomik dengeyi sürdürebilmektir.

Yani aslında Hermione gibi Muggle doğumlular büyücülük dünyasının devasa bir kıtlık yüzünden çökmemesini sağlayan asıl kahramanlar olabilirler. Peki siz bu teori hakkında ne düşünüyorsunuz?

Büyücü Dünyası’nın Para Birimlerinin Muggle Dünyasındaki Karşılıkları Hakkında Daha Fazla Bilgi İçin Buraya Tıklayabilirsiniz!

Ölüm Yiyenler göründükleri ilk andan itibaren büyücü toplumuna korku ve dehşet saldılar. Görünüşlerinin de en az kendileri kadar korkunç olması gayet normal. Görünüşlerinin en göze batan kısmı ise yüzlerine donuk ve ürkütücü bir yan kazandıran Ölüm Yiyen maskeleri. Ölüm Yiyenlerin korkunç maskelerinin filmlere aktarılırken tasarlanma sürecine hep birlikte bakalım!

Harry Potter Page to Screen: The Complete Filmmaking Journey adlı kitaptan alınmıştır.

Jenny Tempe’nin Ölüm Yiyen kostümleri için ilk tasarımları basit şekillerden oluşmaktaydı.

“Ölüm Yiyenler Quidditch Dünya Kupası saldırısında sadece siluet olarak veya mezarlıkta sislerin içinde görünüyorlardı, bu yüzden güçlü ve tanınması kolay bir görünüş oluşturmak istedim.”

Sert cüppeleri ve deri kukuletaları bir sonraki görünümleri için tekrar tasarlandı ve Pierre Bohanna tarafından ‘Ölüm Yiyenlerin gösterişli bir estetiği’ olduğu şeklinde tanımlandı.

Konsept sanatçısı Rob Bliss gümüş maskeleri tasarlarken, Moğol dizayn kalıplarından yararlandı.

Bliss ise süreci şöyle anlatıyor:

“Ölüm Yiyenleri ilk kez gördüğümüzde – Ateş Kadehi’nde – maskeler sadece parçalı olarak takılıyorlardı. Fakat Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘nda tüm yüzü kaplamasının daha korkunç gözükeceğini düşündüm. Tüm grubun tek bir görünüşe sahip olması ana fikirdi fakat her bir Ölüm Yiyene kendilerine has tasarımlar ve motifler koyarak kendi içlerinde tanınmalarını sağladık.”

Janine Temime ise kıyafetlerine işlenmiş noktaları maskelerin kabartmasında referans olarak kullandı.

Peki sizler maskelerden memnun oldunuz mu? Yeterince ürkütücü ve güzel işlendiğini düşünebilirsiniz. Farklı düşünceleriniz varsa bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Gerek zevk için gerekse mecburiyetten Muggleların dünyasında iş arama durumunda olabilecek büyücüler için kariyer tavsiyeleri!

Hermione Granger – Hayır Kurumu Çalışanı

Sevgili karışık saçlı kitap kurdumuzun gitmeyi en sevdiği yer kütüphane olabilir ama kocaman kitaplar Hermione’nin tek tutkusu değil. Ev cinlerinin haklarını korumaya çalışması ve bu konuya yaklaşımı ve Rita Skeeter’ın sinsice haber toplamasını engellemekteki  kararlılığı ile Hermione bizlere içinde bulunduğu dünyada fark yaratmanın onun için önemli olduğunu gösterdi.

İyi bir amaca hizmet eden kampanyalar yürüten bir insan olmak Hermione’ye oldukça yakışacak gibi duruyor ve kesinlikle bu işte mükemmel olabilir. Sonuçta Harry ve Ron’u E.R.İ.T. (Ev Cini Refahını İlerletme Topluluğu) için çalışmaya ikna ettiğine göre her şeyi yapabilir.

Neville Longbottom – Peyzaj Mimarı

Profesör Sprout, Deli- Göz Moody’ye (Aslında Barty Crouch Jr.) Bitkibilim konusundaki doğal yeteneğinden bahsettiğinden beri Neville uzman olacağı alanı seçmişti.

Büyücü dünyasındaki hayatının geri kalanında Hogwarts’ta Bitkibilim profesörü olmuş olabilir ama sihir olmayan Muggle dünyasında ona en uygun gördüğümüz iş bahçe düzenlemek. Bitkilerle ilgili bilgisini kullanabileceği ve bununla harika bahçeler yaratabileceği bir iş peyzaj mimarlığı.

Molly Weasley – Otel Yöneticisi

Weasley”lerin tatlı anaç annesi Molly, sevdiklerini ağırlamaktan ve onlara güzel yemekler yapmaktan aldığı zevki hiçbir şeyden almamıştır. Bu yüzden de bir otelde misafirleri ağırlamaktan ve onlara yemek servisi yapmaktan zevk alacağını düşündük. Sadece bir asa hareketiyle çeşit çeşit soslar ve çorbalar yapabilmesi ona oldukça  yardımcı olacaktır.

Sonuçta Molly Weasley sadece bir evi çekip çeviren bir kadın değil onlarca büyücüyü evinde layıkıyla ağırlayan mükemmel bir ev sahibi.

Luna Lovegood – Sanatçı

Luna’yı her tarafına boya sıçramış tulumuyla ve kulağının üstünde unutulmuş bir fırçayla hayal etmek oldukça kolay. Odasının tavanındaki arkadaşlık freski yaratıcılığının simgesi. Ayrıca hayata bakışı ve duruşuyla diğer insanlardan kolayca ayrılabilen Luna’nın elinden çıkan sanat eserleri de eminiz ki diğerlerinin arasından sıyrılabilir.

Luna’nın kendine özgü görünüşü ve duruşu herkese göre olmayabilir ama hımhımların soyut bir temsilini odasına asmak isteyen birileri kesinlikle vardır.

Harry Potter – Gizli Ajan

Muggle dünyasında Seherbazlık diye bir meslek olmadğı için Harry hayatının mesleğini yapamayacak. Ancak her şey bitmiş değil, sonuçta gerçek dünyada da bu tarz yeteneklerini kullanabileceği meslekler var.

Harry’nin üstün gözlem yetenekleri, güçlü savaş becerileri ve gittiği her yerde belayı üzerine çekmesi gibi yetenekleri onu oldukça iyi bir gizli ajan yapabilirdi. Gerçek dünyadaki işi hakkında daha fazla bilgi veremiyoruz çünkü adı üzerinde gizli!

Sirius Black – Profesyonel Köpek Gezdirici

Havalı bir meslek olmayabilir belki ama caddede bir grup köpeği gezdirmek Sirius’a oldukça uyacak bir Muggle mesleği olabilirdi. Animagus bir büyücü olduğundan bir süre köpek olarak yaşayan Sirius kesinlikle köpeklerin dilinden anlardı ve onlarla nasıl başa çıkılacağını oldukça iyi bilirdi.

Sonuçta köpeklerin dilinden kim daha iyi anlayabilir ki!

Siz bu seçimler hakkında neler düşünüyorsunuz? Ve sizce Harry Potter’daki diğer karakterlere nasıl Muggle meslekleri uygun olurdu? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Eski, konuşan bir şapka Hogwarts’taki ilk yemeğinizde kafanıza konulacak bir şey olarak garip bir nesnedir. Bildiğiniz üzere Hogwarts öğrencilerini dört binaya ayırır. Fakat öğrenciler nadiren hiç düşünmeden binalarına yerleştirilir. Seçmen Şapka‘nın bu süreci nasıl idare ettirdiğine ve nelere dikkat ettiğine hep birlikte göz atalım.

Her ne zaman Seçmen  Şapka yepyeni, korkmuş ve titreyen bir Hogwarts öğrencisini yerleştirse, kararını öğrencinin karakterindeki belirli özelliklere göre verir. Bu noktayı hepiniz çok iyi biliyorsunuz fakat yine de üzerinden geçelim. Gryffindor öğrencileri cesur olmaya yatkındır, Ravenclaw zeki, Hufflepuff nazik ve Slytherin ise, ortak inanışlara karşı olarak, kurnaz ve becerikli öğrencileri bünyesine alır.

Fakat her zaman bu kadar keskin ayrımlar olmaz…

Bazı Hogwarts Öğrencilerinin Diğer Binalara Eğilimli Olduğu Görülür

Tanıştığımız bazı Hogwarts öğrencilerinin binaları için mükemmel olduğunu görüyoruz – Draco Malfoy’u Hufflepuff’ta düşünebiliyor musunuz? Kesinlikle hayır. Tam bir kaos olurdu.

Fakat bir de Hermione gibi öğrenciler var, cesur olduğu kadar zeki, Ravenclaw yerine Gryffindor’a seçilmesi gibi bıçak sırtı bir karar gerekenler. Seçmen Şapka’nın Hermione’yi bir binaya yerleştirmesinin dört dakika sürmesi bir sürpriz değil – neredeyse bir Şapka Oyalayıcısı yaşanıyordu: Seçmen Şapka’nın bir öğrenciyi yerleştirmek için beş dakikadan fazla beklemesi durumu. (Ayrıntılı bilgi için diğer yazımız)

Neville de aynı durumda: Gryffindor’a seçilmesine rağmen, Neville çoğunlukla bir Hufflepuff’un özelliklerini gösteriyor – özellikle sonsuz nezaketiyle. Hatta Seçmen Şapka’ya Hufflepuff için rica etmiş ve neredeyse bir başka Şapka Oyalayıcısı’na neden olmuştur. Son senesinde, Hogwarts’taki çoğunlukla unutkan ve ezik olarak geçirdiği yıllardan sonra, Seçmen Şapka Neville’i Gryffindor’a koyarak kararının doğru olduğunu göstermiştir. Neville, Nagini’yi Gryffindor’un Kılıcı ile Hogwarts Savaşı’nda öldürmüştür, muhtemelen en Gryffindor şeyi yaparak.

Yine de biraz Hufflepuff tarafı her zaman Neville’e de görülmüştür, özellikle eski Hufflepuff Bina Müdürü Profesör Sprout’tan sonra Bitkibilim Profesörü olunca. Neville ayrıca bir Hufflepuff olan Hannah Abbott ile evlenmiştir. Serideki en cesur karakterlerden biri olmasına rağmen, içindeki ufak sarı parıltının yaşadığını her zaman görebiliriz.

Seçmen Şapka Bile Bazen Afallayabilir

Dört Kurucu’nun aktardığı bilgileri barındırması, şapkanın parmaklarını şıklatmasıyla  – parmağı olsaydı, tabii ki – binanızı seçmesi anlamına gelmiyor. Minerva McGonagall durumunda Ravenclaw yerine Gryffindor’a seçilmesi mükemmel zekasının ve cesaretinin eşit olduğunu gösterircesine beş buçuk dakika almıştır.

Eğer Öğrenciler Daha Büyük Olduklarında Seçilseler, Farklı Binalarda Olurlar Mıydı?

Birinci sınıf Hogwarts öğrencileri genelde 11 yaşında olurlar, böylece o yaşta seçilirler. Fakat Peter Pettigrew, asil yiğitliğin kesinlikle bir örneği olmayan bu adam, Gryffindor’a seçilmişti. Hepimizin bildiği gibi, Pettigrew biraz büyüdüğünde Karanlık Lord’a o kadar bağlanmıştı ki Lily ve James Potter’a ihanet etti – tekrar, gerçekten cesaretin bir simgesi değil. Seçmen Şapka’nın seçimlerinin yanlış olduğunu inatla reddetmesine rağmen, bunca yıl sonra Pettigrew tekrar Gryffindor’a seçilebilir miydi?

Bir Öğrencinin Binası Genelde Diğer Aile Üyeleriyle Aynı Olur – Fakat Her Zaman Değil

Weasley ailesi Gryffindor olmak konusunda ünlülerdir, bu kızıl saçlı aile kesinlikle mert olmasına rağmen Percy Weasley’nin gerçek kızıl ve altın renklerini göstermesi çok uzun zaman almıştır. Harry onunla tanıştığı zaman genelde kafasını kitaplara gömüyordu, ki bu açık arayla bir Ravenclaw özelliği. Percy ayrıca şiddetli bir şekilde hırslıdır, bir Slytherin özelliği olarak görülür – özellikle Bakanlık’taki işi yüzünden kendini ailesinden uzaklaştırdığı zaman.

Sonunda, Percy’nin Gryffindor tarafı Hogwarts Savaşı’nda açığa çıkar, Sihir Bakanı Pius Thicknesse’yle savaşır ve derhal istifa eder. Gerçek bir Gryffindor.

Bir Öğrencinin Bina Tercihi Fark Yaratır

Tabi ki, kaderinizin bir parçası hangi binaya seçildiğinizde yatar. Harry, örneğin, Slytherin hakkında korku hikayeleriyle daha henüz Hogwarts kapılarına gelmeden binadan bezmiştir. Bu yüzden Seçmen Şapka’dan umutsuzca başka bir binaya seçilmesini ister. Neville ise tam tersine Gryffindor olduğuna inanmakta zorlanır, zavallı çocuk.

Sonunda, Seçmen Şapka Harry’nin önerisini dikkate alır, Harry’nin yıllar sonra oğlu Albus Severus Potter’a da söylediği gibi.

Bu sahne, Dumbledore’un haklı olduğunu bize gösterir niteliktedir:

“Bize aslında kim olduğumuzu gösteren şey yeteneklerimizden çok seçimlerimizdir.”

Sizler ne düşünüyorsunuz, kendi binanızın hangisi olduğunu nedenleriyle birlikte bizlerle paylaşabilirsiniz.

Seçmen Şapka’nın Seçimlerine Bilimsel Bir Bakış

Draco Malfoy’u kibirli, ön yargılı, diğer öğrencilere ve özellikle de Hermione’ye karşı oldukça kaba biri olarak tanıdık ancak işin aslı bu kadar da kötü değil. Burada, şüphesiz çekilmez biri olan ancak kesinlikle kötücül olmayan Draco’nun karakterine yakından bir bakış atacağız.

1. Aile Etkisi

Draco’nun ailesi ve bilhassa da babası tarafından yoğurulup şekillendirildiği aşikar. Hatta  kurduğu cümlelerin büyük kısmı meşhur “Babam…” sözüyle başlıyor.

Maalesef Lucius Malfoy’un dünya çapında pek de hoş olmayan ve kaçınılmaz şekilde oğlunu da etkileyen bir şöhreti var.  Lucius’un melezlerin ve Muggle-doğumlu büyücülerin safkanlardan aşağı bir konumda olduğuna dair bir inancı var, oğluna da işlemekten hiç çekinmediği bir inanç.

Lucius’un Draco’nun gözünde nasıl da yenilmez bir insan olduğunu düşünün: Sihir Bakanı’nın bizzat kendisiyle güçlü bağlantıları olan, zengin ve nüfuzlu bir adam. Eğer o ‘Bulanıkların’ değersiz olduğunu söylüyorsa, şüphesiz ki bu doğrudur.

Lucius Draco’ya berbat davranabiliyor. Ölüm Yadigarları’ndaki Malfoy Malikanesi bölümünden anladığımız üzere Lucius’un oğluna çok fazla baskı uyguladığı için kendini zaman zaman suçlu hissettiğini söyleyebiliriz. Onun için büyük bir utanç bu zira Draco’nun yegane istediğinin babasının onunla gurur duymasını sağlamak olduğunu içten içe sezinliyoruz.

2. Harry ile Olan Düşmanlığı

Draco’nun bir noktada Harry ile gerçekten de arkadaş olmak istediğini unutmak oldukça kolay.  Draco’nun ailesi Harry’nin yıllar evvel Öldüren Lanet’ten kurtulmasının sebebinin onun da bir karanlık büyücü olup olmamasından kaynaklandığını merak ediyordu.

Harry, Draco’nun hafif agresifçe olan arkadaşlık teklifini, onun arkadaş olarak asla seçmeyeceği fakir ama mutlu Ron Weasley ve Muggle-doğumlu Hermione Granger’ı tercih ederek reddetmişti.

Düşmanlıkları ta o zamandan başlamıştı ancak Draco’nun ailesi tarafından cesaretlendirilmesiyle işler daha da kötüye gitti. Harry, Gryffindor Quidditch takımına son yüzyılın en genç Arayıcı’sı olarak seçildiğinde, Lucius tüm Slytherin takımına Draco’nun da Arayıcı olması karşılığında yeni son model süpürgeler almıştı. Bu, Lucius’un Harry her ne yapıyorsa, Draco’nun daha iyisini yapabileceğini umduğunu gösteriyor.

3. Draco’nun Gerçek Karakteri

Draco’nun gerçek karakterini anlamaya, ona Dumbledore’u öldürme görevi verildiği zaman başlıyoruz. Kendini her zaman saçma sapan bir şekilde kabadayı göstermeye çalışan yeniyetme çözülmeye başlıyor ve görevini tamamlamayı asla başaramıyor.

Yine de bu görev Draco’ya ‘büyük bir onur’ olarak lanse edilmiş olabilir ancak yakından bakıldığında bunun görevden ziyade babası Lucius’un hatalarının bir cezası olduğu görülüyor, annesi Narcissa bile bunu görebiliyordu. Karanlık Lord’a kolay kolay hayır diyemiyordu ve ona göre bu görev, babasının gözüne girmesi için bir şans olabilirdi. Ancak soğukkanlı duruşuna rağmen Draco korkuyordu.

Normalden daha solgun ve daha sağlıksız görünmeye başlamıştı. Tüm bunların üstünde çok fazla yük oluşturduğu esnada tuvalette ağlarken duymuştu onu Harry. Bu noktada ona yardım edemezsiniz ancak biraz da olsa acıyabilirsiniz – beline kadar çamura batmış durumda ve yapabileceği hiçbir şey yok. Ve cinayet işleme kısmına gelince, bunu yapamadı. Bu bize Draco’yla ilgili çok şey anlatıyor.

4. Harry’yi Kurtarmayı Seçiyor

Harry, Ron ve Hermione, Kapkaçırcılar tarafından yakalanıp Malfoy Malikanesi’ne götürüldüğünde, Malfoylar son derece heyecanlanmışlardı.Voldemort’u etkileme şansları ayaklarına gelmişti.

Ancak Hermione’nin Sokma Büyüsü sağolsun, Harry’nin yüzü tanınmaz haldeydi ve onun kim olduğunun anlaşılması için Draco çağrılmıştı. Bu, Draco’nun yıllar boyu didiştiği kişiden sonsuza dek intikam alması için altın değerinde bir fırsattı ancak bunun yerine o, tereddüt etti. Bu Draco’yu düşmanlıklarını bitirmeye değil, kendi ölümüne yaklaştırmıştı.

Yanılıyor olmaktan da korkmuş olabilir elbette ancak aynı zamanda daha sonra olacakların bir parçası olmak istememiş gibi de duruyor – Harry’ye doğru düzgün bakamamıştı bile. Yıllar boyu süren düşmanlıklarını göz önüne alınca, Draco ve onun davranışları için oldukça büyük bir olaydı bu. Kim derdi ki Draco Malfoy, Harry Potter’ı Voldemort’tan koruyacak?

5. Draco Esasen Berbat Bir Kişiliğe Sahip İyi Biri

Şimdi dürüst olalım, Draco tanıdığımız en hoş insan değil. Dar görüşlü ve birazcık da salak, zaman zaman kindar ve liste böyle uzar gider. Ancak olay Draco’ya geldiğinde, Harry’nin de ondan pek bir aşağı kalır yanı yok.

Birbirlerinin içindeki en kötü tarafı ortaya çıkardılar. Fakat Draco asla tam olarak Ölüm Yiyenler’e katılmadı. Babasının onu yıllar boyu şekillendirme çabalarına rağmen Draco’nun içinde bu hayatı istemediğine dair bir şeyler vardı. Okulda geçirdikleri süre boyunca Harry’ye çok kötü şeyler yaptı ve Hermione’ye karşı olan tutumu düpedüz şok ediciydi.  Kefareti için çıktığı yol oldukça dolambaçlı ve zorlu, aynı Bina Öğretmeni gibi, Draco hatalarından ders çıkarmayı öğrenecek.

Draco Malfoy hakkında siz ne düşünüyorsunuz? Fikirlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Ortalık yine karıştı! Warner Bros.‘un bir Lanetli Çocuk filmi çekeceği ve Harry Potter rolünü eski sahibine iade edeceğiyle ilgili söylentiler almış başını gidiyor!

“Harry Potter ve Lanetli Çocuk” tiyatro oyununun akıbeti hakkındaki söylentiler bitmek bilmiyor. Önce Birleşik Krallık’da sahne alacağı söylenen oyunun Broadway’e gidebileceği ihtimali konuşulmaya başlandı, ardından Warner Bros.‘un olası bir filmin haklarını satın aldığı ortaya çıktı ve son olarak da J.K. Rowling oyunun galasında bizzat, oyunu götürebilecekleri her yerde sergileyeceklerini söyledi.

Oyunun akıbetinin ne olacağı hakkındaki belirsizlik hala havada asılıyken New York Daily News‘un haberini yaptığı bir söylenti, ne olacağını merakla bekleyen hayranların gündemine oturdu. Merak etmeyin haberler iyi. Görünüşe göre 2020 yılına kadar Lanetli Çocuk‘u beyaz perdeye taşımak isteyen Warner Bros. Harry Potter rolünü oynayacak aktörü çok da uzaklarda aramıyormuş.

Hollywood’dan haber taşıyan küçük kuşlara göre Warner Bros. Harry’nin gözlüğünü takacak kişinin yeniden Daniel Radcliffe olmasına sıcak bakıyormuş.

Hollywood’daki çok gizli bir kaynak şöyle diyor:

“Warnerlar gizli bir biçimde film haklarının alınması ve senaryonun hazırlanması üzerinde çalışıyorlar ve tabii ki akıllarında Harry’yi oynayabilecek tek bir adam var. Ancak Daniel kırk yaşına gelene kadar bu rolü yeniden almanın kesinlikle aklında olmadığını açıkça belirtmişti.”

Gizli kaynak hem haklı hem haksız. Çünkü Radcliffe daha önce sağ kalan çocuğu tekrar canlandırmayı düşünmediğini bu şekilde dile getirmiş olsa da, yakın zamanda kendisini eğer yeterince iyi bir senaryo yazılırsa yeniden Harry olarak geri dönebileceğinden bahsederken bulmuştuk.

İşin ilginç yanı Radcliffe’in inatla “Lanetli Çocuk”u izlemeye gitmiyor oluşunun bu işle bir ilgisi olabilir. Bunlar elbette “bir film olacağı varsayımına” dayanıyor. Fakat belki de Radcliffe oyunu izlemeye “dikkat çekmemek için gitmediğini” bahanesinin ardına sığınırken aslında halihazırda aynı rolü oynayan başka bir oyuncudan etkilenmemek istediği için tiyatro salonundan uzak duruyordur.

Kaynağın aktardığı bir başka önemli bilgi ise yapımcıların özellikle Harry’nin oğluna odaklanan bir film yapmak istemeleri ve bunu bir üçlemeye dönüştürmek için de epeyce para harcamaya hazır oldukları. Yine de hala Warner Bros. ve Daniel Radcliffe cephelerinden bir ses gelmediği için temkinli olmak gerek.

Sosyal medyada oyunla ilgili gelişmelere yorum yapan hayranların bir kısmı başlarından aşağıya yağdırılan bu söylenti yağmurundan bıkmış durumda:

Rumors of a Cursed Child movie? pic.twitter.com/c9pJbZlLvW

— Kayla Charisse (@BOOKadoodles7) August 30, 2016

“Lanetli Çocuk filmi söylentileri mi? – Durdurun şunu!”

Bazıları ne istediklerinden oldukça emin:

I WANT A CURSED CHILD MOVIE

— sabrina (@yikesabrina) August 21, 2016

“BİR LANETLİ ÇOCUK FİLMİ İSTİYORUM”

Bazıları ise bu fikre temkinli yaklaşmayı sürdürüyor:

I don't think Harry Potter and the Cursed Child would make a good movie trilogy, and I don't want certain characters to be recast.

— Ryan (@oddryan) August 31, 2016

“Harry Potter ve Cursed Child’ın iyi bir üçleme olacağını düşünmüyorum ve bazı karakterlerin yeni oyuncular tarafından canlandırılmasını istemiyorum.”

Sizce yeni bir film çekilir mi, üçlemeye yetecek kadar konu çıkar mı, Harry Potter‘ı yeniden Daniel Radcliffe oynar mı, yoksa bunların hepsi bizim hüsnü kuruntularımız olarak mı kalacak? Hala bu olasılıklar arasında boğulmadıysanız fikrinizi bizimle paylaşabilirsiniz!

Harry Potter ve Lanetli Çocuk oyununun senaryo kitabı, çok yakında YKY tarafından Türkçe olarak bizlerle olacak. Bu sırada oyunun hikâyesini okumak için de buraya tıklayabilirsiniz.

Bir böcürtün şekil değiştirmesinden daha fazla öğretmen değiştiren Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinin yer aldığı sınıflar da her yıl gelen yeni öğretmene göre özel olarak düzenlendi. Peki bu değişimler ve yenilikler nasıl tasarlandı! Hadi gelin detaylara hep birlikte göz atalım.

Jody Revenson’un Harry Potter: Filmlerden Sihirli Mekanlar (Harry Potter: Magical Places from the Films) kitabından alıntıdır.

Harry Potter ve Felsefe Taşı‘nda, Profesör Quirrel’ın Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfının çekimleri Lacock Manastırı’nın, on üçüncü yüzyılda rahibelerin ateş yakmasına izin verilen tek odası olan ısınma odasında yapıldı. Ancak Stuart Craig ‘Sette çekim yapmak, tüm ekibi toplayıp belli bir lokasyona götürüp çekim yapmaktan çok daha kolay, bu yüzden Sırlar Odası filmi için Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıfı inşa ettik’ diyor. Tasarımcılar ısınma odasınının aynısını yaratmadılar, bunun yerine tasarımı en baştan, akıllarındaki, odanın heykelsi niteliği ve aynı zamanda aşina oluşuna yönelik iki yeni konseptle yaptılar.

‘Her yeni Karanlık Sanatlar profesörüyle birlikte değişmesine rağmen, tanıdığımız bir odada olmak oldukça güzel.’

Craig için, şekil son derece önemli.

Craig’in tasarımı boş bir sayfa kağıtla başladı.

‘Öylesine karalamaya başladığım denemelerimden biriydi ve keresteden kocaman kirişlerin desteklediği çok dik ve çift eğimli çatıyı tutan kafes kirişleri fikrini buldum. Bu çatı hattında bir tavanarası odasıydı.’

Craig, aklında odanın gelişimini kamera çekimiyle sürdürdü.

“Setin, baktığınızda kafes kirişlerinin kıvrılan duvarların etrafında yayıldığı, kıvrımlı bir şekle sahip olmasına karar verdim.’

Işık da ayrıca önemli bir etmendi, bu yüzden bir tarafa devasa pencereleri ilave etti. Bundan sonra profesörün ofisini sınıfa bağlaması gerekti.

Merdivenlerin üzerinde gotik bir kürsü şeklinde olan neredeyse üçgen şeklinde bir tavanarası Sırlar Odası’ndaki Karanlık Sanatlar profesörü Lockhart’a mükemmel şekilde uyuyordu.

‘Dramatik giriş ve çıkışlar yapabilen ve her daim aktör Lockhart’a sahne şeklinde tasarlanmış bir set oldukça uyuyordu.’

Craig ve Stephanie Mcmillan Karanlık Sanatlar profesörü her sene değiştiği için, sınıfı her gelen öğretmenin karakterini yansıtacak şekilde değiştirme şansına sahipti.

“Profesör Lockhart inanılmaz şekilde kibirli,” diye açıklıyor McMillan, “Bu yüzden odanın her yerinde kendine ait bir sürü fotoğraf, tablo ve yazdığı kitapları vardı.”

Fotoğraflar Lockhart’ı ekstrem durumlarda veya spor maceralarını sergiliyordu ve bu fotoğrafların büyük çoğunluğu hareket ediyordu.

“Üç metreye bir buçuk metre olan en büyük portreydi. Kendisini resmederkenki halinin olduğu bir portre fikri geldi aklımıza. Ve görsel efektler yardımıyla, Lockhart’ın portrenin içinden geçerek gireceğini umuyorduk.”

Sonunda ise sadece Lockhart’ın resim içerisindeki ikizine göz kırptığı sahne yer aldı.

McMillan Harry Potter ve Azkaban Tutsağı‘nda Profesör Lupin’in sınıfını tasarlamayı biraz zorlayıcı buldu . Lupin’e gerçekten bir doğa bilimcisi görüntüsü vermeye karar verdi.

“Seyahatlerinde bulmuş olabileceği, örneğin cam kubbe içindeki kafatasları gibi şeyleri koyduk.”

McMillan’ın ayrıca, film metninde yer alan plak-çalar, projektör sistemi ve Böcürtün içinde yer aldığı sandık gibi bir çok özel eşyayı hazırlama görevi de vardı.

“Fransız mobilya örneklerini, özellikle Art Nouveau çizgilerini inceledik ancak daha tehditkar görünmesi için olduğundan daha kısa ve kalın hatlarda yaptık.”

McMillan’a göre Harry Potter ve Ateş Kadehi‘nde ise Profesör Deli-göz Moody için set tasarlamak ise çok daha kolay oldu.

‘Tabi ki camdan yapılma gözü yüzünden bir lens teması işlemeye karar verdik bu yüzden, devasa büyüklükte asılmış optik cihazlar vardı.”

McMillan, Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘nda Profesör Umbridge’ın KSKS sınıfını ‘harika bir rahatlama’ olarak tanımlıyor.

‘Aslında hiçbir şey öğretmedi. Bu yüzden odada sihirli şekilde masalara dizilen kitaplar dışında, özel eşyalar olmayacaktı. Odada hiç dekorasyon yoktu. Bu yüzden, merdivenlerden çıkıp Umbridge’in ofisini gördüğünüzde bu gerçek bir şok olacaktı.’

Her profesörün özel durumlarına göre dekorasyon ihtiyaçlarına ek olarak, McMillan bir sınıfın temel ihtiyaçlarını da temin etti. Her sınıfın, üzerinde ayak ölçüsü olarak dikey bir çift çizme gibi sihirli detayların eklendiği döner kara tahtası vardı. On sekiz adet çift kişilik sıra bir defada otuz altı adet öğrencinin oturmasına imkan verdi. Aktörleri büyüdükçe, Stuart Craig ‘Yataklarını ve küçük okul sıralarıyla sandalyelerini büyütmek zorunda kaldık. Gerçekten de oldukça çabuk küçüldüler.’ diyor.

Peki ya siz bu Karanlık Sanatlara Karşı Savunma sınıflarının tasarımı hakkında ne düşünüyorsunuz? Favoriniz hangisiydi? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Twitter, popüler sosyal medya uygulaması Snapchat’ten örnek alarak geçen aylarda fotoğraflara eklenebilen ‘stickers’ özelliğini getirmişti ve artık Fantastic Beasts and Where to Find Them sayfası da hayranların Newt Scamander ile ilgili ögeleri fotoğraflarına ekleyebilecekleri bu özelliği oluşturdu.

Aşağıda görüldüğü gibi artık hayranlar, Newt’in Hufflepuff atkısını, büyülü çantasını, asasını ve tavus kuşu renginde paltosunu yüklenen fotoğraflara ekleyerek kendilerini ünlü büyüzoologa dönüştürebilirler.

Add #FantasticBeasts stickers to your photos before you upload by using your Twitter photo editing function https://t.co/ig3qavL153

— Warner Bros. UK (@WarnerBrosUK) August 29, 2016

-Artık #FantasticBeasts sticker’larıyla Tweet’inize ufak bir büyü katabilirsiniz.

-Twitter foto düzenleme özelliğini kullanarak fotoğraflarınıza #FantasticBeasts sticker’ları ekleyin.

Yakında gerçek zamanlı sohbetlere katılmak için dönebilen stickers takımlarımıza göz atabilirsiniz ve yüzlerce aksesuar ve emoji kütüphanesinden istediğinizi seçebilir böylece fotoğraflarınızı daha eğlenceli hale getirebilirsiniz. Ne yaptığınız veya nasıl hissettiğinizi paylaşmak, herhangi bir şeye destek olmak ya da Tweet’lerinize sadece zarafet katmak için onları kullanabilirsiniz. Bir fotoğrafta birden fazla sticker kullanabilir, onları yeniden boyutlandırabilir, döndürebilir ve resimde istediğiniz yere sürükleyebilirsiniz.

Hayranlar bu özelliği çoktan kullanmaya başladı bile, işte birkaç örnek:

J'ai fait ce que j'ai pu pic.twitter.com/0cBZcvw31L

— Marine (@LaMarineNormale) August 29, 2016

Je le savais depuis le début mon chat est un animagus! #harrypotter #Potterhead pic.twitter.com/9qhFjDlrgP

— RachouCampbell (@GodricsH0ll0w) August 29, 2016

J'ai essayé de faire ce que j'ai pu pic.twitter.com/JS00t1Ee5J

— Axel ✨ (@svndayreader) August 29, 2016

Peki ya sizler bu özelliği nasıl buldunuz? Kullanmaya başladınız mı? Yorumlarınızı bekliyoruz!

Reddit kullanıcısı sirlionel13, pek çoğumuzun merak ettiği Hortkuluk yaratma süreciyle ilgili “rahatsız” edici bir teori ortaya attı.

Geçenlerde Melez Prens‘i bilmem kaçıncı kez okuduktan sonra Hortkuluk yaratma işleminin nasıl gerçekleştiği konusu kafamı epey kurcalamaya başlamıştı. Kitaplarda asla açıklanmaması bir yana, Rowling’in kendisi bile bu süreci anlatmaktan “oldukça korkunç” olması gerekçesiyle kaçınıyordu. Ben de her konuda teorileri olan hayranların bu konuyu es geçmeyeceklerinden emin bir şekilde internette arama yapmaya başladım ve birkaç teori okudum. Birazdan okuyacağınız teori tüm okuduklarım arasında en akla yatkın olanı gibi geldi bana.

Reddit kullanıcısı tarafından ortaya atılan bu teoriyi okumadan önce hepinizi uyarmak isterim, bazılarınız için bunu dolu mideyle okumak pek sağlıklı olmayabilir zira birazcık… nahoş bir teori.

Hortkuluklar’a dair elimizde resmi olan çok az bilgi var: Bir kişinin ruhunu parçalara böldüğünü ve o parçalar yok olana dek kişiyi ölümden koruduğunu, Hortkuluk’un bir nesne ya da bir canlı olabileceğini ve her birini yaratmak için cinayet işlenmesi gerektiğini biliyoruz.

Ancak şöyle bir şey de var, kitaplar boyunca bir sürü kişi cinayet işliyor, hele son kitap ölüm karnavalı gibi. Her bir kişiyi öldürdüğünde otomatik olarak Hortkuluk sahibi oluyorsan, o zaman Bellatrix kesinkes ölümsüz, bizler de onun Imperiuslu minionlar’ı olurduk, yani açıkçası işler böyle yürümüyor.

J.K. Rowling‘in kitaplarda asla açıklamadığı şeyse cinayet sonrası Hortkuluk yaratma işleminin tam olarak nasıl gerçekleştiği. Çoğumuz bunu oldukça karanlık, eski ve karmaşık bir büyü olarak kabul ettik ama kitaplarda J.K. Rowling’in bundan “konuşulamayan” olarak bahsettiği pek çok yer var.

Cinayet başlı başına kötü bir şeyken Hortkuluk yaratmak için birinin bundan daha ne kadar ileriye gitmesi gerekiyor? Pekala gençler sıkı durun, Reddit kullanıcısı sirlionel13‘ün hem merakınızı giderecek hem de sizi rahatsız edecek bir teorisi var: Voldemort Hortkuluklar’ı yamyamlıkla yarattı.

Sirlionel13‘e göre, Hortkuluk yaratmak için Voldemort’un yalnızca ruhunu bölmesi gerekmiyordu, ruhunu kurbanınkiyle bağlaması da gerekiyordu. Yöntemi ne miydi? Kurbanının etini yemek. Açıklaması da şu şekilde:

“Yamyamlık, tarih boyunca ölüden güç, dayanıklılık ya da sağlık elde etmekle ilişkilendirilmiştir. Amacı alt edilen düşmandan güç elde etmek, bir topluluğun ölen üyesiyle metafiziksel güçleri paylaşmak ya da sadece bedeni çeşitli rahatsızlıklardan kurtarmak için tıbbi uygulama yapmak olsa da insanların başka insanları yemenin onlara bir şekilde yardım edeceğine dair bir fikirleri vardı.

Bu, modern tıbbın dünya çapında gelişmesine kadar oldukça yaygındı. Amerika’daki yamyamları tartışan Avrupalılar bile kurutulmuş insan dokusunu şifa niyetine yiyorlardı. Ancak bugünün standartlarında, yamyamlık hakkında konuşmak, dinleyen kişilerde kolayca bir öğürme refleksi oluşturabiliyor.

Nekromansi (en azından daha fantastik versiyonu), ölüyü güç kazanmak için kullanma sanatıdır ve Orta Çağ’da cadılardan bu kadar korkulmasının da sebebidir. Bu aslında tam olarak Hortkuluk’u tanımlayan şey: güç elde etmek için öldürmek. Neden bunu bir adım daha öteye taşıyıp işin içine esas bedeni de dahil etmeyelim? Bir kara büyücünün özellikle nekromansi için bedenini kullanmak amacıyla birini öldürdüğünü varsaymak çok da uç bir şey olmazdı ve bence olabilecek en karanlık sanatlardan biridir bu.

Ve bunun bu kadar dikkatimi çekmesinin sebebi de bu: Hortkuluk yaratmak birini öldürüp ruhunu bölerek yapılması gereken bir şey. Ancak Voldemort‘un kendisi her zaman cinayet işlemiyordu. Mızmız Myrtle bir Basilisk tarafından öldürüldü ki Tom Riddle‘ın emriyle bile gerçekleşmiş olsa dahi gerçekten de bir cinayet değildi. Ölümü için suçlanabilir ama o zaman Harry de ruhu parçalamaksızın pek çok ölümden sorumlu tutulabilir. Voldemort’un ruhunu Myrtle’ınkine bağlayacak bir şey gerçekten olmamalı.

Ayrıca, gördüğümüz kadarıyla birini ruhundan ayırmak için tek yol Öldüren Lanet, aynı birinin kalbine doğrudan nişan almak gibi, küçük bir parçasını alıp kalanını sonrası için saklama gibi bir durum olamaz.

Ancak, yakın zamanda bölünmüş bir ruh yakın zamanda gitmiş olan bir ruhla bağlanırsa, ölü o ruh parçasını taşıyabilir ancak bağlantı yapılmış olmalı. Yediğin ete yapılan nekromantik bir büyü, ruhları bağlamak için bir yol gibi duruyor.”

Teori yayınlandıktan kısa süre sonra insanlar, Harry’nin hayatta oluşunun bu teoriyi çürüttüğünü söylediler, sonuçta Voldemort bebek Potter’ın herhangi bir parçasını yemedi ve Harry onun son Hortkuluk’uydu.

Sirlionel13 herkese, Öldüren Lanet’in kazara geri tepmesi sonucu Voldemort’un ruhunun Harry’ninkine bağlandığını hatırlattı. Harry istemeden yapılan ve J.K. Rowling’in de dediği gibi “gerçek” olmayan bir Hortkuluk’tu.

Son derece korkunç, bir o kadar da ilginç ve kesinlikle Voldemort’un şanına yakışır bir uygulama gibi görünüyor. “Bu onun için bile çok fazla” diyenleriniz de olabilir tabii, ama baş belası küçük bir veletken bile yaptıklarını düşününce çok da imkansız değil gibi.

Durum aşağı yukarı böyle, siz ne düşünüyorsunuz peki? Gerçekten de böyle bir şey olabilir mi yoksa tamamen deli saçması mı? Sizin aklınıza gelen teoriler var mı? Bize de söyleyin!

Potter Evrenine Dair Sitemizde Yer Verdiğimiz Diğer Teoriler İçin Buraya Tıklayabilirsiniz!

Bu hafta iksir köşemizde sizlerle biraz tehlikeli bir iksiri paylaşıyoruz. Bir insanın en kirli sırlarını dahi ifşa etmesini sağlayabilen gerçeklik iksiri Veritaserum!

Gizli sırların havada uçuştuğu, acayip sıkı eğitimden geçirildikleri için hiçbir işkencenin fayda etmediği süper ajanların o sırları dökmesi için doğruluk serumu diye sihirli bir sıvı kullanıldığını mutlaka görmüşsünüzdür. Adamın vücudunda olmadık her yeri çekiştirirler, etini mıncırırlar ama fayda etmez, ta ki o “sihirli” sıvıyı çıkartana kadar. Bir iki yudum damlatılır, sonra bir bakmışsın o süper ajan gitmiş bir bülbül kalmış. Gerçekte böylesi bir sıvının bu kuvvette olup olmadığı ise bir muamma. Sıvının etkisi eğer mevcut ise gerçekten sihirli bir kimyasal olduğu su götürmez.

İksirimizin Muggle dünyasındaki emsali hakkında biraz bilgi verdikten sonra konuya dönecek olursak Veritaserum seri boyunca birçok yerde karşımıza çıkmış  bir iksir. İksirin kullanımı tamamen Sihir Bakanlığı’nın kontrolünde. İksirin en çok Profesör Snape ile alakalı ortamlarda lafının geçtiğini fark etmişsinizdir mutlaka. İlk kez Profesör Snape’in Harry’yi tehdit ettiği Harry Potter ve Ateş Kadehi‘nde karşımıza çıkıyor:

Bunun ne olduğunu biliyor musun, Potter? …

… Veritaserum – öylesine güçlü bir Hakikat İksiri ki, üç damlası bile en gizli sırlarını bütün sınıfın önünde dökmene yeter. Şimdi, bu iksirin kullanımı çok sert Bakanlık talimatlarıyla kontrol edilir. Ama eğer sen ayağını denk almazsan, bir bakarsın elim kayıvermiş hem de tam akşamları içtiğin balkabağı suyunun üstünde. İşte o zaman, Potter… işte o zaman benim odama girip girmediğini anlarız.

– Harry Potter ve Ateş Kadehi

Bu sahnede Harry’nin kendi odasından Galsamotu ve Kanguru derisi çaldığını düşünüyordu Profesör Snape. Ayrıca Çok Özlü İksir malzemeleri de kayıptı.

Aynı okul yılında serumumuz Deli-Göz Moody‘nin yerine Çok Özlü İksir kullanarak geçtiği öğrenilen Barty Crouch Jr. üzerinde de kullanılıyor.

Bundan bir sene sonra, (varlığı şüpheli) arkadaşlarıyla yaptıkları aylık Sickle günlerinden sıkıldığı zamanlarda en nefret edilen kişi olmak için çabalayan Dolores Umbridge, Harry üzerinde bu serumu kullanmak istemiş fakat Severus Snape elinde hiç iksir kalmadığını söylemiştir. Tam Cruciatus kullanarak kendini en nefret edilenden, efsane nefret edilen mertebesine yükseltecekti ki Hermione araya girdi.

Bu iksirin neden asıl gerekli anlarda kullanılmadığını sorgulayabilirsiniz. Mesela Harry Potter’ın asılsız yere suçlandığı zamanda yahut biraz daha bariz olanı Sirius Black‘in durumunda. Sirius konusundaki şahsî kanaatim olayın fazlasıyla büyük olmasıyla suçlanacak bir günah keçisinin zaten aranmasıydı. Sonrasında bir de Peter Pettigrew‘un ve birçok Muggle’ın hayatlarını kaybetmiş olmaları olayın dramasını artırıyor ve o zaman bu tür bir hakkın böylesi bir caniye verilmesi akıllara dahi getirilmiyor. Eğer daha akla yatkın bir fikriniz yahut okuduğunuz bir teori varsa lütfen bizlere de bunu iletin.

Bu kadar güçlü bir iksirin Zihnefend gibi bir büyü kadar etkili olabileceğini düşünmek mantıklı olabilir. Ancak bu iksirin Harry, Tom Riddle ile ilgili anıyı Profesör Slughorn‘dan almak istediğinde geçerliliğini yitirdiğini görüyoruz zira Dumbledore, Slughorn gibi bir yaşlı kurtun Veritaserum’a karşı bir panzehir hazırlamış olabileceğini, Zihnefend’e karşı da zihninin korunacağını söylüyordu. Bunların sonucunda Harry tarihteki en eski yöntemlerden birini kullanarak anıyı elde ediyordu. Çilingir sofrası. Tabii canım, sen Veritaserum’a karşı kapa zihnini, Zihinbend ile ört kafayı ama iki tek at ve gelsin o çok sevdiğin ama kavuşamadığın anılar. Arada bir de Riddle meselesi mi geçti noldu hiç hatırlamıyorum ki ben o akşamı. Bilirsiniz normalde pek iksir çarpmaz bizi ama işte arada Hagrid’in hoş sohbeti de olunca bazen anılara yitip gitmek normal olabiliyor. Öyle değil mi Profesör? Profesör Slughorn?

Bu iksirinin kullanıldığını bildiğimiz bir de röportaj var ortada. Hani Dumbledore ile alakalı bir kitap yazıp utanmadan yayınlayan, Animagus formunun sinsi bir yılan olması çok daha yerinde olurdu dedirten Rita hanımefendi var ya, işte o yazdığı kitapta kullandığı bilgileri alabilmek için Bathilda Bagshot üzerinde kullanmış! Yani kadının çirkefliği yetmezmiş gibi bir de yanlı haber yapabilmek için başvurduğu yöntemler şaşılası. Gerçi takdir etmek lazım istediğini alma konusunda acayip takıntılı ve sonuna kadar gidebilen bir yapısı var, ama bu kadarı da yapılır mı?!

Evet sevgili dostlar, bu hafta sizlerle Hakikat İksiri’ni, sihirli dünyada ki adıyla Veritaserum‘u paylaştık. Yazı hakkındaki düşüncelerinizi, ilerleyen haftalarda bu satırlarda yer almasını istediğiniz iksirleri bizlerle paylaşmayı unutmayın. Mor kalpol tadında iksirinizi yudumladığınız bol güneşli hafta sonları dileriz!

Fantastik Canavarlar filminin senaryo kitabının kapağı duyuruldu!

Filmle aynı gün, 18 Kasım 2016 tarihinde piyasaya sürülecek kitap yalnızca filmin orijinal senaryosundan ibaret olacak.

Kitabın kapağı, Harry Potter filmlerinin de grafik tasarımcıları olan Miraphora Mina ve Eduardo Lima tarafından gerçekleştirildi.

İşte kitabın yayıncısı Scholastic‘in konuyla alakalı attığı Tweet:

Cover reveal: the Fantastic Beasts and Where to Find Them screenplay! Coming 11/18! #FantasticBeasts #FBScreenplay pic.twitter.com/7eFKqSVQ1E

— Scholastic (@Scholastic) September 1, 2016

Kitabın kapağı ise hemen aşağıda:

Kapağı nasıl buldunuz? Filmin senaryo kitabının da ayrıca basılıyor olması hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Hogwarts‘ta her mevsim büyülüdür (çünkü, hişşttt onlar büyücü!) fakat büyücü dünyasında yaz mevsiminin ayrı bir yeri vardır.

İlk başlarda, yaz Harry‘nin yılın en sevdiği zamanı olduğu denemez – ki bunun sebebini yılın Dursley’lere döndüğü tek zamanı olarak düşünürsek yanılmış olmayız. Ama birkaç yakın arkadaşı sayesinde bu güneşli mevsim Harry için gittikçe daha eğlenceli hale geldi ve kitaplarda adamakıllı bazı muhteşem büyülü yazlara şahit olduk. İşte Pottermore‘a göre favori yaz anlarından bazıları!

1. Harry’nin Kovuk’taki İlk Yazı

Ev cini Dobby Dursley’lerin evinde bir akşam yemeğini mahvederek bir rezalete yol açtıktan sonra, Harry tam zamanında oradan alınıp Ron’un evi Kovuk‘a getirilir. Harry’e köhne, karman çorman evini gösterme düşüncesi Ron’un kulaklarını kızartmaya yetse de, Harry görür görmez Kovuk’un harika, büyülü ve baştan savma haline bayılır. Hogwarts’a dönmeden önce Harry orada elmalarla Quidditch oynayarak, bahçelerinde yercücelerini ayıklayarak ve Mrs. Weasley‘nin nefis yemeklerine yardım ederek mutlu günler geçirir.

Yaz tatilinin sonu, Harry’ye göre pek çabuk geldi. Hogwarts’a geri dönmek istiyordu, ama Kovuk’ta geçen bir ayda ömrünün en mutlu günlerini yaşamıştı. Dursley’leri ve Privet Drive’da bir daha göründüğünde nasıl buyur edileceğini düşündükçe, Ron’u kıskanmaktan kendini alamıyordu.
– Harry Potter ve Sırlar Odası

2. Weasley’lerin Masa Savaşı

Harry’nin dördüncü yılında Kovuk’ta geçirdiği zaman özellikle yaklaşan Quidditch Dünya Kupası sayesinde harika bir hal aldı. Çünkü bu diğer Weasley’lerin evde olduğu anlamına geliyordu. Ron’un en büyük ağabeyleri Bill ve Charlie bahçede eski püskü iki masayı savaştırarak bu eğlenceli sahneyle Kovuk’a daha muhteşem bir hava katmıştı.

Bahçeye girdiklerinde sese neyin neden olduğunu gördüler. Bill ve Charlie asalarını çıkarmış, eski püskü iki masayı çimlerin üstünde havada uçuruyor, onları tokuşturarak birbirlerinin masasını yere düşürmeye çalışıyorlardı. Fred ve George tezahürat yapıyor, Ginny gülüyor, Hermione ise besbelli eğlenmekle kaygı duymak arasında kalmış halde, çitin kenarında dolanıp duruyordu.
– Harry Potter ve Ateş Kadehi

3. Quidditch Dünya Kupası

Fakat Harry’nin o yıl büyülü yazı sadece Kovuk’ta geçmedi; o yıl aynı zamanda en saygın büyülü spor etkinliklerinden biri olan Quidditch Dünya Kupası‘nın yılıydı. Sadece Hogwarts’ta oynadığı için bu muazzam harika turnuvayı görmek Harry’nin gözlerini açmıştı – ilk olarak pek çok büyücüyle kamp yapmış, ardından başka büyücülük okullarının olduğunu öğrenmiş ve dev maçı izlemişti…

Harry, Quidditch’in böyle oynandığını hiç görmemişti. Envaigöz’ünü gözüne öyle sıkı bastırıyordu ki, gözlüğü burnunun kemerini kesiyordu. Oyuncuların hızı inanılmazdı – Kovalayıcı’lar Quaffle’ı birbirlerine o kadar hızlı atıyorlardı ki, Bagman’ın ancak isimlerini söyleyecek vakti oluyordu.
– Harry Potter ve Ateş Kadehi

4. İçimizi Isıtan Bir An

Büyücü tarihi boyunca pek çok ürkütücü cinayetin sorumlusu olan Karanlık Lord, Lord Voldemort‘tan bahsetmek size pek ‘yaz havası’ vermeyebilir. Melez Prens‘te Ron ve Hermione ile Kovuk’ta parlak gün ışığında sakin bir an Harry’nin önündeki zorlu göreve dair garip bir biçimde daha iyi hissetmesini sağlıyor: Lord Voldemort’u bertaraf etmek. En yakın iki arkadaşına bir yaz sabahı kehanetiyle ilgili gizemleri anlattıktan sonra Harry onların hala yardıma hazır olduklarını görünce birden rahatladığını hisseder.

Harry aslında gerçekten dinlemiyordu. Vücuduna güneş ışığıyla alakası olmayan bir sıcaklık yayılıyordu. Sanki göğsündeki sımsıkı bir düğüm çözülmüştü. Harry, Ron ve Hermione’nin gösterdiklerinden daha fazla etkilendiklerini biliyordu, ama asıl gerçek onların hala yanında olmaları, ona destek veren teselli sözleri söylemeleri, ondan hastaymış ya da tehlikeliymiş gibi kaçmamalarıydı. Ve bu onlara hiçbir şey söylememiş olmasından çok daha değerliydi.
– Harry Potter ve Melez Prens

5. Bill ve Fleur’un Düğünü

Ginny Weasley, Bill’in karısı olacak kişiye ‘Sümük’ lakabını takmasına rağmen Bill ve Fleur Delacour‘un düğünü iyi yönde ışık saçıyordu, belki de bu Fleur’un bir  nevi Veela olmasından kaynaklanıyordu. Voldemort yükselirken ve Harry onu yok etmek için bir yolculuğa başlamak üzereyken Bill ve Fleur’un düğünü en karanlık zamanlarda bile her zaman bir umut olduğunun, eğlence dolu güzel bir davet ihtimalini saymıyoruz bile, hatırlatıcısıydı.

Harry’nin arkasında, çadırın giriş kısmından, uzun mor bir halının yanında iki tarafta art arda yerleştirilmiş altın sandalyeler görünüyordu. Fred ve George, Bill ve Fleur’un az sonra karı ve koca olacağı noktaya büyük bir grup altın renginde balon bağlamışlardı. Dışarıda, kelebekler ve arılar tembelce çalılıkların ve çimenlerin üzerinde uçuşuyorlardı.
– Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Sizin içinizi en çok ısıtan sahne hangisiydi? Bizimle paylaşmayı unutmayın!

Gösteri dünyası her zaman göz alıcı değildir. Matthew Lewis (yani Neville Longbottom) bunu, oldukça sıradışı bitkisi Mimbulus Mimbletonia yüzünden üzeri tekrar tekrar yeşil, vıcık vıcık çamurla kaplandğında keşfetmişti. Hadi gelin, bu bitkinin ekrana nasıl yansıtıldığına hep beraber göz atalım!

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı‘nda, Neville Longbottom okula bir Mimbulus Mimbletonia getirmişti. Bu üzerinde çıbanlara benzeyen yumrular olan grimsi bitki nabız gibi atıyor, kımıldıyor ve dürtülünce tüm çıbanlarından Kokanözsu adında kıvamlı, pis kokan, koyu yeşil bir sıvı fışkırtıyordu. Neville’in gözü gibi baktığı bitki, Harry Potter ve Ölüm Yadigarları‘nda İhtiyaç Odası’nda bir sahnede de yer aldı.

Mimbulus Mimbletonia’nın hareketlerine, Adamotlarına benzer şekilde hayat verildi. Bitkinin içerisindeki metal iskelet, radyo-kontrollü vericiler yardımıyla dönüp hareket ediyordu. Bunun gibi basit hareketler için verici el ile kontrol ediliyordu. Daha çetrefilli ve karmaşık hareketli yaratıklar ise bilgisayar programı yardımıyla etkin hale getiriliyordu.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı’nda, Gryffindor ortak salonunda, silinen bir sahnede, Neville bitkisi üzerinde araştırma yapıyordu. Yanlış yerden dürttüğü anda ise bitki üzerine yeşil çamur fışkırtıyordu. Yönetmen David Yates, Matthew Lewis’in (Neville Longbottom) bu sahnede sırılsıklam halde, hiç tepki vermeden, hareketsiz kalmasını istedi. Olacakların farkındayken hareketsiz kalıp beklemenin her defasında daha da zorlaştığını kabul eden Lewis, her çekimde kıyafetlerini değiştirmek ve elini yüzünü yıkamak zorunda kaldı.

Sizler bu bitki hakkında ne düşünüyorsunuz? Görüşlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

İlk önce Hogwarts’ı, sonra Gringotss’u yaptılar, peki sıradaki büyülü mekanımız neresi olacak?

Orlando Business Journal’a göre, Universal tarafından kayda geçmiş patenler bize bir ip ucu verebilir. Asalarınızı sıkı tutun gençler çünkü bu yeni bir yolculuğun anahtarı olabilir!

Patente göre bu yol, ziyaretçilerin ellerinde asalarıyla interaktif video oyunu misali deneyim yaşayabilecekleri bir yer:

 “Yürüyüşçüler karakterlerle ilişkili farklı asaları belirli anlarda puan toplamak, karşı takımla yarışmak ya da ortak bir görevi tamamlamak için kullanacaklar. Belirgin somutlaştırmaların olduğu yerlerde skor girdileri, asa hareketi gibi oyuncunun hareketlerini yakalayabilecek dış sensörler vasıtasıyla edilebilir ve skor karar algoritmasına girdi olacak şekilde hareket özellikleri sağlayabilir. Eğer asa hareketi belli bir büyüyle ilintiliyse bu, oyun için etkili bir büyüdür, oyuncunun skoru başarılı bir ‘Dondurma Büyüsü’nü ya da kayıtlı bir başka büyüyü işaret edecek şekilde güncellenebilir.”

Bu tür bir uygulamanın, Hogwarts, Sihir Bakanlığı ya da Gringotts gibi farklı mecralarda da büyü yapabilmemiz için büyük bir adım olacağı kesin bana kalırsa. Elbette böyle bir uygulamanın gerçekleşeceği garantisi henüz yok ancak umudumuzu kaybetmemiz için de bir sebep yok! Bekleyip göreceğiz artık.

Peki siz ne düşünüyorsunuz bu konuyla ilgili? Yüksek ihtimalle uzaktan bakıp iç çekecekmişiz gibi duruyor ama yine de düşüncelerinizi bizimle paylaşmaktan çekinmeyin!

Severus Snape hayalindeki iş olan Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersi öğretmenliğini kaptığı zaman, yeni iksir ustamız olarak karşımıza çıkan Profesör Horace Slughorn olarak tanıdığımız aktör Jim Broadbent, Game of Thrones‘un 7. sezonunda oynayacak!

Yazının geri kalanı Game of Thrones’un yeni sezonu hakkında olası Spoiler içerebilir.

Insider‘ın haberine göre Game of Thrones‘un 7. sezon çekimlerinin başladığı ve aralarında Jim Broadbent‘in de bulunduğu yeni oyuncular resmen duyuruldu. Jim Broadbent‘in canlandıracağı karakterin oldukça önemli olacağı düşünülüyor ama maalesef elimizdeki bilgi sadece bu kadar.

Broadbent’in rolünün ne olabileceği ile ilgili birkaç tahmin yok değil. Belki de King’s Landing‘de yeni bir dini lider ya da bir üstat olarak karşımıza çıkabileceği söyleniyor. Ayrıca kitapta bahsedilen Marwin the Mage isimli karakteri de canlandırıyor olması ihtimal dahilinde.

Akademi ödüllü ve çok sevgili Profesör Slughorn‘umuza bu yeni rolünde başarılar diliyoruz!

Hem Game of Thrones hem de Harry Potter’da oynamış diğer oyuncular için buraya tıklayabilirsiniz!