Warner Bros. Londra Stüdyo Turu bizlere çok özel bir turun kapılarını açıyor. Maceranın başladığı yıl, Felsefe Taşı‘nın bulunduğu zamanlara bir kapı aralayan turu bizler için gezen Pottermore muhabiri, turu bizlere anlatıyor. Daniel Radcliffe tarafından sette kırılan asalardan, asaların sayısıyla keskin bir tutarlılık gösteren ifrit sümüklerine, ‘Felsefe Taşı’nı Bulmak’ Warner Bros. Londra Stüdyo Turu sürprizlerle dolu.

Harry Potter ve Felsefe Taşı (2001) neredeyse 15 yıl önce piyasaya çıktı. Bu, filmin Hogwarts’ın bildiğimiz ve sevdiğimiz öğrencilerinin yarısından daha yaşlı olduğu manasına geliyor. Bunu biraz hazmedelim.

Bunu kutlamak için Warner Bros. Londra Stüdyo Turu, arşivlerini dikkatle inceledi ve Harry’nin ilk macerasından kalma birçok olağanüstü eşya buldu. ‘Felsefe Taşı’nı Bulmak’ adlı etkinlikleri inanılmaz yadigarlar ve hikayenin beyaz ekrana uyarlanırken kullanılan eşyalarla dolup taşıyor.

Neville Longbottom’ın Pijaması

Taşı Hatırlamak

Büyücülük dünyasında Hogwarts’tan daha güvenlikli yerlerin sayısının çok az olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakat ölümsüzlük sağlayan Felsefe Taşı’nı korumak için konulan korumalar Gringotts kasalarını ortak yüzme havuzları kadar ulaşılabilir görünmesine sebep oluyor.

Turda, taşı korumak için konulan bazı önemli bilmecelerin ellenmesine izin verilmediğini fark ettim. Profesör Quirrell’in Fluffy’yi uykuya yatırmak için kullandığı arp gibi. John Williams’ın notalarının kıvrak müziğini duymak rahatlatıyordu. (‘Tuşa basınız’ fırsatını yakaladığım için çok mutluyum.)

Şeytan Kapanı yanından geçen ziyaretçilere titreşiyordu – melas şekerleri görünümlü uzantıları yanlarından geçerken beni yakalamak için kıvrılmaya başladı – ve ziyaretçiler Profesör McGonagall’ın satranç setinin hareketli piyonlarından kaçtılar.

Şeytan Kapanı

Bu seferlik kalbimin en derin arzusunu Kelid Aynası’nda göremedim, ünlü taşı bulmaya çalışan herhangi biri için son engel. Yıllarca kararmış ve süslü yaldızlarla çerçevelenmiş haliyle, Gryffindor Ortak Salonu’nun Şişman Kadını’nın portresinin yoldaşlığıyla duruyordu.

İfrit Sümükleri: Tehdit mi Arabulucu mu?

Açıkça görülüyor ki diğer görevim ifrit sümüklerini araştırmaktı. Tam içeriğini sizlerle muhtemelen paylaşamam fakat Harry’nin asasını ifritin burnuna soktuğu anı hatırlamamı sağladı. Sümüklerin üç büyülü insanı bir araya getireceğini kim bilebilirdi?

Yağ ve gliserin kaplı yansıtıcı yüzeye daha yakından bakmak istedim, ki bunlar tek boynuzlu at kanını beyaz perdeye aktarmakta kullanılmıştı. Elinizi içine sokup şöyle bir karıştırma isteği uyandırıyor fakat dokunmak kesinlikle yasak.

Tek Boynuzlu At Kanı

Yine de bunu Fluffy’nin salyalarıyla dolu bir kazanı çırparak telafi ettim. Yumurta beyazı gibiydi fakat daha az yumuşaktı. Kontrolümü biraz kaybetmiş olabilirim aslında.

Taş Yapımının Tehlikeleri

Harry Potter hikayelerinde tek bir taş olabilir fakat film yapımı yoğun bir süreç ve kazalar mutlaka olur. Tiffany Kearsley, sanat departmanının sekiz film boyunca çalışan bir üyesi, doğru Felsefe Taşı’nı bulmanın alışılmadık bir tesadüf olduğunu söyledi:

“Bunlar orijinal taşlardı. Taşların beyaz perdede o kadar da heyecan verici olmadığını düşündük. Etrafta yatan bir parça kırmızı kuvarsı aldık, biraz şekil verdik ve işte bu! Normalde asla bu kadar basit olmaz.”

Ayrıcı ziyaretçilerin bulması için başka bir gizli taş var, fakat bunu sizin için açığa çıkarmam.

Felsefe Taşlarından Biri

Tiffany bana Neville’in Hatırlatıcı’sının karmaşık işçiliğini göstedi – Harry’nin Quidditch takımında yer bulmasını sağlayan.  Her bir küçük parça ekranda nanosaniyelik bir şekilde yer almış olabilir fakat her parça için verilen uğraş şaşırtıcı.

Elyapımı Nesne İstasyonu

Hagrid’in flütü, uçan anahtarlar, Harry’nin ilk gözlüğü – bu narin nesneler el işçiliğiyle günler ya da haftalar alır. Tiffany’ye hangi sıklıkla bu tarz nesnelerin kırıldığını sordum. Şu şekilde cevap verdi:

“Bir şeyler sürekli kırılıyordu. Çocuklar sette çok sıkılıyordu ve asalarının ucunu vurduklarını görebilirdiniz. Daniel Radcliffe en az doksan asa kırmıştır. Asaları bacaklarında baget olarak kullanırdı.”

Sekizinci Harry Potter hikayesi olan Harry Potter ve Lanetli Çocuk, Stüdyo Turu’na yeni bir anlam veren bir alan oldu. Harry’nin Hogwarts Ekspresi’ne ilk bakışı ve oğlu Albus’la peron dokuz üç çeyrekte bir yetişkin olarak konuştuğu fotoğraf kompozisyonu çok duygulandırıcıydı.

Orta yaşlı Harry Lonra West End’de sahnede olabilir, fakat 11 yaşında olanın ruhu hala bizlerle ve Leavesden’de yaşıyor.

Warner Bros. Stüdyo Turu olan Felsefe Taşını Bulmak, Londra’da 5 Eylül’e kadar devam edecek.

Her ne kadar gidemesek de bizim için bu turu gerçekleştiren Pottermore muhabirine teşekkür ediyorum. Bu turla ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!

Harry Potter kitapları ağzına kadar gizemlerle dolu. Fakat bir tanesi var ki bizim aklımızı kurcalamaya hâlâ devam etmekte…

Büyücü dünyasıyla ilgili sorularımızın pek çoğunun (fakat hepsinin değil) cevabı ortaya çıktı. Melez Prens’in kim olduğunu; Sırlar Odası‘nı kimin açtığını ve hatta Voldemort‘un niye birilerini öldürecek kadar musibet biri olduğunu biliyoruz. Bilmediğimiz şey ise Rubeus Hagrid‘in şüphe uyandırıcı süslü pembe şemsiyesinde ne sakladığı. Fakat bu konu hakkında gayet güzel bir fikrimiz var.

O halde hadi buna bir göz atalım. Hagrid o kadar kocaman, tüylü ve sakallı, genelde geniş moleskin bir kaban içine sarmalanmıştır ki yağmur onun sert yarı dev vücuduna girmede zorlanır. Peki o zaman neden şirin, pembe bir şemsiyeye ihtiyaç duysun?

Elbette bu süslü aksesuar göründüğü kadar eften püften bir şey değil. Hiç teyit edilmese de Harry’nin olanca inancı, bu şemsiyenin Hagrid’in Hogwarts‘taki üçüncü yılında okuldan atıldığında ortadan ikiye bölünen eski okul asasının (meşe, kırk santim, oldukça esnek) kırık parçalarını barındırdığı yönünde.

Eğitimini bitiremeyen vasıfsız bir büyücü olarak Hagrid’in teknik olarak büyü yapmaya izni yoktu. Ama yine de sevilen karakter anahtarların bekçisi hayli büyülü görünüyor.

Hagrid’le ilk karşılaştığımızda çok fazla Hogwarts mektubu şüpheli bir şekilde göz ardı edildikten sonra Harry’i bulmak adına büyülü yöntemleri kullanması için ona özel izin verilmişti. Sonunda kayanın tepesindeki o sızıntılı barakada Harry’e ve Dursleyler’e ulaştığında Hagrid, bu fırsatı iyiye kullanmaktan kaçınmaz.

Fakat Harry ve Ron’un bunu zor yoldan öğrendikleri gibi kırık bir asayı kullanmak neredeyse imkansız gibi bir şeydir. Sümüklü böcek kusmuğunu hatırlayan? Tabii pembe şemsiyedeki herhangi bir şey onun büyü yollamasına geçit vermiyorsa veya asayı onarmak için çok özel bir büyü uygulanmadıysa (belki de Mürver asadır?) Hagrid’in bir çift kırık parçayla pek şansı yok demektir.

Aklımızda oluşan bir diğer soru ise şu: Hagrid gerçekten ne kadar büyü biliyordur ki? Sonuçta sadece üç yıl ders aldı ve de ne SBD sınavına ne de FYBS’ye girerek becerilerini geliştirme şansı buldu.

Buna rağmen Hagrid’in epeyce bilgisi var gibi duruyordu. Harry’i Dursleyler’den hemencecik uzaklaştırmak için bir kayık sağlıyor, Diagon Yolu’na girmek için doğru tuğlaya vurabiliyor ve ayrıca şüpheli bir şekilde kocaman kaya büyüklüğünde balkabaklarına ‘birazcık yardımcı’ olduğunu itiraf ediyor – ve biz bununla bitki yemini kastettiğini sanmıyoruz.

Bazen beklenmedik bir şekilde çıkış yaptığı da oldu. Mesela Dudley Dursley’de bir domuz kuyruğu oluşturduğunu düşündüğümüz karmaşık bir Biçim Değiştirme büyüsü uygulamıştı.

Ne yazık ki şemsiye her zaman doğru işlemedi. Ölüm Yadigarları‘nda Voldemort ve Ölüm Yiyenleri  Harry ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyelerinin peşine düştüğünde Harry vaftiz babası Sirius’un uçan motosikletinin sepetindedir. Harry’nin oturduğu sepet, Hagrid’in yaptığı ‘Reparo’ büyüsüne rağmen motosikletten uygunsuz bir zamanda kopar.

Fakat birkaç karambolüne rağmen, Hagrid her zaman Hogwarts derslerinin ona bir ömür boyu öğretemeyeceği bir şeye sahip: Dünyanın en iyi büyücülerinden oluşan arkadaşlarına olan aşırı sevgisi. Bir de tüm zamanların en mükemmel büyülü yaratıklarından oluşan ordusunu da (Şahgaga! Aragog! Norbert!) ilave edelim. Hagrid, büyük bir kaban giymiş on tane Voldemort’un üst üste durmuş halinden de güçlüdür.

O yüzden bir dahaki sefere şemsiyeyi evde bırak, Hagrid. Bize göre sen yeterince büyülüsün!

Rubeus Hagrid’in Her Şeye En İyi Tarafından Baktığını Gösteren 9 An İçin Tıklayın!

Daha çok Harry Potter ve Ateş Kadehi’ndeki rolü ön plana çıkan Padma Patil, gerçek ismiyle Afshan Azad ile yapılan keyifli bir röportaja sizleri davet ediyoruz.

Harry Potter filmlerinde Padma Patil’e can veren Afshan Azad, Haydarabad Comic Con’da yer alacağı beklentileri üzerine Deccan Chronicle sitesine açıklamalarda bulundu.

Potter filmlerinden yıllar sonra bu tür toplantılarda yer alışı sorulduğunda şunları söylüyor:

İnsanların beni hala Padma olarak tanıyıp değer vermesi büyük onur. Böylesi sihirli ve başarılı bir şeyin parçası olmak hayatımdaki en büyük hediye. Harry Potter hayranları en iyi hayran kitlesi; hem çok sadık bir kitle hem de ne yaparsak yapalım desteklerini esirgemiyorlar.

Afshan ayrıca Potter setinde geçirdiği zamanlarla alakalı şöyle diyor:

Bütün bu deneyim unutulmazdı. Ateş Kadehi’ndeki Noel Balosu sahnesi inanılmaz bir sete sahipti ve herkes güzel kıyafetler giymişti. Set dışında da oyuncularla görüşüyorum. Şu günlerde herkes çok meşgul fakat sosyal medya sağ olsun herkesi takip ediyorum ve eğer aynı ülkedeysek herkes bir şekilde birbirini ziyaret etmeye çalışıyor.

Azad, Potter filmlerinden sonra herhangi bir filmde rol almadı ve şöyle bir itirafta bulunuyor:

Son birkaç yıldır arkadaşlarım ve ailem ile vakit geçirmekteydim. Seyahat ettim; bir sürü yemek tattım ve genelde evimde, Manchester’da hayatın kıymetini bildim.

Kendisine, Harry Potter ve Lanetli Çocuk oyununu sorulduğundaysa şöyle konuşuyor:

Senaryo kitabını aldım fakat okumak için henüz zaman bulamadım. Umarım yakında oyunu izleme fırsatı bulacağım.

Azad’a ayrıca Hollywood’da ayrımcılık hissedip hissetmediği soruldu:

Potter filmleri bittikten sonra, oyuncu seçmeleri bir Müslüman Asyalı kız olarak benim için kolay olmadı. Roller her zaman kolay anlaşılabilir şeyler olmadı ve medyanın Asyalı insanları ne kadar değersiz göstermesi gerçekten moral bozucuydu. Bu ayrıca oyunculuktan uzaklaşmamın da bir nedeni. Yine de şu sıralar medyada Asyalılar ile ilgili bir yükseliş var. Umarım bu hep böyle kalır.

Bu ay yapacağı Haydarabad’a ziyareti hakkında ise şöyle konuştu:

Hindistan’a gitmek hayatım boyunca hayalini kurduğum bir şeydi. Haydarabad’ı ziyaret edeceğim ve bu seneki Comic Con’da yer alacağım için son derece heyecanlıyım. Planladığım bir şey şu anda yok fakat Hint yemeklerini ve kültürünü deneyimlemeyi çok istiyorum ve umarım oralarda birileri bana en iyi mekânları gösterebilir.

Haydarabad Comic Con’da cosplay yapıp yapmayacağı sorulduğunda Azad şöyle diyor:

O kadar çok havalı karakter var ki seçmek mümkün değil. Game of Thrones dizisinden Khaleesi olabilir miyim? Kendisi çok çekici ve benim de aslında onun elbisesini giymek için bir bahaneye ihtiyacım var.

Gelecek planlarıyla alakalı da Afshan şöyle konuşuyor:

Kamera önünde farklı bir şekilde yer alıp sunuculuk yapmak isterim. Bakalım gelecek bize neler getirecek!

Deccan Chronicle’da yapılan tam röportajı buradan bulabilirsiniz.

Fantastik Canavarlar Ailesi olarak bizler de Azad için ayrımcılıktan uzak, harika bir kariyer diliyoruz!

Bu haftaki Haftanın Büyüsü köşemizde geçen hafta başladığımız Affedilmez Lanetler’den yeni bir tanesini anlatacağız. Sıradaki Affedilmez Lanetimiz Cruciatus Laneti. Büyük ihtimalle bu lanetlerden en acı verici olanının detaylarını öğrenmeye hemen başlayalım!

İşkence Laneti olarak da bilinen Cruciatus Laneti de geçen hafta anlattığımız Imperius Laneti gibi büyücülük tarihindeki en güçlü ve şeytani büyülerden birisidir. Bu lanet kurbanın üstünde başarıyla uygulandığında kurban çok yoğun ve dayanılmaz bir acı hisseder. Kurbana fiziksel olarak zarar vermediğini düşünürsek, bu lanetin sadece acı reseptörlerini uyardığını söyleyebiliriz. Cruciatus Laneti’nin en ünlü kurbanları ise Neville Longbottom’ın ebeveynleri olan Alice ve Frank Longbottom idi. Ölüm Yiyenler (Bellatrix Lesgtrange, Rodolphus Lestrange, Rabastan Lestrange, Barty Crouch Jr) bu iki Seherbaza, delirtene kadar Cruciatus Laneti uygulamıştı.

Bu laneti başarılı bir şekilde uygulamak için büyüyü yapmak için gerekli olan “Crucio” kelimesini söylemek yeterli değildir. Bunu yapan cadı veya büyücünün kurbana acı çektirmek için çok istekli olması gerekmektedir. Mesela, Bellatrix Lestrange Harry Potter’ın vaftiz babası olan Sirius Black’i 1996’da öldürdüğünde Harry Bellatrix’e Cruciatus Lanetini uyguladığında “erdemli bir sinir” ile yaptığından sadece anlık bir acı yaratmayı başarabilmişti, ancak yine de Bellatrix’i geriye doğru fırlatmayı başarmıştı. Filmlerde Harry Potter Belatrix Lestrange’e Cruciatus Lanetini uyguladığında asasının ucundan kırmızı bir ışık topu çıkmıştı, bunun nedeni büyük ihtimalle bu lanetin sadistlik nedeniyle değil de “erdemli bir sinir” nedeniyle yaptığından oldu.

1998’de Amycus Carrow isimli Ölüm Yiyen Minerva McGonagall’ın suratına tükürdüğünde ise Harry bu laneti çok daha etkili bir şekilde yapabilmişti. Amycus havaya uçtu ve baygın bir şekilde yere düştü. Bu da bizlere gösteriyor ki Harry’nin büyüsü oldukça yoğun olsa da uzun ve dayanılamaz bir acı verecek kadar sadistlikten yoksundu. Diğer yandan, Bellatrix sadistliğe son derece eğilimli bir cadı olduğundan inanılmaz etkili bir Cruciatus Laneti yapabiliyordu. Bu örnekten de lanetin etkisinin yapan cadı veya büyücüye bağlı olarak değiştiğini görebiliyoruz.

Cruciatus Lanetinin yarattığı acı, bir insanın hayatı boyunca çektiği bütün acıların çok daha ötesinde olarak tanımlanmaktadır. Lanetin yarattığı acı o kadar yoğundur ki etkisi altındaki insan bayılmayı ve hatta ölmeyi ister. Uzun bir süre bu lanete maruz kalan insanlar akıl sağlığını yitirebilir ki bu durumu Longbottom’larda görmüştük.

Voldemort ağır ağır ilerledi ve Harry’yle yüz yüze gelmek için döndü. Asasını kaldırdı. “Crucio!”

Harry’nin o güne kadar çektiği bütün acıların ötesindeydi bu; kemikleri tutuşmuş gibiydi; başının yara izi boyunca yarıldığına emindi; gözleri başında deli gibi dönüyordu; sona ermesini istiyordu… her şeyin kararmasını… ölmeyi…

Harry Potter ve Ateş Kadehi

Hafıza Büyüleri bu lanetle yapılan işkenceyle bozulabilir ancak bozulması için belirli bir yoğunlukta ve uzunlukta işkence gerekmektedir. Böyle bir durumu Bertha Jorkins’te görmüştük ve o kadar acı çekmişti ki hem zihnen hem bedenen düzeltilemeyecek hasarlar almıştı.

Bu lanet eğer cansız bir objeye yapılırsa objenin parçalanmasına yol açabilir.

Bir kez yapıldığında Cruciatus Lanetine karşı savunma olarak kullanılabilecek bir büyü yoktur. Ancak, bir objenin arkasına saklanarak lanetten kaçınılabilir. Kurban çok güçlü iradesi olan biri ise lanetin yapılması bitene kadar acıya katlanabilir. Böyle durumlara Harry Potter ve Hermione Granger’da şahit olmuştuk. Voldemort Harry’ye işkence etse de Harry yalvarmayı reddetmişti. Hermione ise Bellatrix’in işkencesine maruz kalmasına rağmen ona yalan söylemeyi başarmıştı.

Eğer bu lanet Mürver Asa ile asıl sahibi olmayan biri tarafından asıl sahibini hedef alarak yapılırsa, asa gerçek sahibine acı vermeyi reddeder. Ancak, kurbanı havaya uçuracak miktardaki acıyı engelleyemez.

Tarihi

Önceki lanetimiz olan Imperius Lanetinde de söylediğimiz gibi üç adet lanetin Affedilmez Lanetler olarak sınıflandırılması 1717 yılında olmuştu. Sınıflandırılması ve cezalarının belirlenmesi açısından üç Affedilmez Lanet de aynı tarihi paylaşmaktadır.

Birinci Büyücülük Savaşında Barty Crouch Snr Büyü Yasaları Uygulama Dairesi’nin başındayken Seherbazlar’a, Ölüm Yiyenleri yenebilmeleri için bu üç Affedilmez Laneti kullanma yetkisi vermişti. Savaş bittiğinde ise bu yasa kaldırıldı.

Voldemort’un yenilmesinden sonra Bellatrix Lestrange, Rodolphus Lestrange, Rabastan Lestrange ve Barty Crouch Jr isimli dört Ölüm Yiyen, Seherbaz Frank Longbottom ve karısı Alice Longbottom’ı buldu ve Voldemort’un nerede olduğunu öğrenmek için Cruciatus Laneti ile onlara işkence etti. Bunun sonucunda ise Longbottom’lar St. Mungo’s Hastanesine kaldırıldı, dört Ölüm Yiyen yakalandı ve Azkaban’a gönderildi.

Birinci Büyücülük Savaşı’ndan sonra, lanet yasal olmamasına rağmen kullanılmaya devam etti. Mesela, Barty Crouch Jr Alastor Moody olarak Hogwarts’ta profesörlük yaparken sınıfa lanetleri örümceklerin üzerinde kullanarak gösterdi. Ancak bu lanetleri sadece insanlar üzerinde kullanmak yasak olduğundan yasal olmayan bir şey yapmamış gibi sayıldı. Dolores Umbridge ise Harry Potter’dan bilgi almaya çalışırken neredeyse Cruciatus Lanetini üzerinde kullanacaktı, ayrıca o zamanki politik durum nedeniyle bu yaptığı nedeniyle ceza almaktan da kaçınabilecekti. Ancak, Hermione Granger Harry’yi kurtarmak için bir hikaye uydurunca Harry’yi bu lanetten kurtarmış oldu.

“Cruciatus Laneti dilini çözer senin,” dedi Umbridge usulca.

“Hayır!” diye haykırdı Hermione. “Profesör Umbridge – bu, yasalara aykırı.”

Ama Umbridge aldırmadı bile. Şimdi yüzünde, Harry’nin daha önce hiç görmediği, pis, istekli, heyecanlı bir ifade vardı. Asasını kaldırdı.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

1997’de Astronomi Kulesi Savaşı sırasında Harry bu laneti Severus Snape’in üstünde kullanmaya teşebbüs etti ancak Snape Zihnefend kullanarak bunu engelledi. Voldemort Bakanlığı ele geçirdiğinde bu üç laneti tekrar yasallaştırdı, ancak bu sefer her büyücü ve cadı istedikleri zaman lanetleri kullanabiliyordu. Hatta Hogwarts’ta müfredatın bir parçası olarak Karanlık Sanatlar dersinde öğretiliyordu. Profesör Amycus Carrow’un öğrettiği bu derste öğrenciler, ceza alan diğer öğrencilerin üzerinde Cruciatus Lanetini kullanarak pratik yapmak zorundaydı.

“Mesele, senin neye izin vereceğin meselesi değil, Minerva McGonagall. Senin devrin geçti. Şimdi buraya hâkim olan bizleriz ve sen de ya beni destekleyeceksin ya da bedelini ödeyeceksin.”

Ardından McGonagall’ın yüzüne tükürdü.

Harry Pelerin’i üstünden çekti, asasını kaldırdı ve “Bunu yapmamalıydın,” dedi.

Amycus hızla dönerken Harry haykırdı: “Crucio!”

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

1998’de Malfoy Malikanesi’nde Bellatrix Lestrange Hermione Granger üzerinde Cruciatus Lanetini kullanmıştı. Voldemort öldükten ve yeni Sihir Bakanı Kingsley Shacklebolt başa geçtikten sonra bu üç lanet tekrar yasaklandı ve eski cezaları da tekrar getirildi.

Hermione yeniden haykırıyordu: bu ses, fiziksel acı gibi içine işledi Harry’nin. Yara izinin vahşice sızlamasının doğru dürüst farkına bile varmadan o da mahzende koşmaya, ne olduğunu bilmediği bir şeyi bulmak için duvarları yoklamaya koyuldu; oysa içten içe bunun faydasız olduğunu biliyordu.

“Başka ne aldınız, ne? CEVAP VER BANA! CRUCIO!”

Hermione’nin çığlıkları üst kattaki duvarlardan yankılandı, Ron yumruklarıyla duvarları döverken yarı hıçkırıyordu.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

Etimoloji

“Crucio” kelimesi “işkence ederim” anlamına gelmektedir. “Cruciatus” kelimesi ise Latincede “acı” veya “işkence” anlamına gelen kelimelerden gelmektedir. Aynı kelimenin kökü İngilizcede “dayanılmaz” anlamına gelen “excruciating” ve “çarmıha germe” anlamındaki “crucifixion” kelimelerinde de bulunmaktadır.

Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu‘nun artık yeniden tasarlanmış bina armaları var. Peki nereden esti de, eski logolar alelacele bir kenara atılarak yenileri tasarlandı? Ne gerek vardı? Bu soruların cevabı, internette dolaşan bir takım resimlerle okul armalarının benzerliğinin ardında yatıyor!

Fantastik Canavarlar filmi vesilesiyle adını sıkça duyduğumuz, Amerika’da bulunan Ilvermorny Cadılık ve Büyücülük Okulu‘nun tıpkı Hogwarts’ta olduğu gibi dört farklı binaya sahip olduğunu hatırlıyorsunuzdur mutlaka: Thunderbird (Şimşekkuşu), Wampus, Horned Serpent (Boynuzlu Yılan), Pugwudgie. 

Pottermore üzerinde Ilvermorny ve tarihçesi ile bilgiler yayımlanmaya başladığında her binaya özel armaları da yazı dizisine eşlik eder halde bulmuş ve binaları bu resimlerle benimsemiştik. Fakat Reddit kullanıcılarının internete başkaları tarafından eklenmiş bir takım resimlerle bu logolar arasında yakaladığı benzerlikler, Warner Bros.‘u sürpriz bir tasarım değişikliği yapmaya itti.

Bu resimlere örnek olarak Wampus armasını ele alabiliriz. Wampus için kullanılan ikon, “Magical Rat” isimli eski bir internet sitesine bir kullanıcı tarafından paintte çizildikten sonra “gelecek dövmem için potansiyel çizimler” başlığı altında eklenmiş resme oldukça benziyordu.

Aşağıda ise Reddit kullanıcılarının, Ilvermorny binalarının ikonlarına benzettiği internetin çeşitli köşelerinden alınmış çizimleri görüyorsunuz.

Pottermore‘un kullandığı logolar bu resimlerin çok daha detaylandırılmış versiyonları olsalar da onları tasarlayan sanatçının nereden ilham aldığı bariz bir biçimde görülüyor. Hypable‘ın haberine göre bu durumu açığa çıkaran ve konuyla ilgili endişeli olan Reddit kullanıcıları geçtiğimiz haziran ayında J.K Rowling‘e ulaşmaya çalışsalar da yazardan bir geri dönüş alamadılar. Ancak Hypable’ın muhabirlerinin devreye girmesiyle Pottermore durumla ilgili bir açıklama yayımlamış.

“Orijinal logoların tasarlanması için yetkilendirmeyi yapan Warner Bros. Pottermore için yeniden tasarlanmış logolar temin etti. Bu armaları dünyanın dört bir tarafındaki takipçilerimizle paylaşma olanağı yakalamış olmaktan oldukça mutluyuz.”

Bina armalarının değişmesiyle Ilvermorny arması da Pottermore’un internet sitesinden hiç var olmamışçasına silinmiş. Armanın yeniden tasarlanmış versiyonu da daha ortalıkta yok.

Yeniden tasarlanmış bina armaları ise oldukça renkli fakat eski çizgilerine de sadık bir halde karşımıza çıkıyor. Açıkçası böyle çok daha güzel olmuşlar!

Buzfeed’e verdikleri röportajda Warner Bros. yetkilileri bu logo değişikliklerine gitmelerinin ardında yatan sebepleri şu şekilde açıklıyorlar:

“Warner Bros. Ilvermorny Okulu armasının tasarlanması görevini, özellikle Keltik ve eski çağların folklorik resimlerini referans olarak kullanan bir tasarım ekibine vermişti. Daha önce yaratılmış tasarımları kullanmaya niyetimiz olmadığını garanti etmek için, bir telif hakkı yaratıcısı ve diğerlerinin eserlerine saygı duyan bir şirket olan Warner Bros. herhangi bir yanlış anlaşılmaya mahal vermemek adına Ilvermorny tasarımlarını değiştirmeye karar verdi.”

Peki siz yeni armalar ve Warner Bros.‘un başından geçen bu tasarım krizi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ilvermorny Okulu Hakkında Daha Fazla Bilgiyi Buradan Edinebilirsiniz!

İşte karşınızda medyatikliği, çok satan kitapları, sarı dalgalı saçları, parlak mavi gözleri ve inci gibi dişleriyle Harry’nin Hogwarts’taki ikinci yılında Karanlık Sanatlara Karşı Savunma hocası olan Gilderoy Lockhart! Gelin J.K. Rowling’in kaleminden, hakkındaki tüm detaylara bir göz atalım.

Yaşamının İlk Yılları

Cadı bir anne ve Muggle bir babadan doğma, iki ablası olan Gilderoy Lockhart, ailenin üç çocuğu arasında sihirsel bir yetenek gösteren tek çocuktu. Akıllı ve yakışıklı bir oğlan olan Gilderoy, annesinin açıkça favori çocuğuydu. Büyücü olduğunu farkmetsiyle de kibrinin yabani bir ot gibi büyümesi uzun sürmedi.

Okul Yılları

Genç Lockart’ın Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na varışı kendisinin ve annesinin beklediği gibi bir övünç kaynağı olmadı. Bir şekilde, Lockhart kendisinden daha az yetenekli olan bir sürü cadı ve büyücüyle dolu bir okulda olmayı beklemiyordu. (Aslında kafasında Hogwarts’a, Harry Potter’ın onlarca yıl sonra deneyimlediğinden çok da farklı olmayan bir giriş canlandırmıştı. Koridorlardan geçerken, sihirsel becerileri hakkında yükselen heyecanlı fısıltıları hayal etmişti. Her öğrencinin okul başlamadan önce benzer deneyimler yaşadığı aklına bile gelmezdi). Lockhart’ın zihninde kendisi tam manasıyla bir kahraman ve dahiydi, bu yüzden isminin bilinmiyor oluşu, yeteneklerinin olağanlığı ve özellikle doğal şekilde dalgalı saçlarından kimsenin etkilenmeyişi onun için nahoş bir şoktu.

Bu Lockhart’ın yeteneksiz olduğu anlamına gelmiyordu. Gerçekten, öğretmenleri ortalamanın üstündeki zekası ve yeteneğini hissetmişti ve arkadaşlarıyla paylaştığı, beklentileri karşılamayan ihtiraslarına rağmen, sıkı çalışmayla başarılı biri olabilirdi. (Lockhart herkese okuldan ayrılmadan Felsefe Taşı’nı yapmayı başaracağını söylemişti ve İngiltere’nin en genç Sihir Bakanı olma işine koyulmadan önce Dünya Kupası görkemi için İngiltere Quidditch takımının kaptanlığına niyet etmişti.)

Ravenclaw’a seçilen Lockhart güzel notlar alsa da, doğasında asla tatmin olmayan bir tuhaflık vardı. Eğer birinci ve en iyisi değilse, hiç katılmamayı tercih ederdi. Yeteneklerini, kısa yoldan elde etmeye ve hileye yöneltti. Öğrenmeye, sadece ona getirdiği ilgi yüzünden değer veriyordu. Ödül ve mükafata adeta açlık duyuyordu. Müdüre, okulda bir haber bülteni çıkarılması konusunda kulis yapıyordu, çünkü adının ve resminin basılmış halini görmekten daha keyif aldığı başka bir şey yoktu.

Asla çok popüler olmasa da, tekrarlayan ilgi çekme çabalarıyla okul çapında tanınarak ilk hedefine ulaşmış oldu. Quidditch sahasına 6 metrelik imzasını sihirle kazıdığı için bir haftalık ceza aldı. Kendi yüzünün devasa, ışıklandırılmış projeksiyonunu yaratmayı başardı, Karanlık İşaret’in bir imitasyonu gibi gökyüzüne doğru gönderecekti. Kendisine bir sevgililer gününde sekiz yüz tane sevgililer günü kartı gönderdi ancak Ortak Salon’daki baykuş kargaşası yüzünden kahvaltı yarıda kesilmek zorunda kaldı. (Yulaf lapalarında fazlasıyla tüy ve dışkı vardı.)

Hogwarts Sonrası Kariyeri

Lockhart sonunda Hogwarts’tan ayrıldığında çalışanlarda bir rahatlama hissi oldu. Yabancı topraklara gittiği duyuldu ve ilgi çekme çabalarıyla tanınmışlığı artmaya başladı. Öğretmenlerinin çoğu, uzaklardaki muhtelif yerleri karanlık ve tehlikeli yaratıklardan kurtararak gösterdiği cesaret ve direnç sebebiyle onu yanlış değerlendirdiklerini düşünmeye başladılar.

Aslında olan şuydu; Lockhart sonunda içindeki gerçekle yüzleşmişti. Asla kötü bir büyücü değildi, sadece tembeldi ve bu yüzden yeteneğini bir yöne odaklamaya karar verdi: Hafıza Büyüleri’ne. Bu alengirli büyüde ustalaşarak bir sürü yetenekli, cesur büyücü ve cadının hafızalarıyla oynayıp, cesaret isteyen serüvenlerini alıp, İngiltere’ye, uydurulmuş bir sürü detayla birlikte, ‘kendi’ cesur maceralarının kitabının yayınlanması için geri dönüyordu.

Okuldan ayrıldıktan yaklaşık on yıl içinde, Lockart otobiyografik kitaplarıyla en çok satanlar listesinde zirveye oturdu ve Karanlık Sanatlar savunmasında dünya çapında bir üne karıştı. Üçüncü Sınır Merlin Nişanı aldı, ayrıca Karanlık Güçlere Karşı Savunma Liginin Onur Üyesi oldu. Yakışıklı görüntüsü ise kurtadamlarla, ölüm perileriyle girdiği tüm o dişe diş mücadelelere rağmen zarar görmedi ve Haftalık Cadı bülteninin En Büyüleyici Gülüş Ödülü’nü beş defa üst üste kazanmasını sağladı.

Hogwarts’a Dönüş

Albus Dumledore’un Karanlık Sanatlara Karşı Savunma öğretmeni olarak Gilderoy Lockhart’ı davet etmesi birçok Hogwarts çalışanı şaşkına çevirdi. İşi alması için birilerini ikna etmenin neredeyse imkansız olduğu doğru olsa da (işin lanetli olduğu dedikoduları Hogwarts içinde ve dışında yayılıyordu), birçok öğretmen, sonraki başarılarına rağmen, Lockhart’ın ne kadar iğrenç olabileceğini hatırlıyordu.

Albus Dumbledore’un planları ise daha derinlere iniyordu. Halihazırda Albus Dumbledore, hayatları boyunca yaptıkları çalışmaların Lockhart tarafından alındığı iki adet büyücüyü tanıyordu ve dünyada Lockhart’ın aslında ne olduğu bilen birkaç insandan birisiydi. Dumbledore Lockhart’ın aslında şarlatan ve sahtekar olduğunun ortaya çıkması için sıradan bir okula geri koyulması gerektiğini düşünüyordu. Lockhart’ı hiçbir zaman sevmemiş olan Profesör McGonagall, Dumbledore’a öğrencilerin böylesinde faydasız ve üne aç bir adamdan ne öğreneceklerini sorduğunda, Dumbledore, “Kötü bir öğretmenden bile öğrenilecek birçok şey vardır: ‘ne yapmamalı, nasıl olmamalı” diye yanıt verdi.

Çalıntı zaferlerle harika şekilde ilerleyen kariyeriyle Lockhart, Hogwarts’a dönmek için fazla hevesli olmamış olabilir ancak Dumbledore yine üne olan açlığı karşısında, dört yıl sonra tekrar başka bir öğretmenin okula dönmesi için ikna edilmesi gerektiğinde yapacağı gibi Harry Potter’ı öne sürdü. Sinsice, Harry Potter’a öğretmenin Lockhart’ın ününü perçinleyeceğini önerdiğinde, Dumbledore Lockhart’ın karşı koyamayacağı bir tuzak kurmuştu.

Lockhart okula vardığında bir zamanlar oldukça iyi olan sihirsel yetenekleri bile tamir edilemeyecek şekilde paslanmıştı. Uygulayabildiği tek büyü yıllardır tekrar tekrar kullandığı hafıza büyüsüydü. Kitaplarında uzman olduğunu iddia ettiği her konuda tamamiyle yetersiz olduğu ortaya çıktığında ise derslerinde adeta maskara oldu.

Hogwarts’taki yılının sonunda, Lockhart’ın akıl sağlığına mal olan olay olduğunda, bir Hafıza Büyüsü geri teperek geçmişini hatıralarından tamamen sildi. Lockhart şimdilerde St. Mungo Sihirsel Hastalıklar ve Sakatlıklar Hastanesinin, Janus Thickey koğuşunda kalmakta.

 J.K. Rowling’in Düşünceleri

BBC Radyo 4’de, Stephen Fry ve J.K. Rowling arasındaki, 2005 yazı sonunda yapılan ve aralık 2005’de Noel Özel olarak yayınlanan söyleşiden alınmıştır.

Stephen Fry: Nadir rastlanan kelimeleri bulmak için Oxford İngilizce Sözlüğü etraflıca inceliyor musun yoksa çok iyi bir kelime hafızan mı var?

J.K. Rowling: Yani aslında kitapları incelemiyorum. Okurken bir şekilde rastladığım ve bir araya getirdiğim şeyler. Gilderoy Lockhart hariç. Lockhart ismi, oldukça yaygın bir İskoç soyadı.

SF: Evet

JKR: Bir savaş anıtında bulmuştum. Büyüleyici ve gösterişli bir soyisim arıyordum ve Lockhart bu savaş anıtının üzerinde gözüme takıldı, işte buydu. Bir Hristiyan ismi bulamadım. Bir akşam Deyimler ve Öyküler Sözlüğü’nün sayfalarını çeviriyordum. Kullanabileceğim uygun bir şeyler arıyordum ve aslında, çok iyi görünümlü bir dolandırıcı ve haydut olan Gilderoy’u gördüm.

SF: Gerçekten mi?

JKR: Ve Gilderoy Lockhart, kulağa mükemmel geliyordu.

SF: Bu harika, harika…

JKR: Etkileyici ve oldukça da işe yaramaz tabi ki.

SF: Gerçekten, herkesin bildiği gibi öyleydi.

JKR: Herkesin bildiği gibi.

Peki sizin Gilderoy Lockhart hakkındaki düşünceleriniz neler? Bizlerle paylaşmayı unutmayın!

MuggleNet yazarlarından MADISON, Potter dünyasının en tehlikeli melez ırklarına şöyle bir bakış atmış. Gelin melezlerin dünyasına hep birlikte inceleyelim!

İnsandışı yaratıkların ortaya çıkardıkları riskler öyle büyüktür ki hiçbirinin abartı olamayacağını belirtmeliyiz. Özellikle yarı insan yaratıklar ile alakalı özel bir endişe taşıyoruz çünkü insani unsurları bir cadı veya büyücüyü onların güvenilir olduğu konusunda kolayca ikna edebilir.

Hata yapmayın, canavar kanının bir damlası bile asil kanlı bir cadı veya büyücünün mizacını bozmak için yeterlidir. Belki yarın belki de yakın bir zamanda yasalar bu yaratıkları asıl kimlikleri olan canavarlar olarak tanıyacaktır.

1. Kurtadamlar

Dolunay vaktinde bu hastalıklı melezler gerçek formlarına bürünürler. Kurtadamların tek arzuları cadı ve büyücülere hastalık bulaştırmaktır, özellikle de çocuklara. Yasaya göre kurtadamların hastalıklarını Sihirli Yaratıkların Bakımı ve Düzenlenmesi tarafından korunan “Kurtadam Kayıt Merkezi“ne bildirmeleri gerekmektedir fakat yüzlerce kayıt dışı kurtadam sokaklarda başıboş dolaşmaktadır. Eğer komşularınız dolunaya yakın zamanlarda gizemli şekilde ortadan kayboluyorsa lütfen onları rapor edin.

2. Yarı Devler

Eğer gençliğinizde Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’na gittiyseniz, tutarsız ve dırdırcı yarı devlere aşina olmalısınız. Bu melezlerin beyin gücü insan ve dev türlerinin birleşiminden oluşur ve oldukça kısıtlıdır.

Şiddete yönelimli ve pervasız yarı devler etrafındakiler için büyük bir tehlike arz ediyor ve aptallıkları da riski arttırıyor. Bu hantal ahmakların toplumumuzu tehlikeye atmasına izin vermeyin. Onların gerçekte birer canavar olduklarını söylemekten çekinmeyin. Bu mesaj kalın kafalarından geçerse, ait oldukları vahşi doğaya geri dönerler!

3. At Adamlar

At adamların gizemli kehanetlerini romantize etme hatasına düşmeyin. Bu kehanetler yalnızca vahşi ve ilkel psikopatlardan gelen rastlantısal yıldız fallarından ibaret!

Aslına bakarsanız, at adamlar yalnızca kendi şiddetsel yönelimlerini açıklamak için yıldızlarda cevap ararlar. Doğamızı tekrar güvenli hale getirmek için onları dünyamızdan uzaklaştırmalıyız. Sihir Bakanlığı onları büyücü dünyasından silecek güce sahip olana dek, lütfen orman gezilerinizde derinlere ilerlemeyin.

4. Deniz Halkı

Cadı ve büyücüler çok nadir zamanlarda kendilerini bu sulu insansıların merhametine kalmış bulsa da, deniz halkının tehlikeli canlılar oldukları gerçeği değişmiyor. Deniz haklı günlük hayatlarını antik ve şiddet dolu ritüellere katılarak geçiriyor ve silahlarını her zaman yanlarında taşıyorlar.

Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda bulunan deniz halkının çocukları kaçırdığı ve rehin tuttuğu biliniyor. Nerede yüzdüğünüze dikkat edin yoksa hayatınız tek kulaçta bitebilir.

Melezler ve Muggle Doğumlular

Aramızda yaşayan  insan canavarlar  yazının başından buraya dek listelediğimiz insan dışı yaratıklardan daha tehlikeli canlılardır. Yüzyıllar önce Mugglelar büyülü halkı avlayıp cadı ve büyücülüklerinden ötürü onları kazıklara bağlayıp yakarlardı. Yaşam biçimimize karşı arz ettikleri tehlikeye rağmen melezler hatta Muggle doğumlular bilerek ve isteyerek büyücü dünyasına dahil edildi.

İşlerimizi aldılar, asalarımızı aldılar, kim bilir bir gün yine canımızı da almaya çalışabilirler. 

–

Siz ne dersiniz? Harry Potter dünyasının melezleri gerçekten de bu kadar tehlikeli mi?

Mugglenet sitesinde J.K. Rowling’in kitaplardaki tasvirlerine göre bazı karakterlerin ilüstrasyonları paylaşılmış. Bize de bu leziz haberi sizlere ulaştırmak düşer!

Harry Potter’ı tekrar tekrar okumayı çok seviyoruz elbet. Bu kez diğerlerinin arasından sıyrılan birkaç nevi şahsına münhasır karakter dikkatimizi çekti.

J.K. Rowling’in ne kadar detaycı olduğu herkesçe bilinen bir gerçek ve bahsedeceğimiz karakterler de bu detaycılıktan nasibini almış. Hatta öyle detaylı anlatılıyor ki bu karakterler, Rowling sanki onları bir çizgi roman dünyasına batırıp çıkarmış gibi. Biz de doğal olarak Rowling’in bu sıyrık tasvirlerini kâğıda dökelim dedik.

Giriş kısmını tadında bırakarak Harry Potter ve Felsefe Taşı’nda geçen bazı karakter tasvirlerine hep birlikte göz atalım!

1. Dudley Dursley

Vernon Enişte’ye çok benziyordu Dudley. Kocaman, pembe bir yüzü vardı; boynu yok gibiydi; gözleri ufacıktı, suluydu, maviydi; sarı saçları tostoparlak kafasına yapışıyordu. Petunia Teyze onun bir bebek meleğe benzediğini söylerdi hep – Harry ise peruk takmış bir domuza benzediğini söylerdi.

2. Zindandaki İfrit

Korkunç bir görüntüydü bu. Dört metre boyundaydı, derisi gri kaya rengindeydi, koskoca bedeninin üstüne Hindistan cevizi büyüklüğünde ufacık bir kafa yerleştirilmişti. Kısa bacakları ağaç gövdeleri kadar kalındı, ayakları nasır içindeydi. İnanılmaz bir koku yayıyordu çevresine. Elinde tuttuğu kocaman tahta sopa, kollarının uzunluğu yüzünden yere değiyordu.

3. Vernon Dursley

Vernon Enişte az kalsın önündeki arabaya toslayacaktı. Arkaya dönerek Harry’ye bağırdı, suratı bıyıklı dev bir pancara dönmüştü: “MOTOSİKLETLER UÇMAZ!”

4. Severus Snape

Evet, Severus öyle birine benziyor, değil mi? Besili bir yarasa gibi ortalarda dolaşması öyle yararlı oldu ki.

5. Rubeus Hagrid

Sıradan bir adamın yaklaşık iki katı kadar uzun, en az beş katı kadar da şişmandı. Dudak uçuklatacak kadar iri ve yabaniydi – çalıya benzer siyah uzun saçlarıyla sakalı yüzünün büyük bölümünü örtüyordu, çöp bidonu kapakları büyüklüğünde elleri vardı, deri çizmeli ayakları yunus yavrularına benziyordu. Uçsuz bucaksız, kaslı kollarında battaniyeden bir bohça tutuyordu.

Son olarak, onur konuğumuz Vernon Enişte’nin bir başka tasvirini illüstrasyon olmasa da size aktarmak istiyoruz. Zor bir seçimdi aslında (Muşmula Vernon ile Pancar Vernon), ama kazanan muşmula oldu.

“Off, kapa çeneni, Dursley, koca muşmula,” dedi dev. Kanepenin arkasına uzandı, tüfeği Vernon Enişte’nin elinden aldı, sanki lastikten yapılmış gibi büküverdi onu, odanın bir köşesine fırlatıp attı.

J.K. Rowling’in Harry Potter serisinde kullanmış olduğu tasvirler harika ve iyi eğlence malzemesi olabiliyor. Bu garip illüstrasyonlarla dolu macerayı sizlerle devam ettirmek için sabırsızlanıyoruz!

J.K. Rowling‘in Hogwarts hikayelerini konu alan 3 yeni kitabı e-kitap formatında Pottermore aracılığıyla satışa sunuldu!

Daha önce Rowling’in, Hogwarts’ın hikayelerini anlatan 3 yeni kitap yazacağını şuradaki haberimizde duyurmuştuk. Bugün, Pottermore, Amazon, Barnes & Noble ve Apple’ın online dükkanlarından satışa çıkan kitapların konularına hep birlikte göz atalım:

Hogwarts’tan Güç, Politika ve Sinir Bozucu Hayaletler Üzerine Kısa Hikayeler isimli e-kitap bizlere şunu sunacak:

“Büyücülük dünyasının karanlık tarafına bir bakış. Profesör Umbridge’in acımasız kökeni, Sihir Bakanları’nın gerçek içyüzü ve büyücü hapishanesi Azkaban’ın tarihi. Ayrıca Horace Slughorn’un Hogwarts’ta İksir Profesörü olduğu yılları derinlemesine araştıracak, Tom Marvolo Riddle ile tanışmasına yakından tanık olacaksınız.”

Hogwarts’tan Kahramanlık, Zorluk ve Tehlikeli Hobiler Üzerine Kısa Hikayeler ise şunları içeriyor:

“Harry Potter hikayelerinin en cesur ve ikonik iki karakteri: İkinci Büyücülük Savaşı’nda Minerva McGonagall ve Remus Lupin’in kahramanlık, tehlike ve zorluk dolu hikayeleri. Ayrıca J.K. Rowling Sybill Trelawney’in kapalı perdeler ardındaki hayatına bir bakış sağlıyor, ve pervasız, sihirli-yaratıklara-aşık Sihirli Yaratıkların Bakımı Profesörü Silvanus Kettleburn ile tanıştırıyor.”

Büyücülük dünyası hakkında daha fazla bilgi susuzluğunu gidermek isteyenler, neden Black ailesi çocuklarına böylesine garip isimler koyuyorlar, bir cadı veya büyücü nasıl bir portre haline gelir ya da J.K Rowling Profesör Umbridge hakkında neler düşünüyor gibi bilgileri bulmak için bu kaynakları kullanabilir.

Son olarak, Hogwarts: Tamamlanmamış ve Güvenilmez Bir Rehber‘in içeriği ise şunlar;

“Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu’nda bir maceraya çıkarıyor. Hogwarts topraklarında gezinecek, Hogwarts’ın kalıcı sakinlerini yakından tanıyacak, dersleri daha iyi öğrenecek ve kalenin sırlarını keşfedeceksiniz… bir sayfa çevirişiyle.”

Kitapların etiket fiyatı $2.99. Bu harika hikayeler şu an için sadece e-kitap formatında yayınlandı. Türkçeye çevrilip çevrilmeyeceği konusunda henüz bir bilgi yok. Gelişmeler oldukça sizlere aktaracağız!

Ama bakarsınız bir gün, Fantastik Canavarlar üzerinden bu kitapları Türkçe olarak okuyabilirsiniz, kim bilir?

Hikayeler Hakkında Önceden Yayınladığımız Detaylar İçin Buraya Tıklayın!

Tüm mesele hız tutkusu, ancak Muggle film yapımcılarının üstesinden gelebileceğinden daha fazla sihir gerektiren bir oyunu nasıl çekersin? Hadi gelin Quidditch oyununun ekrana nasıl yansıtıldığına hep beraber göz atalım!

Quidditch temelde bilgisayar ortamında yaratıldı. Tüm oyuncular, bir düzenek tarafından tutulan ve hareket ettirilen süpürgeleri üzerinde ayrı ayrı filme alındı. Mavi veya yeşil ekranın önünde rol yaparlarken veya tepki verirlerken hareket-kontrollü kamera performanslarını filme aldı. Bu renkli arka plan, oyuncular özel efekt birimi tarafından CGI (computer-generated imagery) ortamında birleştirildikten sonra ortadan kaldırıldı.

İlk iki Harry Potter filminin yönetmeni Chris Colombus konu hakkında şunları söylüyor.

 “Mavi ve yeşil ekranlarla olan ufak etkileşimler dışında Quidditch sahnelerini çekmek, oyuncular için en zorlu deneyimlerden biriydi. O süpürgeleri sürmek son derece zor bir şeydi ama hareket ve aciliyet hissiyle aynı zamanda orada gerçekten de sporcular bir oyun oynuyormuş hissini yaratmak en büyük meydan okumaydı.”

Her bir Quidditch sahnesinin net olduğundan ve tüm parçalar bir araya geldiğinde gerekli coşkunun sağlanacağından emin olmak için, film çekilmeden çok önce bir Quidditch maçındaki her hareket detaylı bir eskiz tahtası dizisinde dikkatli bir şekilde çalışıldı.

Bu anahtar sahneler arasındaki hareketler üzerine daha sonra bilgisayar ortamında basit bir animasyon tekniğiyle çalışıldı. Bu süreç film yapımcılarının final sahnesinde tamamlayıcı olarak kaç tane bileşen kullanmaları gerektiğini anlamalarını sağlamakla birlikte ayrı ayrı çekilen her bir oyuncunun hareketi için bir öncelikli çekim listesi yarattı.

Bu son derece vakit alan bir süreç. Örneğin, 10 oyuncuyu içeren bir çekim, daha özel efekt takımı bile çalışmaya başlamayı düşünmeden bir haftalık film çekimi gerektirebilirken ekrandaysa bu sadece iki dakikalık bir sahne olabilir.

Seriyi çekerken teknolojik gelişmeler Quidditch’in çekilmesini artan bir heyecanla mümkün kıldı. Özel efekt uzmanı Tim Burke şöye diyor.

“Bilgisayarın içinde herhangi bir şeyle ilgili herhangi bir şey yapabiliyoruz. Oyucuların pelerinleri uçuşacak ya da savrulacak şekilde ayarlanabilir ve bir oyuncunun gerçekleştirmesi imkansız olan bir hareketi o oyuncunun dijital anime versiyonuyla yapılabilir.”

Peki ya sizler ekrana yansıtılan Quidditch’ten memnun kalmış mıydınız? Fikirlerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Za-za-zavallı k-kekeme P-Profesör Quirrell’dan iki yüzlü adama geçen bu profesör, Harry Potter serisinde gördüğümüz ilk şok edici ters köşe görevini görmüştü. Ian Hart Hogwarts’ın ilk kötü adamını canlandırmaya nasıl başladı? Tabii, doğru kitaba bakarak başlasaydı daha iyi olurdu… Haydi Profesör Quirrell karakteri hakkında detayları öğrenelim!

Harry Potter ve Felsefe Taşı’nın kostüm tasarımcısı Judianna Makovsky’nin tüm Hogwarts profesörleri için seçtiği konsept, resmi İngiliz okul kıyafetlerini anımsatan bir konseptti ve öğretmenlerin  cübbelerinin altında takım elbise ve kravat ile birleşiyordu.

Karanlık Sanatlara Karşı Savunma Profesörü Quirrell’in kıyafeti için Makovsky’den bir sarık eklemesi istenmişti, bu sarığı da Ian Hart’ın oynadığı Quirrell, vücudunu bedeninden ayrılmış olan Voldemort’la paylaştığını saklamak için takıyordu.

“Kitapta Quirrell’in sarık taktığı özellikle belirtilmişti,” diyor Makovsky, “ama sarığın çok egzotik ve yersiz görünmediğinden endişelendim.”

Geleneksel olarak kafanın arkasına daha yakın ve biraz daha sivri uçlu olacak şekilde uzun olan Orta Doğu ve Hindistan tarzındaki sarıkları kullanmaktan vazgeçti.

Bunun yerine Makovsky Rönesans’tan bir tasarım kullanmaya karar verdi, bunlarda şal çok daha uzun ve daha az sıkı olduğu için Quirrell’in bir şey sakladığı da belli olmayacaktı. Sürekli bilerek göze batmaktan kaçınan bu karakterin önemini azaltmak için kıyafetinde de düz siyah ve kahverengi renklerini kullandı, bu da bu insanın utangaç ve yoksul biri olduğu izlenimini uyandırıyordu.

Oyuncu Ian Hart, Harry Potter ve Felsefe Taşı’nın yapımcılarıyla ve oyuncu seçme yönetmeniyle tanışmadan önce karakterini araştırmaya gittiğinde komik bir şok yaşamıştı. Oyuncu bu durumu şöyle açıklıyor:

“Kitapların hiçbirini okumamıştım, bu yüzden yerel bir kitapçıya gittim ve bana ikinci kitabı, Harry Potter ve Sırlar Odası’nı verdiler. Kitabın her yerine bakıyordum ve ‘Karakterim nerede? Bulamadığıma göre önemli bir parçası olamaz,’ diye düşünüyordum.”

“Harry Potter: The Character Vault” adlı kitaptan alınmıştır.

Ne var yani Cadılar Bayramı‘nı pek de kutlamıyorsak? Tüm bu sihirli atmosferden uzak kalmamız gerekmiyor ya! Bu büyü kitabını mutlaka görmek isteyeceksiniz!

Neredeyse iki ay kalan Cadılar Bayramı partisine hazırlanmaya başlamak için çok mu erken? Tabii ki de değil. Hiç değilse bile büyülü eşya sipariş etmeniz için daha çok zamanınız var demektir. İşte tüm büyüleri kendi kendine yazıyormuşçasına hareket halinde tüy kalemi olan canlandırılmış büyü kitabı bunlardan biri!

Bu eğlenceli eşyanın arkasında yatan gerçek büyü ise üçlü ince pil barındıran ve tüy kalemin dik durmasını ve eski bir yazı yazıyormuş gibi hareket etmesini sağlayan bir sistem!

Bu kitap aynı zamanda içeriden ışık vermekte ve doğaüstü efekt havası katan ürkütücü sesler çıkartmakta. Davetlilerinize bu kitabı hiç kimsenin gitmediği Dover sokaktaki o ürpertici mahzende bulduğunuzu ve kesinlikle internet üzerinden satışa sunulmadığını söyleyin yeter. Ve onları eğer boş bardaklarını mutfağa geri getirmezlerse bu kalın kitabın nasıl bir intikam büyüsü yapabileceği konusunda uyarmayı unutmayın.

Hadi gelin büyülü kitap hakkında hazırlanmış aşağıdaki videoya hep beraber göz atalım!

Sizler bu kitabı nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Kaynak: Gizmodo

Islamabad‘da yaşayan Harry Potter hayranları gerçekten çok şanslı çünkü yoğun bir günün ardından arkadaşlarına kaymak birası ısmarlayabilecekleri ya da mideleri kazındığında açlıklarını pek çok büyülü yiyecekle giderebilecekleri bir kafeye sahipler!

Hayır, bunun için Hogsmeade’e ulaşan gizli bir geçit kullanmak veya Diagon Yolu’na cisimlenmenin bir yolunu bulmak zorunda da değiller. Yapmaları gereken tek şey, J.K. Rowling‘in yarattığı büyücülük dünyasını duydukları sevgiyi başkalarıyla da paylaşmak isteyen üç çocukluk arkadaşı olan Hassan Khan, Ouj e Zahoor ve Emad ur Rahman‘ın temellerini attığı Hogwarts Kafe‘ye uğramak.

Hogwarts Kafe’nin kurucularından Hassan Khan Huffington Post‘a verdiği röportajda onları bu kafeyi açmaya iten nedenleri şöyle özetliyor:

“Çocukluğumuz Hogwarts hakkında gündüz düşleri kurarak geçti. Evin bir köşesinde oturup, her an bir baykuşun bir mektupla çıkagelip camı tıklatacağı umuduyla geçirdiğimiz 11. yaşımız hepimiz için bir kilometre taşı oldu; ama mektup hiçbir zaman gelmedi.”

Fakat üç arkadaş hayal kırıklığıyla köşelerine çekilmek yerine Hogwarts’ı bulundukları yere getirmeye karar verince işler değişmiş. Pek çok Potterhead’ın hayallerini gerçekleştirerek Hogwarts Kafe’yi açmışlar ve her detayı düşünerek tasarladıkları bu şirin kafeyi Harry Potter hayranları için bir mabede çevirmişler.

Süpürgeler, film karakterlerinin fotoğrafları ve kitaplardan alıntılarla süslenmiş duvarlar, tıpkı Hogwarts’ın Büyük Salonu’nda olduğu gibi tavandan aşağıya sarkıtılmış mumlar, Harry Potter evrenine özgü türlü türlü obje… Hatta kafenin dekorasyon objeleri arasında, Peron 9 ¾ şeklinde tasarlanmış bir duvar bile bulunuyor.

Menü ise hem Mugglelar hem de büyücüler için oldukça iştah açıcı görünüyor. Yine de Sectumsempra‘yı ve Ejdarha Ateşi Burgeri‘ni denemek biraz yürek isteyebilir.

Ayrıca dileyen müşteriler kafede satılan Harry Potter temalı ürünlerden de satın alarak koleksiyonlarını genişletebiliyorlar.

Müşterilerine büyülü anlar yaşatmaya ant içmiş kafe işletmecileri bazen çok hoş sürprizler de yapabiliyor. Mesela bir müşterilerinin doğum günü için hazırladıkları Hogwarts kabul mektubu hepimizin hayalini kurduğu doğum günü hediyesi değil de ne!

Bu muhteşem kafeye cisimlenemeyeceğiniz için üzüldüğünüzü biliyoruz. Bu yüzden umarız ülkemizde de böyle bir mekanın açıldığını görme şansına sahip oluruz. Sizin bildiğiniz başka bu tarz tema kafeler mevcut mu? Bizimle paylaşmayı unutmayın!

Asaya bakarak büyücüsünü tanımak mümkündür. Aslına bakarsanız büyücüsüne bakarak da asa hakkında bilgi sahibi olabiliriz! Gelin 4 büyük Slytherin‘in asalarının geçmişlerine bir göz atalım: Priori Incantatem!

Spoiler uyarısı: Yazının kalanı spoiler içermektedir.

Ateş Kadehi’nin sonunda Harry ve Voldemort’un düello ettiğini hepimiz hatırlıyoruz, sonrasında Harry’le birlikte dehşet verici bir keşif yaptık; düello sonucu birleşen iki asadan Voldemort’a ait olanı eski büyülerini dışarı çıkarttı, ve bu büyülerin hepsi de onun eski cinayetlerine aitti! Bu büyü Priori Incantatem olarak bilinir ve bir asanın diğerinin geçmiş büyülerini açığa vurmaya zorlaması anlamına gelir.

Lord Voldemort’un asa geçmişi oldukça basitti; hayat amacı öldürebildiği kadar çok kişiyi öldürmekti ve hayatı boyunca kimseye merhamet gösterdiğini söyleyemeyiz.

Ama diğer önemli cadı ve büyücülerin asa geçmişine bakarak karakterlerinin ilginç içyüzünü keşfedebilir ve hatta bazı durumlarda asaları konusunda da tahminde bulunabiliriz. Unutmayın, asa büyücüyü seçer. Peki genelde hilekar ve kurnaz üyelerinin olduğu söylenen Slytherin binasının dört büyük isminin asalarını incelemeye ve onların bize anlatacağı hikayeleri dinlemeye var mısınız? Çünkü Voldemort’un aksine Slytherin’in bazı üyeleri çok daha kompleks karakterler olarak değerlendirilebilirler.

1. Severus Snape

Önemli Büyüler

• Expelliarmus – silahsızlandırma büyüsü

Harry Potter ve Sırlar Odası, Düello Klübü’nde kullanıldı.

• Avada Kedavra – Ölüm Laneti

Harry Potter ve Melez Prens, Albus Dumbledore’a karşı kullanıldı.

• Sectumpsempra – Severus Snape tarafından icat edilen bir lanet

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları, George Weasley’in kulağına kaza sonucu isabet etti.

• Patronus Büyüsü

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları, Harry’nin kılıcı bulmasına yardım etmek amacıyla kullanıldı.

Bildiğimiz gibi Severus Snape anlaması zor bir büyücü. Öyle ki bir an kendimizi Harry, Ron ve Hermione’yle onun karanlık görevler yaptığına inanırken buluyoruz ve sonrasında da bunca zaman düşündüğümüzün tam tersini yaptığını anlıyoruz. Aslında bakarsanız Felsefe Taşı’nda Snape’in sihir yaptığını gördüğümüz ilk anda bile onun bir uğursuzluk büyüsü yaptığını düşündük, aslında tam aksine Harry’i korumak için bir karşı büyü yapıyordu.

Yedi kitap boyunca tıpkı Snape’in karakteri gibi sihir kullanımının da çelişki gösterdiğini görüyoruz. Sırlar Odası’nda, kasıtlı olmadan da olsa, Expelliarmus’u ,Harry’nin Voldemort’u yendiği son düelloda kullandığı silahsızlandırma büyüsünü,Harry’e  öğreten kişi Snape’in ta kendisiydi.

“Harry tam vaktinde asasına uzandı. Lochart ancak kendisininkine ulaşmıştı ki, Harry bağırdı: “Expelliarmus!”

Lochart arkaya uçup sandığının üstüne düştü. Asası da havaya fırlamıştı; Ron onu yakalayıp pencereden aşağı attı.

Harry öfkeyle, “Profesör Snape’in bize bunu öğretmesine izin vermemeliydin.” dedi ve Lochart’ın sandığını tekmeleyerek bir kenara itti.”

Harry Potter ve Sırlar Odası

Hogwarts’ta yıllar geçtikçe Snape’in ikili yaşamı konusunda daha fazla bilgi sahibi olduk. Sonuç olarak Severus Snape hem Albus Dumbledore’u öldüren laneti gönderen hem de Harry’e en umutsuz anında yol gösteren Patronus’un sahibi olan kişi.

Evet Snape hakkında oldukça zalim yorumlar yapıldı ve o da son derece tatsız görevler üstlendi. Fakat asa geçmişi bize onunla ilgili şunu söylüyor; güçlü ve asil bir büyücü.

2. Bellatrix Lestrange

Önemli Büyüler

• Bilinmiyor – Sirius Black’e çarpıp onun tülün arkasına gönderen ve ölümüne sebep olan büyü
• Cruciatus Laneti

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları, Hermione Granger’dan bilgi almak için ona işkence ederken kullanıldı. Aynı zamanda Neville Longbottom’un ailesine akıl sağlıklarını yitirene dek işkence etmek için de bu büyü kullanıldı.

Bellatrix Lestrange hayal edebileceğiniz en zalim cadılardan biri. Aslına bakarsanız, ona ne zaman rastlasak affedilmez bir lanet yapmakla meşgul, Crucio da favorilerinden biri sayılır. Bu kendine has ölüm yiyen seri boyunca eylemlerinden ötürü pişmanlık emaresi göstermedi.

Hatırladığımız üzere Ölüm Yadigarları’nda, Hermione Bellatrix’in asasını almıştı. Bu asa kötülükle öyle iç içe geçmişti ki, Hermione asanın sahibini andırdığını düşündü. Tıpkı efendisi Voldemort gibi Bellatrix’in büyü geçmişinde de iyiliğin kırıntısı yok.

İlginçtir ki Mr. Ollivander’ın notlarına göre asası ve Bellatrix birbirine oldukça uygun, çünkü asa vicdan sahibi olmayan herhangi bir cadı veya büyücünün elinde ölümcül bir silaha dönüşebilecek ceviz ağacından yapılmış.

 3. Draco Malfoy

Önemli Büyüler

• Serpensortia – Koca bir yılanın belirmesine yol açan büyü.

Harry Potter ve Sırlar Odası, Düello Klübü’nde Harry Potter’a  karşı kullanıldı.

• Locomotor Mortis – Bacak bağlayıcı lanet

Felsefe Taşı, Neville Longbottom’a karşı kullanıldı.

• Expelliarmus – Silahsızlandırma Büyüsü

Harry Potter ve Melez Prens, Dumbledore’u silahsızlandırmak için kullanıldı.

Harry Potter, Draco’nun iliklerine kadar kötü olduğu konusunda endişeliydi. Geçmiş yıllarda yaptığı büyülere bakarsak Slytherin mirasıyla gurur duyduğunu söyleyebiliriz. Bu gurur öyle büyüktü ki henüz ikinci sınıfta asasından bir yılan çıkmasını sağlayacak büyüyü biliyordu. Fakat Draco’yu yakından tanıdıkça onca kötülüğün sadece yüzeyde olduğunu anlıyoruz. Elbette otoritesini ispat etmek istediği durumlarda nadiren de olsa bir lanet ya da nazar kullandığını inkar edecek değiliz, tıpkı Harry’e beden kilitleme laneti gönderdiği zaman gibi. Ancak işler saf ve emsalsiz kötülüğe geldiğinde Draco’nun durakladığını görüyoruz. Dumbledore’u silahsızlandıracak kadar cesurdu fakat cesareti onu öldürecek kadar ileri gitmesine yetmedi. Aslına bakarsanız, seri boyunca Draco’nun affedilmez lanet uygularken görmedik. Aksine en iyi arkadaşları Crabbe ve Goyle hiçbir merhamet emaresi göstermeden bu lanetleri kullandılar.

Sonuç olarak anlıyoruz ki Draco’nun büyü seçimleri kurbanını güçsüzleştirmeyi amaçlıyor, bu da bize Draco’nun kendi kırılganlığı konusunda çok şey söylüyor değil mi?

4. Salazar Slytherin

Önemli Büyüler (Bildiğimiz kadarıyla!)

• Hogwarts’ın dört kurucusundan birisi, ama aynı zamanda şatonun içine Sırlar Odası’nı da inşa etti.
• Muggle ve hayvanları lanetledi.

Gormlaith vasıtasıyla, Ilvermorny Cadı ve Büyücülük Okulu

Salazar Slytherin’in sihrini ilk elden tecrübe etme şansını hiç bulamamış olsak da, (çok yazık!) kullandığı büyüler konusunda birkaç fikrimiz var, özellikle de Sırlar Odası’yla ilgili fakat bir ipucu verelim: bunlar pek de hoş şeyler değil.

Bunun yanında asasının sadece onun tarafından kullanılmadığını biliyoruz. Asa Slytherin ailesi üyeleri arasında uzun yıllar boyunca el değiştirdi, bu süre içinde birkaç şeytani ele de geçti. İlgiçtir ki, asa zaman içinde farklılık gösteren efendilerine göre değişiklik gösterdi. En sonunda asa Slytherin soyunun en erdemli üyelerinden biri olan Isolt Sayre’nin eline geçti. Salazar’ın asası birdenbire Muggle’lara işkence etmek yerine hayat kurtarmaya ve iyilik saçmaya başladı, Isolt Amerika’da  teyzesi  Gormlaith’ten uzak yeni bir hayat kurdu.

Daha sonra Gormlaith asanın uykuya dalmasını sağlasa da, daha fazla büyü yapamayan fakat yıllar boyunca şiddet dolu eylemleri yerine getiren bu asanın gömüldüğü noktadan müthiş iyileştirici güçlere sahip bir yılan ağacının büyümesi bize çok şey söylüyor.

Sizce Isolt’un iyiliği asa üstünde büyük bir etki mi yarattı ne dersiniz?

Isolt Sayre’nin hikayesi için buraya tıklayabilirsiniz!

Felsefe Taşı ve Ölüm Yadigarları’nda yaşanan maceraların arasında uzun yıllar var, ancak bu ilk hikaye ve yedinci hikaye arasındaki benzerlikleri hiç fark etmiş miydiniz? Haydi bu benzerliklere bir göz gezdirelim!

Ölüm Yadigarları’nda, o Felsefe Taşı’nda tanıştığımız üç masum çocuk olan Harry, Ron ve Hermione çok daha yetişkin ve akıllıydı. Ancak, Voldemort’un Hortkuluklarını yok etme görevleri sırasında ilk maceralarından bazı yansımalar görüyoruz. Bunu görünce de aklımıza geldi, Harry’nin Hogwarts’taki hikayesinin nasıl bir daire çizip başa döndüğünü hiç fark etmiş miydiniz?

1. Ölüm Yadigarları’ndan Biri İlk Kitaptan Beri Harry’deydi

Harry, Ozan Beedle’ın Hikâyeleri’nden ‘Üç Kardeşin Hikâyesi’ni’ öğrendikten sonra Ölüm Yadigarları’na – söylendiğine göre bunlara sahip olan kişiyi ‘ölümün efendisi’ haline getiren üç obje – takıntılı hale gelmişti. Harry, bu üç objeye de sahip olmasının Voldemort’u yenmesine yardım edebileceğine ikna olmuştu.

Ancak Harry, Yadigarlardan birine – Hogwarts’a başladığı yıl kendisine verilen babasının Görünmezlik Pelerini – Hogwarts’taki ilk yılından beri zaten sahipti.  Hikâyede bu objeyi – Görünmezlik Pelerini – yıllarca Ölüm’den saklanan üçüncü kardeş kullanıyordu. Harry’nin bu pelerini çoğunlukla Filch’ten saklanmak ve Malfoy’a karşı ilginç muziplikler yapmak için kullandığını düşünürsek biraz komik geliyor, değil mi?

2. Neville’in Cesaretini Bir Daha Görüyoruz

Dumbledore’un Felsefe Taşı’nda dediği gibi: “Düşmanlarımıza karşı koymak yürek ister, ama dostlarımıza karşı koymak da yürek ister.” Bu da başta çekingen bir insan olan Neville Longbottom için etki bırakan bir tavsiye olmuştu ve Neville Dumbledore’un bu övgü sözüne birden fazla kere uydu.

İlk yılda Neville tüm korkusunu kenara bırakıp Harry, Ron ve Hermione’ye karşı çıkmıştı, aslında Felsefe Taşı’nı koruyacaklardı ama o bunu bilmiyordu. Neville bu cesaretiyle Gryffindor’a Okul Kupası’nı kazandırdı. Yedinci yıla geçersek de Neville, Luna ve Ginny ile birlikte Dumbledore’un Ordusu’nu yönetiyordu, Carrow kardeşlere cesurca karşı çıkıyordu, hatta Lord Voldemort’un kendisine bile Hogwarts Savaşı’nda karşı çıkmıştı. Bunların üstüne Nagini’yi, bir Hortkuluğu, yok etmişti. Neville’in ilk kitaptan son kitaba kadar olan değişimi gerçekten inanılmazdı – ancak ilk yıl gösterdiği cesaret örneğine bakılırsa Neville’in içinde bu ateş baştan beri vardı.

3. İki kitapta da Birer Tane Hayat Değiştiren Taş Var

Hem ilk hem de son kitapta iki büyülü taş oldukça önemliydi, ikisi de çok farklı şekillerde hayatları değiştirmişti. Harry’nin ilk yılında Voldemort, Nicholas Flamel tarafından yaratılmış olan Felsefe Taşı’nı elde etmeye çalışıyordu.

Harry’nin son yılında ise Harry Diriltme Taşı’nı eline geçiriyordu – bu da insanları ölümden döndürebiliyordu, ancak tamamen değil.

Harry Potter hikayelerinde ölüm büyük bir tema, özellikle Lord Voldemort’un ölümden kaçınmaya çalışması. İki durumda da Voldemort bu taşları elde etmeyi başaramadı ve taşların ikisinden de kurtulundu. Felsefe Taşı, Dumbledore’un da dediği gibi “insanların kendileri için en kötü şeyleri isteme tutkuları” nedeniyle yok edildi.

4. Püfür ve Işıkemer Oldukça Benzer Görünüyor

Felsefe Taşı’nda (veya Harry Potter kitaplarının herhangi birinde) karşılaştığımız ilk sihirli objelerden biri Albus Dumbledore’un Püfür’ü idi, bu obje ışıkları söndürebilen ufak ve hoş bir cihazdı. Ölüm Yadigarları’nda Ron’a da çok benzer (hatta belki de aynı mı?) bir cihaz Dumbledore’dan miras kaldı ve bu cihazın adı Işıkemer idi. Çok benzer şekillerde çalışan bu obje görünüşe göre Dumbledore’un ‘kendi tasarımı’ idi ve Ron başlarda zamanının büyük bir zamanını bu cihazı ışıkları sürekli açıp kapatmak için kullanarak harcıyordu ki bu da Hermione’yi oldukça sinir ediyordu.

Işıkemer’in birazcık daha karmaşık bir cihaz olduğunu Ron, Harry’yi Hortkuluk avlarken terk edene kadar anlamamıştık. Ron’ın göğsünden direkt içeri giren bir ışık ile Ron, Harry ve Hermione’yi tekrar bulabilmişti ve bu Işıkemer sayesinde olmuştu. Dumbledore’un böyle bir cihazı da neden Ron’a bıraktığını birden anlamış olduk, bırakma nedeni Ron bir gün yolunu kaybederse ona yardım edebilmekti.

5. Harry’nin Yakaladığı İlk Snitch Hayati Bir Şekilde Geri Dönüyor

Ron’un hediyesi Işıkemer’in yanında, Dumbledore Harry’ye de bir hediye bırakmıştı: Gryffindor’un Arayıcısı olarak yakaladığı ilk Snitch. Gerçi daha çok yakalama değil de ‘yutma’ eylemini gerçekleştirmişti Harry. Snitch’in üzerine ‘kapanışta açılırım’ kelimeleri kazınmıştı, bu da Harry için kitap boyunca bir gizem olarak kalmıştı, ta ki kitabın sonunda Harry bunu çözene kadar.

Aslında Snitch’in içinde bir diğer Ölüm Yadigarı’nın bulunduğunu görüyoruz – Diriltme Taşı. Ayrıca Snitch’lerin ‘ten hafızası’ olduğunu da öğreniyoruz, bu da sadece ona ilk dokunan insan tarafından açılabileceği anlamına geliyor. İçinde tarihteki en kuvvetli ve sihirli objelerden birini barındırmıyor olsaydı bile Harry’nin yakaladığı ilk Snitch’i geri getirmenin başlı başına zaten duygusal bir anlamı var. Ayrıca Harry’nin ilk gerçekten sihir dolu anlarından birinin en sonunda Harry ile birlikte olması aynı zamanda hem acı hem de tatlı bir duygu.

6. King’s Cross İstasyonu Çok Önemli

Muggle’lar King’s Cross İstasyonunu özel bir şekilde duygusal bir anlamı olarak görmese de (özellikle pazartesi sabahları) Harry için bu istasyonun çok büyük bir anlamı var ve bu istasyon Harry’ye Ölüm Yadigarları’nda olabilecek en gerçeküstü şekilde geri dönüyor. Dokuz Üç Çeyrek platformu sonuçta normal dünya ve büyülü dünya arasında bir geçit görevi görüyor ve Harry de hayatının sonuna yaklaştığını düşündüğü anda kendini burada buluyor.

Lord Voldemort Harry’yi öldürmeye çalıştığında (tabii ki ‘Harry aslında gizli bir Hortkuluk’ olayının farkında olmadan) Harry, çocukluğundaki en özel yerlerden birine dönüyor ve King’s Cross İstasyonu şeklindeki arafta Dumbledore ile karşılaşıyor. Neden olduğu hiçbir zaman açıklanmadı ancak bu Muggle ve sihir arasındaki geçişin, yaşam ve ölüm arasındaki geçişi için de harika bir yer olduğunu düşünüyoruz. King’s Cross’u sonraki görüşümüzde Hogwarts’a giden çocuklarına el sallıyordu, buradan da bu tren istasyonunun Harry’nin hayatındaki önemli olayların hepsi için özel bir alan olduğunu anlıyoruz.

7. Bathilda Bagshot’ı İki Çok farklı Şekilde Görüyoruz

Harry Sihir Tarihi kitabını ne kadar az okumuş olursa olsun, Bathilda Bagshot’un yazdığı bu kitap, Harry’nin karşılaştığı ilk büyücülük kitaplarından biriydi.

Ancak, Ölüm Yadigarları’nda, Harry Godric’s Hollow’a döndüğünde kitabın bu saygın yazarıyla tanışıyor, aslında buna ‘tanışmak’ diyemeyiz. Bathilda Bagshot, Harry’nin ebeveynlerinin eski bir komşusu ve arkadaşı, Harry de Hermione ile birlikte Hortkuluk ararken umutsuz olduğu bir anda onu görmeye gidiyor.

Ancak Voldemort’un korkunç yılanı Nagini, Bathilda’ya çoktan ulaşmış ve bu yaşlı yazarın kendi cildini Harry’yi oraya çekmek için kullanıyordu. Bu büyük ihtimalle Harry Potter kitaplarının tümündeki en korkunç sahnelerden birisiydi. Ayrıca tabii ki böyle bir şeyin Harry’nin ilk Hogwarts müfredatındaki saygın bir yazara olacağını hiç hayal etmiyorduk.

8. Dumbledore ve Harry’nin Kelid Aynası’nın yanındaki konuşması tekrar canlanıyor

Dumbledore ve Harry’nin yakın oldukları ilk anlardan biri Dumbledore’un Harry’yi Kelid Aynası’na takıntılı hale getirdiğinde bulmasıydı. Bu ayna, insanların en büyük isteklerini gösteren bir aynaydı ve Harry için bu ailesini canlı ve bir arada görmekti.

Dumbledore Harry’ye bir çift çorap gördüğünü söylemişti ve bir açıdan haklıydı da – bir insanın hiç ‘yeterli sayıda çorabı olmuyor’. Ancak, King’s Cross’taki ‘belirsizlik’ anında gerçekleşen konuşmalarında sonunda Dumbledore’un ailesinin trajik geçmişini ve yalnızca genç bir adamken nasıl hem annesini hem de kız kardeşini kaybettiğini öğreniyoruz.

Felsefe Taşı’nda Harry, Dumbledore’un aynada gördükleri hakkında tamamen doğruyu söylemediğinden şüphelenmişti. Eski müdürün geçmişi hakkında üzücü gerçeği öğrendikten sonra, çorap görmek ne kadar güzel olursa olsun, Albus da Harry gibi aynada kaybettiği ailesini mi gördü merak ediyoruz.

Bu hafta sizlere kara büyünün zirve noktalarından birisini anlatacağız! Kitaplarda ya da filmlerde adı geçmese de etkilerine yakından şahit olduğumuz, Çaresizlik Sıvısı ya da Zümrüt İksir olarak da bilinen sıvıyı takdim ediyoruz! Gelin detaylara hep birlikte bakalım.

Haftanın İksiri’nden herkese selamlar. Zümrüt İksir karşımıza Harry Potter ve Melez Prens’te, Harry ile Albus Dumbledore Hortkuluk avındayken çıktı. Kendisi çok küçükken götürüldüğü mağarada Tom Riddle oluşturduğu Hortkuluklardan bir tanesini saklayabileceğini düşünmüş ve Salazar Slytherin’e ait olan kolyeyi, bir diğer Hortkuluk’unu bu mağaraya koymuştur. Fakat elbette bu öyle, “Hadi şu mağaraya Cisimlenelim, iki dakika içeriye bakıp alıp çıkarız abi, ne olur yani?” kadar basit olmaz. Gerçi Harry ile Dumbledore bunun gibi bir şey yaptılar o kolyeyi elde edebilmek için ama işte bu noktada işin içine Çaresizlik Sıvısı ile birlikte Inferius’lar giriyor.

Bu mağaranın neden seçildiği akıllara takılabilir. Bu mağara Tom Riddle’ın yetimhanesi civarında yer alan bir mağara. Voldemort’un bu noktada aslında oldukça eskiye bağlı olduğu anlaşılabilir. Çocukken vakit geçirdiği, muhtemelen kara büyüde ve lanetlerde mükemmelleşmek amacıyla kurbanlarını getirdiği bir mağaraya kendinden bir parça koymak ne kadar akıl kârı bir iş, bu sizin takdiriniz. Mağara olası ziyaretçiler için birçok büyü ve lanet ile korunuyorken (mesela doğrudan mağara içerisine Cisimlenilemiyor. Ayrıca gölü geçmenin tek yolu ancak Riddle kadar büyük bir büyücünün çözebileceği bir büyü ile kayık çağırmak gibi) Hortkuluk’u son noktada kollayan çok zarif bir kalkan aslında. Hortkuluk’u Çaresizlik Sıvısı içerisine koymak bir nevi onu bulmak isteyen kişiye direkt olarak zarar vermek gibi. Zira bu sıvı Harry’nin sorusu üzerine Dumbledore’un sözleriyle şöyle anlatılabilir:

Emin değilim, ancak kan ya da cesetlerden daha endişe verici bir şey.

Harry Potter ve Melez Prens

Ayrıca Harry’nin Hortkuluk’un bu sıvı içerisinde olup olmadığıyla alakalı soruya da yaşlı kurt şöyle cevap vermiştir:

Ah, evet. Ama ona nasıl ulaşılacak? Bu iksire elle erişilemiyor. Kaybedilemiyor, aralanamıyor, kepçelenemiyor ve emilip çıkarılamıyor. Ayrıca Biçimi Değiştirilemiyor, Büyülenemiyor ya da başka herhangi bir şekilde doğası değiştirilemiyor.

Varabileceğim tek sonuç bu iksirin içilmesi gerektiği.

Harry Potter ve Melez Prens

Dumbledore’un yoktan var ettiği bir kristal kadeh yardımıyla bunun içilmesine gerektiğine hükmetmesi Harry’yi korkutsa da sonunda öğretmeni ve yoldaşı Dumbledore’a boyun eğmek zorunda kalmıştır.

İlk üç kadehin pek etkisi olmadığı sanılırken dördüncü kadehi içerken Dumbledore adeta içi yanıp kavrulurcasına acı çekmeye başlamıştır. Harry’nin Dumbledore’un emirlerine itaat ederek ona bu sıvıyı içirmeye devam etmesiyle acı katlanarak artmış, bir noktada Dumbledore’un, Harry’nin daha önce hiç şahit olmadığı kadar korkunç sesler çıkarmasına, çığlıklar içinde kalmasına sebep olmuştur. Bu iksirin etkisinin bir Ruh Emici öpücüğü gibi olduğu, kişinin en kötü anılarını tekrar tekrar tecrübe etmesine neden olduğu gibi fikirler ortada. Ben bu iksirin Affedilmez Lanetler arasında yer alan Cruciatus ile alakalı olduğunu düşünüyorum. İksir hazırlanırken bu türden bir etki yaratması istenmiş olabilir. Dumbledore’un bu sıvının içilmesi durumunda olabilecekler konusunda Harry’ye söylediklerini bir hatırlayalım. Burada Harry bu sıvının ölümcül bir etkisinin olabileceğini merak etmiştir:

Ah, o şekilde işleyeceğinden şüpheliyim, Lord Voldemort bu adaya ulaşan kişiyi öldürmek istemezdi…

… Affedersin, Harry, bu adaya ulaşan kişiyi hemen öldürmek istemezdi demeliydim.

Harry Potter ve Melez Prens

Dumbledore şöyle devam etmekte:

Hiç şüphesiz, bu iksir Hortkuluk’u almamı engelleyecek bir şekilde işleyecektir. Beni felç edebilir, buraya niçin geldiğimi unutmama sebep olabilir, dikkatimi dağıtacak kadar acı verebilir ya da beni başka bir şekilde aciz bırakabilir…

Harry Potter ve Melez Prens

Burada Dumbledore Hortkuluklar’ı, Lord Voldemort’un sadece kendisinin bildiğini sandığını ve bu mağarayı bulan kişinin neden ve nasıl buraya gelmiş olabileceğini sorgulamak amacıyla o kişiyi hemen öldürmek istemeyeceğinden bahsediyor. Lord Voldemort’un en çok kullandığı büyülerin Affedilmez Lanetler olduğunu biliyoruz. Burada da işkence lanetini kullanarak Hortkuluk’u almaya çalışan kişiye dayanılmaz ıstıraplar çektirebileceği pek uzak bir ihtimal değil bana kalırsa.

Ayrıca iksirin bu etkisini artırabilmek için yine basit bir yol ile savunmasını güçlendirmiş durumda Riddle. Hortkuluk’u barındıran Çaresizlik Sıvısı’na ulaşabilmek için geçilmesi gereken ceset dolu bir göl var. Bu gölü geçerken üstte bahsettiğim gibi bir kayık gerekiyor. Bu kayığın sadece bir yetişkin büyücü kabul ettiğini söyleyelim. Harry nasıl geçti diye hemen soracak okurlarımıza Harry’nin o zaman daha yetişkin bir büyücü olmadığını hatırlatalım.

Sıvı içildikten sonra kolye elde edildi belki ama Dumbledore dayanılmaz bir susuzluk çekmeye başladı ve yine Riddle’ın, bu noktada adına yaraşır bir bulmaca oluşturduğunu anlıyoruz. Tam bulmaca değil belki ama bu susuzluğu gidermek için mağara içerisinde büyüyle oluşturulan suyun kesinlikle içilememesi ve mecburen gölden su almak zorunda bırakılması şairane. Gölün, içerisinde iyi şeyler barındırmadığını söylemiştik. İçerisinde İnferius barındıran bu göl gerçekten iyi bir büyücü olmadıktan sonra ziyaretçilerini içeri çekebilecek kadar karanlık.

Bu boğucu ziyaret sonrası kolyenin sahte çıkmasıyla bahsi geçen mağaraya ilk gelenlerin Harry ile Albus olmadığını öğreniyoruz. Daha önce, çok uzun zaman önce Lord Voldemort bu mağarayı bu şekilde korumaya alırken savunma taktiklerinin işe yarayıp yaramadığını öğrenebilmek için Ölüm Yiyen’lerinden birinin ev cücesini yanında istemiş, bunun üzerine Regulus Black kendi ev cini Kreacher’ı efendisine yoldaş atamıştır. Karanlık Lord, bütün savunma hattını test ederken son noktada da iksiri Kreacher’a içirmiş ve onu etkisiz hale getirdiğini görmüştür. Bunun üzerine ev cinini orada ölüme terk ederek çekip gitmiştir. Lord Voldemort’un dahi bilmediği ise ev cinlerinin pek çok bilinmedik özelliğe sahip olabildiğidir. Kreacher mağaradan kendine has bir şekilde Cisimlenerek eve dönmüş ve mağarayla alakalı bütün detayları ve Lord Voldemort’un ona yaptıklarını efendisi Regulus’a anlatmıştır.

Bunların üzerine Regulus, Voldemort’a karşı büyük bir öfkeye kapılmış ve bu Hortkuluk’u yok ederek ona zarar vermek istemiştir. Kreacher ile birlikte mağaraya giden ve kolyeyi alan da Regulus Black’tir. O kolyeyi bir sahtesiyle değiştirmiştir. Regulus’un Lord Voldemort’a yazmış olduğu mektuba bir göz atalım:

Karanlık Lord’a

Biliyorum ki sen bunu okumadan çok önce ölmüş olacağım ama sırrını keşfedenin ben olduğumu bilmeni istiyorum. Gerçek Hortkuluk’u çaldım, elimden geldiğince çabuk yok etmeye niyetliyim. Denginle karşılaştığında bir kez daha ölümlü olacağın umuduyla, ölümle yüz yüze geliyorum.

R.A.B.

Regulus’un mağarada Hortkuluk’u çaldıktan sonra iksirin etkisiyle öldüğü ve Hortkuluk’u Kreacher ile yok edilmek üzere mağaradan çıkardığı gerçeği ilerleyen zamanlarda Harry tarafından da keşfedilmiştir. Görüldüğü üzere Çaresizlik İksiri içen kişiyi güçsüz, savunmasız bırakan, kendini ölüme götüreceğini bile bile gölden su içmeye zorlayan bir iksir.

Dumbledore’un iksiri içtikten sonra acı çekmesine neden olan ve kendisinin cezalandırılmasını haykırdığı anıların Grindelwald ile yaptıkları düello anı olabileceği söylenmektedir. Fakat Dumbledore bunu acı çekerken dahi söylemez. Başka bir anı ya da çektiği acıya istinaden bu şekilde bağırması da olasılıklar arasındadır.

Bu hafta sizlerle oldukça can sıkıcı ama bir o kadar da tehlikeli Zümrüt İksir’i paylaştık. İlerleyen haftalarda merak ettiğiniz iksirleri yorumlarda belirtmenizi diler, herkese şimdiden iyi bir hafta sonu ile mutlu bayramlar dilerim.

J.K. Rowling, Robert Galbraith takma adıyla yazdığı polisiye serisi Cormoran Strike‘ın dizi uyarlamasının yolda olduğunu doğruladı! Ayrıca serinin yeni kitabı da 2017 yılında bizlerle olacak!

Geçen hafta Leaky’de yayınlanan bir habere göre J.K. Rowling dördüncü Cormoran Strike romanı üzerinde çalıştığını teyit etti. Fakat Rowling’in diğer tüm projelerinin yanında Strike’ın bu sene biraz geri planda kaldığı ve 4. kitabın bu yüzden aksadığı da bir gerçek.

Geçen salı J.K. Rowling Strike’ın 2017’de tekrar aramıza döneceğini işaret etti. Biz Harry Potter hayranları bu gecikme için yalnızca bu sene piyasaya çıkan diğer Harry Potter işlerini suçlayabiliriz – yani Lanetli Çocuk ve Fantastik Canavarlar’ı.

J.K. Rowling o gün sonradan silinmiş olan bir Tweet atmıştı: “Lanetli Çocuk ve Fantastik Canavarlar senaryolarından dolayı bu sene roman çıkmayacak!”

Sorulduğunda ise onların yolda olduklarına dair söz verdi. O hâlde Robin ve Strike’ı 2017’de göreceğiz dersek yanılmış olmayız!

They're on their way, I promise x https://t.co/f7T6lU17Ut

— J.K. Rowling (@jk_rowling) September 6, 2016

– Onlar (Cormoran ve Robin) yoldalar, söz veriyorum.

Peki Ya Cormoran Strike Mini Dizisinden Ne Haber?

Unutulmuşa benzeyen Cormoran Strike Gizemleri mini dizisi haberine gelirsek… J.K. Rowling Tweet’lerinde bundan da bahsetti! Leaky‘de birkaç gün önce çıkan bir haber Tom Burke’ün Strike rolüne getirildiği söylentilerine dikkat çekti. J.K. Rowling bunu teyit etmedi ancak oyuncular hakkında bilginin yakında geleceğini dile getirdi.

It is going to be a thing. A good thing, I believe. https://t.co/OVdX0vLTzv

— J.K. Rowling (@jk_rowling) September 6, 2016

-Dizisi olacak. Güzel bir şey olacağını düşünüyorum.

@NimboGlow1018 soon!

— J.K. Rowling (@jk_rowling) September 6, 2016

-Oyuncular hakkında bir şeyler belli mi?

JKR: Çok yakında olacak!

Pegasus Yayınları tarafından dilimize kazandırılan polisiye serisi Cormoran Strike‘ın şu ana kadar Türkçeye iki kitabı çevrildi:

1. Kitap – Guguk Kuşu
2. Kitap – İpek Böceği

Yurt dışında geçtiğimiz yıl yayınlanan serinin üçüncü kitabı Career of Evil‘den ise henüz haber yok.

Biz 3. kitabı Türkçe için beklerken, serinin dizi uyarlaması için de heyecanlanmaya başlayabiliriz artık! Üstelik başrol için Tom Burke söylentisinin de oldukça heyecan verici olduğunu kabul etmemiz lazım!

Siz ne düşünüyorsunuz? Yorumlarınızı bizlerle paylaşmayı unutmayın!

Hogwarts Şatosu hakkındaki en ilgi çekici şeylerden elbette ki kalenin gizemleri. Albus Dumbledore bile kalenin bütün sırlarını bildiğine inanmıyor. Fakat Fred ve George’un da yardımlarıyla Harry okul hayatında birkaç gizemle karşılaşıyor…

Pottermore oldukça güzel bir infografikle bu geçitleri ve yerleri listelemiş. Eh bizlere de Türkçeleştirip sizlere sunmak kalmış! Bakalım hoşunuza gidecek mi?

Daha büyük hali için buraya tıklayabilirsiniz.

Metin Versiyonu

Hogwarts Kalesi hakkındaki en ilgi çekici şeylerden elbette ki kalenin gizemleri. Dumbledore bile kaledeki tüm gizemleri bildiğini düşünmüyor. Fakat Fred ve George’un da yardımlarıyla Harry okul hayatında birkaç gizemle karşılaşıyor…

‘Şunu tereddüt etmeden söyleyebilirim ki, James oğlunun şatodaki gizli geçitleri hiçbir zaman keşfetmediğini öğrense büyük düş kırıklığına uğrardı.’

Remus Lupin, Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

Harry Potter ve Felsefe Taşı

1. Filch’in Hogwarts’ın gizli geçitleriyle ilgili detaylı bilgisinin ilk kez bahsi geçiyor.
2. Fred ve George Gregory the Smarmy heykelinin arkasındaki gizli geçitten bahsediyorlar ve Hogwarts’taki ilk haftalarında bulduklarını iddia ediyorlar.
3. Harry ve Ron Tılsım dersinin yakınındaki duvar süsünün arkasında gizli geçit buluyorlar.
4. Harry, Ron, Hermione ve Neville, Fluffy’i 3. kattaki yasak koridorda keşfediyorlar.
5. Harry, Ron ve Hermione Felsefe Taşı’na giden ve zorluklarla dolu gizli yer altı geçidini buluyorlar.

Harry Potter ve Sırlar Odası

6. Harry basilisk’in sesini Hogwarts duvarlarının içerisinden duyuyor.
7. Harry, Ron ve Lockhart Sırlar Odası’nın girişini kullanıyorlar.

Harry Potter ve Azkaban Tutsağı

8. Filch’in bildiği gizli bir geçit.
9. Filch’in bildiği gizli bir geçit.
10. Filch’in bildiği gizli bir geçit.
11. Filch’in bildiği gizli bir geçit.
12. Fred ve George’un Harry’e kapatılmış olduğunu söylediği 4.kattaki aynanın arkasındaki geçit.
13. Şamarcı Söğüt’ten Bağıran Baraka’ya giden geçit.
14. Harry tek gözlü cadının arkasındaki geçit sayesinde Hogsmeade’deki Balyumruk’a izinsiz ve gizlice geçiyor.

Harry Potter ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı

15. Filch’in gizli geçitler hakkındaki bilgisinin Weasley ikizlerinden sonra geldiği bahsediliyor.
16. Sirius Dumbledore’un Ordusu’nun derslerini yapmak için dördüncü kattaki aynanın arkasındaki geçidi kullanmayı öneriyor fakat Harry geçidin kapandığını söylüyor.
17. Umbridge Filch’in bütün gizli geçitleri kontrol ettiğini söylüyor.

Harry Potter ve Melez Prens

18. Draco Malfoy Ölüm Yiyenler’i Knockturn’den Hogwarts Kalesi’ne geçirmek için kullandığı iki Kaybolan Dolap arasındaki ‘görünmeyen yol’dan bahsediyor.

Harry Potter ve Ölüm Yadigarları

19. Aberforth Dumbledore Ariana’nın portresi arkasındaki geçidi gösteriyor. Geçit DO ve Yoldaşlık’ın savaş sırasında kullandığı İhtiyaç Odası’na çıkıyor.
20. Ron ve Hermione, sonradan Harry’e İhtiyaç Odası’nda verdikleri basilisk dişlerini almak için Sırlar Odası’na giriyorlar.

İhtiyaç Odası

Gerçekten birinin ihtiyacı olduğunda ortaya çıktığı için İhtiyaç Odası adını almış olan oda hem Harry, hem de ondan önce gelenler için oldukça faydalı bir saklanma yeri oldu. Sadece odadaki eşyalara bakarak daha önceden odanın nasıl ilginçlikler için kullanıldığını gözlemleyebiliriz. Kanlı baltalardan, hortkuluklara, bu odanın söyleyeceği çok sırrı var.

• Binlerce ve binlerce kitap
• Donmuş iksirlerle dolu şişeler
• Lekelenmiş bir taç
• Eskimiş tozlu bir peruk
• Yaşlı ve çirkin bir savaşçının eskimiş büstü
• Harry’nin (ve Melez Prens’in) İleri Seviye İksir Yapımı kitabı.
• Dışına asit fırlatılmışcasına zedelenmiş eski bir dolap. Dolap, çoktan ölmüş ve iskeletinde 5 ayağı olan bir şeyi saklamak için çoktan kullanılmış.
• Dişli frizbi.
• İçeriği şeytanca duran kapalı şişeler.
• Ejderha yumurtası kabukları
• Pelerinler
• Mücevherler
• Şapkalar
• Silahlar
• Zedelenmiş ve kullanılmaz halde mobilyalar
• Paslanmış kılıçlar
• İçi doldurulmuş kocaman bir ifrit
• Şişeler
• Sandıklar
• Ivır zıvır
• Kanatlı mancınıklar
• Yarasalar
• Ağır, kana bulanmış bir balta
• Bozulmuş bir Kaybolan Dolap
• Profesör Trelawney’nin şeri şişeleri
• Uçan süpürgeler

Son olarak Pottermore’un bu inforgrafik için hazırladığı videoya hemen aşağıdan ulaşabilirsiniz.

Türkçeleştirdiğimiz Diğer İnfografikler İçin Buraya Tıklayabilirsiniz!

Kocaman ve kahverengi Büyük Salon‘u kışlık bir harikalar diyarına çevirmek, Harry Potter filminin uzman set ekibi için bile düşündüğünüzden daha zordu. Şimdi gelin birlikte, Harry Potter ve Ateş Kadehi filminin unutulmaz sahnelerinin çekildiği bu setin, nasıl tasarlanıp beyaz perdeye aktarıldığına bakalım.

Harry Potter Page to Screen: The Complete Filmmaking Journey kitabından alıntıdır.

___

Her ne kadar kendileri tasarlayıp dekore etmiş olsalar da, Stuart Craig ve Stephanie McMillan Büyük Salon’un parti için en uygun yer olmadığında hemfikirdiler.

‘Büyük Salon devasa taş duvarlarıyla pek heyecan yaratmayan bir yer’ diye açıklıyor Craig. ‘Tavanı ve yukarıda asılı duran mumları bir kenara bırakırsak, fazla kahverengi ve düz. Bu çok ta festival havası vermiyordu. Bu yüzden çaresizce bunu tersine çevirmenin yollarını arıyorduk.’

McMillan gümüş rengine boyamayı tavsiye etti ama ‘gümüş boya fazla sönük ve mat olduğundan, yansıtıcı özelliği olmayacaktı’ diyor Craig. ‘Hala taş gibi görünecekti, sadece gümüş renkli taş, o kadar.’

McMillan Azkaban Tutsağı‘nda Profesör Trelawney‘nin Kehanet sınıfının duvarlarını nasıl kumaşlarla süsleyerek hazırladıklarından yola çıkarak şöyle konuşuyor:

 ‘Bu, gerçekten ucuz olan Lureks gümüş kumaşı buldum’ diye anlatıyor ‘ve her tarafa bundan yapıştırmaya karar verdik. Sonra perdeleri de aynı kumaştan yapabileceğimizi düşündük. Kısa süre içinde her şey gümüşi renkte oldu. – Noel ağaçları, ışıklar, pencereler. Her şey.’

Gümüşün yanı sıra, kış balosunun diğer belirleyici özelliği ise buzdu. Craig ve McMillan masa üstlerinde ve meşale çanaklarının içinde buz kalıpları ve buzdan heykeller olmasını istedi.

Pierre Bohanna ise şöyle diyor:

Buzu şeffaf suni reçineden yaptık ve üzerine bu muhteşem mimari parçaları ekledik. Mumsu reçineyle ise tüm ufalanmış, kırılmış, ezilmiş buz görüntüsünü yarattık.’

Şeffaf reçineyi ışıklandırmak biraz karmaşıktı. ‘Üzerine beyaz ışık verdiğinizde, ışık kırılma yaparak pembeye dönüyordu.’ diyor Bohanna. Soğuk mavi buza döndürmek için renk filtrelerinden yararlanıldı.

Hangimiz o gece, eşsiz mimarisiyle gözlerimize bayram ettiren Büyük Salon‘da olmak istemezdi ki? Sizler de görüşlerinizi paylaşmayı unutmayın.

Gelişini daha önceden duyurduğumuz LEGO Harry Potter’ın LEGO Dimensions video oyununa getirilecek genişleme paketinden yeni bir görüntüyle karşımızda. Bu paket Büyücü Dünyası’nda aralarında Hogwarts, Hogsmeade, Diagon Yolu ve daha fazlasının olacağı altı yeni düzlemi barındıracak.

Oyundan tanıtıcı bir videoya hemen aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Neredeyse Hogwarts’a kabul mektubu almak kadar güzel bir şey! Aşina olduğunuz yüzler ve içinde Weasley Büyücü Şakaları’nın da bulunduğu büyülü dünyada keşfedilecek yerlerin hepsi LEGO® Dimensions™ Çoklu Evren’de sizi bekliyor! Harry Potter Team Paketi’ne 27 Eylül 2016’dan itibaren erişebileceksiniz.

Yeni Harry Potter Team genişleme paketini oynamak için orijinal LEGO Dimensions oyununu satın almış olmanız gerektiğini unutmayın. LEGO Dimensions hayranlara oyunun keyfini çıkarma fırsatı verirken, hayranlar kendilerini çeşitli fandomlara (hayran grupları) ve özel olarak oyuncak markaları (Batman, Superman, Dr. Who, Ninjago, Hayalet Avcıları, Yüzüklerin Efendisi ve daha fazlası) için oluşturulmuş dünyalara kaptırabilirler.

Siz bu yeni oyun paketini nasıl buldunuz? Düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın!